Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Evrensel
Yazar: Şenay Aydemir
En nihayetinde hırslı bir bilim insanının, bilimsel etiğini ve doğanın sınırlarını zorlamasının yaratacağı yıkıcı sonuçlara dair bir film olarak da düşünülebilir “Morbius”. Kahramanımızın, “Büyük güç, büyük sorumluluk gerektirir” sözüne sadık kalmaya çalışması da “Örümcek Adam” evreninin biricik mottosuyla uyumlu bir bakıma. Bu bakımdan Marvel evreninin ‘kötüleri’ arasında yer alsa da filmin yaklaşımının pek öyle olduğunu söylemek zor. Tıpkı diğer süper kahraman hikayelerinde olduğu gibi kahramanın motivasyonuna ahlaki bir anlam yüklemek, gücünü kontrol edemediği zamanlarda öldürdüğü insanlara dair “Zaten pek matah kişiler değildi, ölseler de fark etmez” türünden bir yaklaşım sergilemek bizi şaşırtmayan Marvel evreni numaraları sonuçta.
Eleştirinin tamamı için: Evrensel
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
Ana karakterin vampire dönüşmesinin ardından, orta bölümlerine kadar nereye doğru gideceğini merak ettiğiniz, en azından umudunuzu kaybetmediğiniz bir film ‘Morbius’. Ama kötü karakterin hikâyeye ağırlığını koymasıyla ‘her bölüm ayrı öykü anlatan’ eski usul TV dizilerinin basit dramatik şeması çıkıyor karşımıza. Üstelik, kötü karakterin geçirdiği değişimi anlayamıyorsunuz. Hangi ara o noktalara geldi, çözmek zor. Ana karakterin tek hedefi bir an önce kötüyü yenmek olduğundan o aksiyon hengamesinde, iç dünyasında olup bitenler ve yaşadığı çelişkiler öne çıkarılamıyor. Sıradan ve sığ bir iyi – kötü savaşına dönüşüyor her şey.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Sonuç olarak ‘Morbius’ görsellik adına çabalarına rağmen öykü düzeyinde demode. Geçen ay vizyona giren ‘The Batman’deki konvansiyonellik, atmosfer, yönetmen dokunuşu ve politik okuma gibi unsurlarla zenginleşiyor, derinleşiyordu; buradaysa bu tür etkiler olmadığı için film yavan kalıyor.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Morbius canavarlaşmak yerine insan kalmaya çalışırken, Milo bu yeni halinden son derece memnun oluyor. Açıkçası film tam da bu çatışmalı hale gelene kadar iyi gidiyor. İnsanın zorunluluktan da olsa kendi doğasına hükmetme çabası, onun yıkımlarıyla karşılaşması, bu yıkımlar karşısında verilen farklı tepkiler derken bu noktada film derinleşmek yerine bildik süper kahraman filmlerine dönüşmeyi tercih ediyor. Aksiyona meylediyor. Bu tercih Morbius'a öyle bir irtifa kaybettiriyor ki, hikayenin doğru düzgün finalize edilememesine neden oluyor. Hoş bu çatışmalı durumda Dr. Morbius'un drakula, Milo'nun ise zombi personasını temsil eder şekilde mücadelesi, sinemanın fantastik karakterleri arasındaki kadim çekişmede yeni bir round olarak karşımıza çıkmıyor değil. Görsel olarak da aslında başarılı diyebileceğimiz denemeler yapıyor yönetmeniz. Ama bu hikayede, filmde neye hizmet ediyor derseniz, bir cevap vermek zor!
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Evrensel
En nihayetinde hırslı bir bilim insanının, bilimsel etiğini ve doğanın sınırlarını zorlamasının yaratacağı yıkıcı sonuçlara dair bir film olarak da düşünülebilir “Morbius”. Kahramanımızın, “Büyük güç, büyük sorumluluk gerektirir” sözüne sadık kalmaya çalışması da “Örümcek Adam” evreninin biricik mottosuyla uyumlu bir bakıma. Bu bakımdan Marvel evreninin ‘kötüleri’ arasında yer alsa da filmin yaklaşımının pek öyle olduğunu söylemek zor. Tıpkı diğer süper kahraman hikayelerinde olduğu gibi kahramanın motivasyonuna ahlaki bir anlam yüklemek, gücünü kontrol edemediği zamanlarda öldürdüğü insanlara dair “Zaten pek matah kişiler değildi, ölseler de fark etmez” türünden bir yaklaşım sergilemek bizi şaşırtmayan Marvel evreni numaraları sonuçta.
Habertürk
Ana karakterin vampire dönüşmesinin ardından, orta bölümlerine kadar nereye doğru gideceğini merak ettiğiniz, en azından umudunuzu kaybetmediğiniz bir film ‘Morbius’. Ama kötü karakterin hikâyeye ağırlığını koymasıyla ‘her bölüm ayrı öykü anlatan’ eski usul TV dizilerinin basit dramatik şeması çıkıyor karşımıza. Üstelik, kötü karakterin geçirdiği değişimi anlayamıyorsunuz. Hangi ara o noktalara geldi, çözmek zor. Ana karakterin tek hedefi bir an önce kötüyü yenmek olduğundan o aksiyon hengamesinde, iç dünyasında olup bitenler ve yaşadığı çelişkiler öne çıkarılamıyor. Sıradan ve sığ bir iyi – kötü savaşına dönüşüyor her şey.
Hurriyet
Sonuç olarak ‘Morbius’ görsellik adına çabalarına rağmen öykü düzeyinde demode. Geçen ay vizyona giren ‘The Batman’deki konvansiyonellik, atmosfer, yönetmen dokunuşu ve politik okuma gibi unsurlarla zenginleşiyor, derinleşiyordu; buradaysa bu tür etkiler olmadığı için film yavan kalıyor.
Sabah
Morbius canavarlaşmak yerine insan kalmaya çalışırken, Milo bu yeni halinden son derece memnun oluyor. Açıkçası film tam da bu çatışmalı hale gelene kadar iyi gidiyor. İnsanın zorunluluktan da olsa kendi doğasına hükmetme çabası, onun yıkımlarıyla karşılaşması, bu yıkımlar karşısında verilen farklı tepkiler derken bu noktada film derinleşmek yerine bildik süper kahraman filmlerine dönüşmeyi tercih ediyor. Aksiyona meylediyor. Bu tercih Morbius'a öyle bir irtifa kaybettiriyor ki, hikayenin doğru düzgün finalize edilememesine neden oluyor. Hoş bu çatışmalı durumda Dr. Morbius'un drakula, Milo'nun ise zombi personasını temsil eder şekilde mücadelesi, sinemanın fantastik karakterleri arasındaki kadim çekişmede yeni bir round olarak karşımıza çıkmıyor değil. Görsel olarak da aslında başarılı diyebileceğimiz denemeler yapıyor yönetmeniz. Ama bu hikayede, filmde neye hizmet ediyor derseniz, bir cevap vermek zor!