(Afiş ve medya tanıtımları için ANИA olarak stilize edilerek kullanılan) “Anna”, senaryosunu da yazan Luc Besson’un yönetmen koltuğunda oturduğu bir aksiyon – drama…
21 Haziran 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 6.6/10 (63.318 oy) ve 4.1/5 (1.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 4.9/10 (69 yorum) ve 40/100 (14 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, her ne kadar oylamaya katılan sayıları yeterince yüksek olmasa da bir Luc Besson filmi için fazlasıyla düşündürücü…
O nedenle bizde, 30,7 milyon Avroluk bir bütçeyle çekilen ve 31,6 milyon dolarlık bir hasılat rakamına takılıp kalarak ciddi bir hayal kırıklığı da yaratmış olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak inceleyecek ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de Luc Besson açısından yeni bir “Nikita” (1990) yahut da “Léon” (1994) olmak yerine 1960’lar sonrasındaki (aksiyonu bol – içi boş) soğuk savaş dönemi prodüksiyonları tarzındaki, abur cubur atıştırmalıklar eşliğinde sadece sinema salonlarını dolduranları eğlendirmeyi amaçlayan bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, son derece gereksiz olması nedeniyle, başkarakteri olan Dominika Egorova isimli Rus istihbarat casusunu Amerikalı aktris Jennifer Lawrence’ın canlandırdığı “Red Sparrow” (2018) ile kıyaslayarak yorumlamaktan özenle kaçınacağımız bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Elbette bu söylediklerimiz ile Besson’un oyuncu tercihleri (“Red Sparrow” un kadrosunda tek bir Rus oyuncuya dahi yer vermeyen) yönetmen Francis Lawrence’ınkilerden daha doğruydu demek de istemiyoruz…
Zira bu filmde de Rus (aslında SSCB) istihbarat örgütü KGB liderleri Vassiliev ve Olga ile Anna’nın KGB ajanı sevgilisi Alexander "Alex" Tchenkov karakterlerini de sırasıyla, Belçikalı Eric Godon, (babası Rus olan) İngiliz Helen Mirren ve Galli Luke Evans gibi Rusya ile doğrudan bağlantısı olmayan isimler canlandırmışlar…
Aynen Amerikalı CIA ajanı Lenny Miller karakterine İrlandalı aktör Cillian Murphy’nin hayat vermesi gibi…
Çekimleri Paris, Moskova, Belgrad, Guadalup ve Milano’da gerçekleştirilen filmin silahlarla ilgili danışmanlığını “Nikita” (1990), “Léon” (1994), “Ronin” (1998), “Angel-A” (2005), “Lucy” (2014), “The Hunger Games: Mockingjay - Part 2” (2015), “Dunkirk” (2017) ve "Mission: Impossible - Fallout" (2018) tan da tanıdığımız Christophe Maratier yaparken, bol miktarda profesyonel figüranın kullanıldığı kavga sahnelerinin koreografisini hazırlama işini de, aksiyon sinemasının bir başka marka ismi olan Alain Figlarz üstlenmiş…
Aslına bakarsanız Besson, filmin müziklerini yapan Éric Serra, görüntü yönetmeni Thierry Arbogast, editör Julien Rey, sanat yönetmeni Gilles Boillot, set tasarımcısı Evelyne Tissandier ve kostüm tasarımcısı Olivier Bériot gibi ekip arkadaşlarını da daha önce birlikte çalıştığı isimlerden seçmiş…
Yani Besson, (ne, nerede, nasıl, neden, ne zaman ve kim tarafından gibi soruları yanıtlayıcı unsur olarak kullanılmak üzere) tatlı flashback geçişli kurguyu tercih ettiği filmin bu noktasında da işi garantiye almış…
Ki, zaten bırakın her şeyin yolunda olduğu bunca teknik ayrıntıyı, sırf araba takip sahneleri ile silahlı çatışma ve kavga sahnelerinin bol olduğu aksiyon filmlerinin tutkunlarından olmanız durumunda bile benzeri Hollywood yapımlarını kesinlikle aratmayan bu filmi, 119 dakika boyunca yerinizden kıpırdamadan izleyeceksiniz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar, Luc Besson'un KGB üzerinden anti – komünizm, CIA üzerinden de anti – emperyalizm propagandası yapmak yerine yukarıda da belirttiğimiz gibi izleyen herkesi eğlendirmeye çalıştığı filme dair ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; iyi yönetmen filmi izlemekten her zaman için haz duyan sinemasever dostlara, “Söz konusu olan bir Luc Besson filmi ise gerisi teferruattır” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak da 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de lüzumsuz yorum ve olumsuz puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…