Yedinci sanatın gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerinden birisi Stanley Kubrick. Filmografisinde bir başyapıt bulunan yönetmenin en ilgi çekici filmlerinden birisi ?Otomatik Portakal?. Belli bir sinema sever kitlesince de en iyi filmi, ben de bu görüş doğrultusunda düşünüyorum. Bana göre Kubrick'in en iyi filmidir ?Otomatik Portakal?. ?İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse insanlıktan çıkar.??Ludwig Van'ı bu şekilde kullanmak. O kimseye bir zarar vermedi.Beethoven sadece müzik yaptı. ?İsminden başlayarak anlatmak istediklerini her karesinde anlatan ve sert eleştirilerde bulunan bir film. Filmde, görüp görülebilecek en sert eleştiriler yer alıyor. Film aynı zamanda bir kitap uyarlaması. Anthony Burgess'in aynı adlı kitabından Kubrick tarafından senaryolaştırılmış. Tarihin en iyi filmlerinden biri olmakla birlikte, tarihin en aykırı filmlerinden biri. Müzikleriyle, replikleriyle, hikayesiyle, anlamıyla... Geleceğin İngiltere'sin de geçiyor film, bu gelecek zamanla şu an bulunduğumuz zaman arasında pek büyük bir fark yok. Kubrick'in büyük yönetmen olmasının sebeplerinden biri de bu olsa gerek. Cinsellik ve şiddetin kol gezdiği bir gelecek bu, dediğim gibi günümüzle uyuşuyor. Cinsel öğeler bu gelecekte, ev dekorları ve tablolar olarak kullanılan düzeyde. Kubrick sadece geleceği şiddet ve cinsellik olarak tasvir etmemiş. Kullanılan dildeki, kıyafetlerdeki ve dekorlardaki değişimler gibi... Böyle sağlam bir yapı üzerine inşa etmiş filmini Kubrick. Hikayesini ise devamlı suç işleyen, asi gençlerden oluşan bir çetenin elebaşı olan Alex'in üzerinden anlatmış. Burada geleceğin arkadaşlarına da değinmiş, başta arkadaşlarına Alex'in yaptığı yanlış; daha sonra onun hapse girmesine sebep oluyor. Burada özgürlüğüne kavuşmak için Alex, yeni bir buluş olan şiddet ve cinsel eğilimleri yok eden bir programa girmeyi kabul ediyor. Girdiği program sonrası özgürlüğüne kavuşan Alex'i kabus gibi bir geri dönüş bekliyor. Polis olmuş eski 2 çete arkadaşları tarafından aşırı şiddete maruz kalıyor ve daha önce arkadaşlarıyla birlikte karısına tecavüz ettikleri adamın evine düşüyor. Böyle büyük bir intikamla çaresiz bir şekilde karşı karşıya geliyor. Filmin bu farklı ikinci yarısı diye adlandırabileceğimiz bölümlerinde, izleyenler Alex ile özdeşleşebiliyor. Kubrick filmlerinde bu duyguyu pek tadamadığı şekilde. Finalde ise bu özdeşleşme herhalde bozuluyor, yine Kubrick kafalarda soru işaretleri bırakıyor. Yalnız bu ikinci bölümde Alex'in özgürlüğünde yardımcı olan devlet kavramı sert bir şekilde eleştiriliyor. Devletin gerekliliği ve el atıp atmaması gerektiği konular da nasibini alıyor. Devletin sayesinde özgür kalıp, tekrar hayata kazandırılmak üzere topluma salınan Alex, toplumun sırt çevirmesiyle karşı karşıya kalıyor. Hem de kendisini koruyamayacağı bir şekilde. Bir bakıma ettiklerini buluyor. Toplumdaki sırt çevirmeye ailesi de katılınca onun için daha da büyük bir yıkım oluyor. Daha sonra toplumdan dışlanan ve medya tarafından ismi duyulan Alex'i devlet kolluyor, tabii kendi çıkarları için. İşte böyle