“Beoning / Burning” in yönetmen koltuğunda, aynı zamanda filminin senaryosunu da Haruki Murakami’nin “Barn Burning” isimli kısa hikâyesinden Oh Jung-mi ile birlikte uyarlayarak yazan Lee Chang-dong oturduğu son derece sıra dışı bir drama…
Prömiyerini, aday olarak yarıştığı Altın Palmiye ödülü için 16 Mayıs 2018’de Cannes Film Festivalinde yapan film, Altın Palmiye olmasa da yönetmen Lee Chang-dong’a FIPRESCI, sanat yönetmeni Shin Jum-hee’ye de Vulcain ödüllerini kazandırmış… Filmin kazandığı en ilginç ödüllerden biride, Adana’da kazandığı 2018 Altın Koza Uluslararası "En İyi Film" ödülü…
Academy ödülüne aday olabilmenin olmazsa olmaz koşullarından biri, 1 Ekim 2017 – 30 Eylül 2018 tarihleri arasında kendi ülkesinde vizyona girmiş olmak olduğu için ilk olarak 17 Mayıs 2018’de Güney Kore’de vizyona giren film, 91. Academy Ödüllerinin Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde Güney Kore’nin adayı olmuş durumda…
Bu akşamın izleme programına aldığımız filmin, 7.6/10 (3.283 oy) olan IMDB izleyici puanı ortalaması ile 8.6/10 (35 yorum) ve 89/100 (17 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” özel etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları oldukça etkileyici…
İsterseniz gerek izleyiciden gerekse de eleştirmenlerden bu kadar yüksek puanlar almış olan filmimize, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…
Filmin başrollerini Yoo Ah-in ve Steven Yeun gibi Güney Kore sinemasının iki önemli ismi paylaşmış…
Bu oyunculardan Yoo Ah-in, Kore dışında pek fazla bir tanınırlığa sahip değilken, “The Walking Dead” (2010 – 2016) in 7. sezonun sonunda Negan’ın hışmına uğrayarak diziden ayrılan Glenn Rhee karakterini canlandıran Steven Yeun’u neredeyse tanımayan yok gibi…
Bu iki oyuncu, gerçekten de ustalıklarına yakışır bir performans sergilerlerken, henüz ilk oyunculuk deneyimi olmasına rağmen Shin Hae-mi karakterini canlandıran Jeon Jong-seo’da kendilerine başarıyla eşlik etmiş…
İşin teknik kısmına gelince…
Başta, “Taegukgi hwinalrimyeo / Tae Guk Gi” (2004), “Madeo / Mother” (2009) ve “Gok-seong / The Wailing” (2016) gibi filmlerde de aynı işi yapan görüntü yönetmeni Hong Kyung-pyo olmak üzere tüm teknik ekibin oldukça yetkin sinemacılardan oluşturulduğunu görüyoruz…
Bunu da zaten 148 dakika boyunca filmin her bir karesinde hissetmek mümkün…
Öyle ki, en başından beri Academy ödülü adayı olmak üzere kurgulanmış olan filmde, her şey en ince ayrıntısına kadar hesaplanmış gibi duruyor…
Ancak bütün bunlara ek olarak Güney Koreli besteci Mowg’un yönetmenin kurgusuyla âşıklar gibi göz göze dans eden caz formundaki müziklerine mutlaka ayrı bir parantez açmamız lazım…
Filmin hikâyesine ve yönetmenin kurgusuna da şöyle kısaca bir göz atacak olursak…
“Spoiler” vererek filmi izlemeyi düşünenlerin ağzının tadını kaçırmak gibi bir niyetimiz yok…
Fakat başroldeki Lee Jong-su, Ben ve Shin Hae-mi karakterlerinin bir araya geldikleri andan itibaren, filmin gidişatı ve (final sahnesi değilse de) sonu hakkında doğru tahminlerde bulunulmaya başlanıldığını söylemekte de hiçbir sakınca görmüyoruz…
Bunun yanı sıra, filmin hikâyesi aracılığıyla müthiş bir toplumsal analize de imza atıldığını söylemeden de geçmek istemiyoruz…
Bir yanda, Samsung, LG, Hyundai ve Kia gibi dev markalarla yaratılan Güney Kore mucizesi ve bu mucizenin kaçınılmaz ürünü olarak bir eli yağda, bir eli balda olan bir kaymak tabaka… Öte yanda ise doğru dürüst iş bulamadığı için part - time işlerde çalışan ve kredi kartı borçlarını dahi ödemekte zorlanan diğerleri…
Eğer yönetmen Lee Chang-dong’un anlattıklarını dikkatle izleyecek olursanız, kişi başı 35 bin dolar olan GSYH’nın Güney Kore’de de adil paylaşılmadığını çok açık bir biçimde fark etmiş oluyorsunuz…
Sonuç olarak, büyük bir ilgi ve keyifle izlediğimiz bu film için puanımız 3,5 önerimiz ise, “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 9 Ekim 2018 günü saat 02.18’de yazılarak paylaşılmıştır...