“Vuelven / Tigers Are Not Afraid”, senaryosunu da yazan Issa López’in yönetmen koltuğunda oturduğu “fantastik” bir drama…
Sinema sanatı ile yakından ilgilenenler, benzer yapıdaki “hayaletli” bir öykünün, Guillermo del Toro tarafından “El espinazo del diablo / The Devil's Backbone” da (2001) anlatıldığını çok iyi bilirler…
Aralarındaki en ciddi fark da, o filmde del Toro arka planda İspanya iç savaşını konu olarak seçmişken, bu filmde López, Meksika’daki uyuşturucu çetelerine odaklanmış olmasıdır…
Bunun dışında; bu filmdeki başkarakter küçük Estrella’nın üç “dilek” hakkının akıllara getirdiği, 10 yaşındaki Ofelia’nın tamamlanması gereken üç “görevin” bulunduğu bir başka del Toro filmi de tabii ki, “El laberinto del fauno / Pan's Labyrinth” (2006) dir…
Ama biz, bu filme hiç girmeyeceğiz…
Sadece bilginiz olsun ve atın bir köşeye dursun istedik, o kadar…
Buraya kadar söylediklerimizin kesinlikle, López’in filmini küçümsediğimiz biçiminde algılanmaması gerektiği gibi del Toro’nun, López’in “kurt adam” konulu bir “western” filmine yapımcılık yapacağı duyumlarını da almış bulunuyoruz…
Yani del Toro’da, aynen bizim gibi López’in hem senarist ve hem de yönetmen olarak pırıl pırıl parlayan kumaşını fark etmiş durumda…
Farkındaysanız, 1.150 milyon dolar gibi oldukça mütevazı bir bütçeyle çekilmiş olan filmin hikâyesine hiç dokunmamaya çalışıyoruz…
Zira bu konuda, spoiler vermeden ilerlemek pek mümkün değil…
Yalnızca, “çoluk çocuk” olarak tanımlanabilecek, deneyimsiz bir kadro ile kotarılan işin “mükemmel” olduğunu belirtmenin, anlatılanları izlerken ki duygularımızı ifade etmiş olmak için yeterli olacağını düşünüyoruz…
Elbette bu bütçeye karşın, sergilenen prodüksiyon tasarımı, sanat yönetimi ve görsel efekt kullanımındaki başarıya da şapka çıkartıyoruz…
Ve bir toplumun, “çürüme” ile iç içe geçmiş olan “kokuşmuş” karanlık hali, ancak bu kadar şahane bir atmosferde ortaya konulabilirdi diyoruz…
Düşünebiliyor musunuz, Servando Esparza isimli politikacı aynı zamanda Chino adını kullanan bir çete lideri ve onun bir kadını öldürürken çekilmiş görüntülerine tanık olan polisler de, olaya müdahale etmek yerine anında topuklayarak kaçıveriyorlar…
Bu da aslında, devlet dâhil ülkedeki tüm değerler sisteminin tamamen çöktüğünü göstermeye yetiyor da artıyor zaten…
Bitirmeden:
Guillermo del Toro ve Alfonso Cuarón’un adından Meksika’nın, sinema dünyasına en son armağanı olup olmadığını zamanın göstereceği López’in, “görsel sinema diline” verdiği önemi daha iyi kavrayabilmek için çocukların kaldıkları binanın içindeki yıkıntıda oluşan “balıklı gölet” ile yıkık damdan akan yağmurun altında, bu çocuklardan birinin yıpranmış bir şemsiye ile yaptığı “kısa dansı” da atlamayın diyoruz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…
Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 4 Ağustos 2020 günü saat 16.13’de yazılarak paylaşılmıştır...