Senaryosunu, Craig Luck ve Ivor Powell'ın yazdıkları "Finch"; yönetmen koltuğunda, ünlü "Game of Thrones" (2011 - 2016) dizisi ile 2 Primetime Emmy Ödülü de kazanmış olan Miguel Sapochnik'in yönetmen koltuğunda oturduğu:
Atmosferdeki ozon tabakasının yok olması ile nihayetlenen bir güneş patlamasının ardından oluşan, "apokaliptik / kıyamet sonrası" kararsız doğa olayları görünümü içindeki felaketler karşısında, işbirliği yaparak topluca kurtulmak yerine yalnızca kendini selamete kavuşturmayı seçerek bencil davranmayı tercih eden "insan" doğasının masaya yatırıldığı bilim - kurgu soslu, doğadaki tüm canlıları endişeye sevk eden, hatta etmesi de gereken son derece sevimli bir yol hikayesi olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, görsel efekt ve yeşil perde teknolojilerinin oldukça etkili bir biçimde kullanılması ile beraber, Finch Weinberg karakterini canlandıran Tom Hanks'in bugüne kadar kazandığı 2 Academy ve 6 Primetime Emmy Ödülünü, bizzat kendi emeği ile hak ettiğini gösteren bir performans sergilediği filmimize, Hanks'in yine neredeyse tek başına oynadığı "Cast Away"i de (2000) anımsa(t)mak suretiyle biraz daha yakından bakalım...
İlk olarak, Tae Teknolojilerinin St. Louis'deki laboratuvarlarının bodrum katında, robotu Dewey ve köpeği Goodyear (Seamus) ile beraber yaşamasının yanı sıra fırsat buldukça hem kendisi hem de geçmişine, ileride izleyeceğimiz bir flashback ile vâkıf olacağımız Goodyear için kent de, henüz üzerine "Temizlendi" işaretini koymadığı marketlerden yiyecek içecek temin etmeye çalışan, oldukça hasta ve bitkinlik derecesinde de yorgun olan robot mühendisi Finch ile tanışırız...
Evet ana kadro da, yeryüzündeki tüm canlıları etkisi altında kaldığı bir felaketten, şimdilik yırtmış olan bir adam ile köpeği mevcut...
Ama bu film, asla bir "I Am Legend" (2007) değil...
Biraz benzetsek de, lütfen karıştırmayalım...
Neyse, devam edelim...
Ve diyelim ki:
Aynı Finch, kendisinin ölerek yok olmasının ardından Goodyear'ı koruyarak kollayacak olan Jeff (seslendiren, sinemanın yükselen değerlerinden Caleb Landry Jones) adında yeni bir robot daha üreterek, ondan aldığı bilgi ile saatte 250 km hızla kendilerine doğru yaklaşmakta olan süper bir fırtınanın varlığından haberdar olur...
Ancak asıl kötü haber, fırtınanın kırk gün süreyle devam edecek olmasıdır...
Bu durumda da; ikisi mekanik, diğer ikisi de etli, kanlı ve canlı dört ahbap çavuş olarak eğer hayatta kalmak istiyorlarsa, acilen St. Louis'i terk ederek, oldukça tehlikeli bir yolculuk serüveni sonucunda varabilecekleri, San Francisco'ya doğru yola koyulmaları gerekmektedir...
Dakikalar 65'i gösterdiğinde, Finch fena halde hastalanarak yatağa düştüğü için karavanlarının direksiyonundaki Jeff, yol üzerindeki bir hastanenin önüne park ederek, yanına aldığı Dewey ile birlikte içeriye dalar...
Fakat aslında o hastane, tüm "kıyamet sonrası" film ve dizilerinde işlenildiği şekilde, "akrabanın yaptığını akrep yapmaz" dedirtircesine, yağmacılığı iş edinmiş "insanın kurdu olan (gözleri dönmüş diğer) insanların", kahramanlarımızın peşine düşeceği bir tuzaktan ibarettir sadece...
Geride sizleri; aralarında Perry Como'dan "Papa Loves Mambo" (1954) ve Talking Heads'ten "Road to Nowhere"ın da (1985) bulunduğu nostaljik melodilerle süslenmiş, son derece etkileyici bir 50 dakika daha bekliyor olacak...
Yapımcıları arasında, adını yukarıda özellikle vurguladığımız "Cast Away"in (2000) yönetmeni de olan usta sinemacılardan Robert Zemeckis'in de bulunduğu, ailecek de izlenebilecek olan bu Apple TV+ filmini, tüm sinemaseverlere gönül rahatlığı ile öneriyoruz...
Keyifli seyirler,