Hesabım
    Göç Mevsimi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Göç Mevsimi

    Hepimiz Çoktan Ölüyüz

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Güney ve Orta Amerika’nın uyuşturucu ile olan ilişkisi, günümüzde bile buradaki ülkelerin kaderini etkilemekte. Tarihi her daim kanla yazılmış bir coğrafya olan Latin Amerika’da, uyuşturucu ticaretinin doğduğu zamanlara bizi götüren Göç Mevsimi, bu ticaretin doğduğu koşulları ve bir kültürü ne kadar deforme edebileceğini gösteriyor.

    Aslında Göç Mevsimi bize her ne kadar uzak gibi gözükse de, kendi yaşadığımız topraklarda sıkça gördüğümüz; töre, muhafazakar gelenekler, aile yapısı ve başlık parası gibi bir çok kavramın tam ortasında hayat buluyor. Wayuu adlı Güney Amerika’nın yerli halkının kabileleri arasındaki sosyal yapının temelini oluşturduğu film; Rapayet adlı, kendi kabilesi tarafından çok da kabul görmeyen bir gencin, aile kurma ve geçim derdini bir arada yaşadığında, çözümü şans eseri ot ticaretinde bulmasının öyküsü.

    Filmde fazlasıyla muhafazakar ve bir o kadar da batıl olan geleneklerin, para ile birlikte nasıl erozyona uğradığını; oluşan refah yüzünden kültürleri ile ilişkisi zayıflayan gençlerin, bu muhafazakar sistemde ne kadar da zorlanabildiğini ve bir noktada da ticaretin devam edebilmesi için, geleneklerden ve ahlak kurallarından ne kadar kopulduğunu görebiliyoruz. Genelde filmlerin hikayesini başa sardığımızda, tüm problemlerin temelinde tek bir olayın yattığını görürüz. Göç Mevsimi’nde de tüm olayları başlatan Leonidas karakteri, neredeyse kültürel erozyonun tek başına simgesi oluyor. Hatta filmin geçtiği on yıllık süreçte, kabileler arasındaki ticari metanın hayvan ve kolye ile başlayıp, silah ve korumaya dönüşmesi, ne kadar da hızlı ve radikal bir değişimin yaşandığının da göstergesi.

     Zaida karakterini oynayan Natalia Reyes dışında, neredeyse tamamı amatör oyunculardan kurulu olan oyuncu kadrosunun performansı gayet başarılı. Daha önce yönetmenliğini üstlendiği Yılanın Kucağında ile En İyi Yabancı Dilde Film Oscar’ına aday olan ve Güney Amerika’nın yerli kültürüne ne denli aşina olduğunu gösteren Ciro Guerra’nın Cristina Gallego ile birlikte yönettiği film, daha önce çokça işlenmiş uyuşturucu ticareti konusunda hem tamamen farklı ve otantik bir kültürü çok doğru bir şekilde işleyebilmesiyle, hem de dönemin sosyo-kültürel dönüşümünü verebilmesiyle kategorisindeki diğer filmlerden farklı bir noktada duruyor.

    Göç Mevsimi’nin sanat departmanı ise başlı başına ayrı bir takdir konusu. Filmin “dönüşüm” kurgusunu verebilmesinde sanat departmanının etkisi çok büyük. Ayrıca sarı ve yeşil arasında giden sahnelerde, ânın duygusunu verebilen renk kullanımı da dikkate değer.

    Aras Basmacıgil

    twitter.com/arasbsmcgl

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top