“3 / Three from Hell”, hikâyesini de yazan (gerçek adı Robert Bartleh Cummings olan) Rob Zombie’nin yönetmen koltuğunda oturduğu bir korku filmi…
“Fathom Etkinlikleri” çerçevesinde 16 – 18 Eylül 2019 tarihleri arasındaki üç günlük sınırlı bir salon gösterimiyle Amerika’da vizyona girdikten sonra 15 Ekim 2019’da Blu-ray ve DVD olarak da piyasa sürülen filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, “House of 1000 Corpses” (2003) ve “The Devil's Rejects” in (2005) devamı olarak çekilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, 3 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve (2 milyonluk kısmı Fathom Etkinlerindeki üç günlük sinema gösteriminden elde edilen) 2.24 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, Baby, Otis Driftwood ve Foxy isimli birer suç makinası olan üç manyağın sadizminin tavan yaptığı kimi bölümlerdeki rahatsız edici görüntüler ile bol argo ve küfür de içeren sahneye rağmen, Rob Zombie’nin bütün hünerlerini sergileyerek izleyiciyi eğlendirmeyi de becerdiği bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Her şeyden önce bu filmin; “Bumpkin and Redneck” olarak adlandırılan, korkunun kurbanların gözü dönmüş psikopatlarca hunharca katledildiği en sert alt kategorilerinden birine girdiğini bilip öyle ekran başına geçmek gerekiyor…
Yani beklentiniz, konusu (ve buna uygun olan kadrosu) slasher tiplemelerle doldurulmuş aksiyon, macera ve gerilim odaklı "hafif" filmlerse, bu ve buna benzer "sert" filmlerden kesinlikle uzak durmalısınız…
Zira açılış sahnesinde, “Vereceğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” biçiminde bir uyarı yazısı da barındırmayan bu kategorideki filmler, ciddi biçimde canınızı sıkarak fabrika ayarlarınızın bozulmasına sebep de olabileceklerdir…
Yok, eğer en önemli örnekleri “Two Thousand Maniacs!” (1964), “Deliverance” (1972), “Texas Chain Saw Massacre” (1974) ve tabii “The Hills Have Eyes” (1977) olan “Bumpkin and Redneck” için; “Olur mu canım, bayılırım ben bu kategoriye” diyenlerdenseniz, muhakkak izlemelisiniz Rob Zombie’nin yapımcılığını da üstlendiği bu son filmini…
Çünkü onca olumsuz yorum ve düşük puana karşın, bugüne kadar gerçek hayattaki onlarca benzeri idam edilerek infaz edilmiş, büyükçe bir kısmı da halen infaz için hapishaneler de sırasını bekliyor olan seri katillerin ve Amerikan toplumunun "Zombiece" karikatürize edilerek beyaz perdeye aktarıldığı bu film bal gibi de olmuş…
O yüzden de, olmayan sinema bilgi ve kültürleri ile her şeye maydonoz olup kendilerince bir şeyler yazmaya çalışanlar hiç değilse bu filmden uzak durmalılar...
Yani bu anlamda, hep bizlerle iç içe yaşamış (ve yaşamaya da devam eden) bu manyaklar için, "Şimdi nereden çıktı bu tipler? diye sormanın hiçbir gereği de yok…
Unutmadan, filmin görüntü yönetmenliğini Zombie’nin “Halloween” (2007) ve “The Lords of Salem” (2012) de de birlikte çalıştığı David Daniel yaparken, Zombie filmin kurgu masasına, daha önce “The Devil's Rejects” (2005), “Halloween” (2007), “Grindhouse” (2007) ve “The Lords of Salem” (2012) gibi filmlerde de beraber olduğu Glenn Garland ile birlikte oturmuş…
Danny Trejo’nun şöyle bir boy gösterdiği filmin oyuncu kadrosundaki eli kanlı üç manyağı canlandıran (Rob Zombie’nin karısı) Sheri Moon Zombie, Bill Moseley ve Richard Brake’in performansları son derece sıra dışı… Özellikle de, güzelliği ile bütünleşen zarafetiyle bütün dikkatleri üzerinde toplayan Bayan Zombie (yaşına ve) filmdeki pespaye görünümüne rağmen (makyaj ekibinin de hünerli elleri sayesinde) ışıl ışıl parlamaya devam ediyor…
Elbette artık bir Rob Zombie klasiği haline gelmiş olan bol kanlı efektler ile Zombie’nin "executive müzik prodüktörü" olarak bizzat ilgilendiği müzikler de damgasını vurmuş filme…
Öyle ki, yıllar sonra Suzi Quatro’nun, Terry Reid’in, James Gang’in ve Iron Butterfly’ın sesleri ile tınılarını yeniden duymak çok farklı bir duyguydu biz ve bizim gibi kaliteli müziğe âşık rock tutkunları açısından…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi yaptığımız açıklamalar sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar vereceklerin ağzının tadını kaçırmış olmamak adına “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; “Hep aynı şeyleri izleyecek değiliz ya” diyerek farklı arayışlara giren sinemasever dostlara, “Eğer tarzı sizi rahatsız etmiyorsa, çok özel bir sinemacı ve müzisyen olan Rob Zombie’nin filmlerine de mutlaka bir göz atın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 21 Ekim 2019 günü saat 02.23’de yazılarak paylaşılmıştır...