sert eleştirilerle bezenmiş sert bir film ?Otomatik Portakal?. Anlatmak istediklerini filmin adından bile anlayabiliyoruz. Film; görsel, işitsel ve zihinsel başta olmak üzere izleyenlerin birçok duyusuna farklı mesajlarla sesleniyor. Ütopik bir film olduğundan filmdeki sanat yönetimi de muazzam. Kullanılan kostümler, ev dekorları, arabalar, şehir vb. hepsi geleceğe göre uyarlanmış. Evlerdeki koltuklar da ?2001 Space Odyssey'de kullanılanlardan, buradan filmin geçtiği zaman dilimini 2000'li yıllar olarak tahmin edebiliriz. Kısacası izleyenlere üst düzey bir görsellik yaşatıyor. Sadece görsellik üst düzey değil tabii ki de üst düzey bir film. Müzik kullanımı da öyle. Beethoven'ın 9. Senfonisi'ni fon müziği olarak kullanmış Kubrick. Başka bir filme bu kadar yakışır mıydı, bilemiyorum ama sahnelerle uyumu izleyenleri rahatlatma çabasında girişimi müzik seçiminin ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Bittikten sonra izleyenleri derin düşüncelere boğuyor ?Otomatik Portakal?. İnsanın seçim yapma şansının elinden alınınca geldiği durum, insanın içinin değişmeyeceği, devlet olgusu, düzen gibi konulara sert eleştirileriyle gelmiş geçmiş en eleştirisel ve ileri görüşlü filmler arasında yerini aldı. Stanley Kubrick'in üst düzey yönetmenliğiyle, usta yönetmenin filmografisinde üst sıralarda yerini aldı. Yönetmen kadar oyuncuların da çok başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Gelmiş geçmiş en dikkat çekici anti-kahramanlarından biri olan Alex karakterini canlandıran Malcolm McDowell muhteşem bir oyunculukla filmi de zirveye taşımış. Ne yazık ki oyuncuyu bir daha bu denli bir filmde izleyemedik. Gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri olan ?Otomatik Portakal? gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerden olan Stanley Kubrick'in elinden titiz bir çalışmanın ürünü olarak çıkmış, 7 sanatı birleştiren, unutulmayacak bir klasik. ?Çok acı çektiğini anlayabiliyorum Yardım edeyim, ister misin? Ben ve üyesi olduğum hükümet olanlardan dolayı çok üzgün, oğlum. Çok üzgün. Sana yardım etmek istedik. Sonunda yanlış olduğu anlaşılan öğütleri dinledik. Bir soruşturma örgütü sorumluları bulacak. Bizi arkadaş gibi kabul et. Seni düzelteceğiz. En iyi biçimde tedavi göreceksin. Sana hiçbir zaman zarar vermek istemedik. Ama birçoğu istedi. Kimleri kastettiğimi biliyorsun. Bazıları, politik amaçları için seni kullanmak istedi. Ölümün onları çok sevindirecekti ve bundan hükümeti sorumlu tutacaklardı. Özellikle bir adam var, yazar, yıkıcı eserlerin sahibi, kanın için çığlık atıyordu. Seni sırtından bıçaklamak saplantısı içindeydi. Ama şimdi güvenliktesin. Onun hakkından geldik. Ona kötülük ettiğini öğrendi. En azından, kötülük ettiğini sanıyordu. Saplantı içinde, seni sorumlu kılıyordu çok sevdiği birisinin ölümüyle ilgili olarak. Çok tehlikeliydi. Kendi güvenliği için onu tutukladık. Senin için de.? ?Herkesin bildiği gibi hükümet senin yüzünden popülaritesini yitirdi, oğlum. Gelecek seçimleri kaybedeceğimiz söyleniyor. Basın bizi çok eleştirdi yapmak istediğimizden dolayı. Ama kamuoyu değişkendir.?