II. Dünya Savaşı'nın sonunda...
Savaşın bittiğini bir türlü kabullenemeyen Japon askerlerinden birisinin, "kurgusal" öyküsünü anlatan senaryosunu da...
Söz konusu olaylara ilişkin kapsamlı bir arşive sahip olan Bernard Cendron ile işbirliğine girmek suretiyle Vincent Poymiro ile birlikte kaleme alan Academy ve BAFTA Ödüllü Fransız sinemacı Arthur Harari'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Onoda: 10.000 Nights In The Jungle"; son derece ilgi çekici, bir savaş draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 7 Temmuz 2021 tarihindeki dünya prömiyerinin, Cannes Film Festivali'nde yapılmasının yanı sıra; "En İyi Özgün Senaryo" kategorisindeki César Ödülü'nü de kendi hanesine yazdıran bu Fransız filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
II. Dünya Savaşı'ndaki, düşmanla olan mücadelesini...
Filipinler'in Lubang Adası'nda sürdürmeye devam eden, Japon ordusu teğmenlerinden Hiroo Onoda'nın (Kanji Tsuda)...
"Dün, 15 Eylül 1974'te genç bir adam geldi...
Ondan önce...
Aynen benim de geldiğim gibi...
Yalnız geldi...
Japonya'da, bu görev için Lubang'a giderken bana demişlerdi ki: 'Muhakkak geri gelip seni alacağız... Ne kadar uzun sürerse sürsün, geri geleceğiz...'
Şeklindeki sözleriyle başlar...
***
İşte Onoda'nın sözünü ettiği 15 Eylül 1974'te...
Norio Suzuki (Taiga Nakano) adındaki...
Lubang Adası'na adımını atan genç bir Japon turist...
Sırtındaki çantadan çıkarıp kurduğu kamp çadırına...
Japon bayrağını asarken...
***
Yine yanında getirdiği kasetçalar aracılığı ile de...
Bağırta bağırta...
Japonca bir kahramanlık şarkısını çalmakta...
***
Ve böylelikle de...
Adanın neresinde olduğunu bilmese de...
Ülkesine geri dönme hayalleri kuran...
Onoda'ya ulaşmayı hedeflemektedir...
***
- Aralık 1944 / Wakayama, Japonya -
Pilot olmak amacıyla subay okuluna yazılan...
Ama bu göreve uygun olmadığının...
Kendisine iletilmesine ilaveten...
Ordunun...
ABD donanmasına ait gemilere ölüm dalışı yapan kamikaze pilotlarından biri olma önerisini de reddeden genç Onoda'nın (Yûya Endô)...
Karşısına geçerek oturan...
***
Ve kendisine...
"Fakat gurur duymanın başka yolları da var..." diyen...
Binbaşı Yoshimi Taniguchi (Issei Ogata)...
"Biliyor musun sen neden (bir kamikaze olarak) uçağa binmedin? Çünkü sen ölmek istemiyorsun..."
Demeyi de ihmal etmez...
***
- 3 ay sonra -
İnsan bedenini, düşmana asla teslim edilmemesi gereken anavatanı gibi gören...
O yüzden de...
Babası Tanejirô Onoda'nın (Nobuhiro Suwa)...
Esir düşerse, harakiri yaparak intihar etmesi için verdiği bıçağı da yanına alan Onoda...
Kendisini Yüzbaşı Hayakawa'nın (Mutsuo Yoshioka) karşılayacağı Lubang Adası'ndadır artık...
***
Ve...
Varır varmaz yaptığı toplantıda...
Hızla yaklaşmakta olan ABD ordusuna karşı acil görevlerinin...
Gerilla savaşı yürütecekleri dağlarda...
Yiyecek ve mühimmat yığınağı yapmak olduğunu söyleyecek...
***
Hatta...
Teğmen Suehiro (Kyûsaku Shimada) ve garnizonun komutanı Yüzbaşı Hayakawa ile ağırdan almayı alışkanlık haline getirmiş olan diğer askerlerin tüm karşı koymalarına rağmen...
Bunun Japonya'da alınmış bir karar olduğunu belirterek ısrarını sürdürecek...
***
Zaten...
Çok geçmeyecek ve ABD donanması tarafından başlatılan topçu ateşi sırasında Yüzbaşı Hayakawa hayatını kaybederken...
Onoda'nın haklılığı kanıtlanacak...
Ve böylelikle de hep birlikte...
Yerle bir edilen garnizonu terk ederek...
900 metre yükseklikteki dağların içine çekilmek mecburiyetinde kalırlarken...
***
Onoda en büyük desteği...
Kinshichi Kozuka'dan (Yûya Matsuura) görecektir...
***
Elbette...
Adadaki Japon askerlerinin tek problemi...
ABD saldırıları değildir...
Tifüs salgını ve açlık da fena vurmuştur kendilerini...
***
Bu durumda...
Savaşma enerjisini yitiren Teğmen Suehiro...
İkiye bölünme talebini gündeme getirdiğinde...
Onoda ile Kozuka tercihlerini...
Shôichi Shimada (Shinsuke Kato) ve Yûichi Akatsu (Kai Inowaki) ile "Mito Üçüzleri" olarak da adlandırılan Oshima, Sakamoto ve Sato'yu da yanlarına almak yönünde kullanırlarken...
Gerisini de Suehiro'ya bırakacak olsalar da...
***
Ertesi sabah uyandıklarında...
Mito Üçüzleri firar edip yanlarından kaçarken...
Akatsu'da kusma ve ishal probleminden mustarip bir vaziyettedir...
***
Neyse...
Akatsu toparlanır toparlanmaz...
Yola dökülen dört asker...
Rastladıkları iki Filipin köylüsünden "savaşın bittiği" mesajını...
Ve o sebeple de...
Amerikalıların çekip gittikleri haberini işitseler de...
***
İki Filipin askerinin kendilerine ateş açması üzerine...
Onlar da...
Kendi savaşlarını sürdürme kararı alırlarken...
Onoda...
O ana kadar sakladığı...
Bir sırrını da açıklayacaktır...
Kendisine eşlik ve itaat etmeyi sürdüren...
Kozuka, Shimada ve Akatsu'ya...
***
Ki aslında bu...
Onoda'nın, Binbaşı Yoshimi Taniguchi'den aldığı eğitim sayesinde öğrendiği...
"Ne kadar sürerse sürsün..."
Savaşlarda hayat da kalabilme stratejisinden başka bir husus da değildir...
***
Zira...
"Mutlaka çıkıp gelecek ve alıp geri götüreceklerdir... Emirlere uyup, düşmana karşı koymasını becerebilen bir kahramanı...
Yeter ki sen, pes edip teslim olmadan direnmesini bil..."
Dakika 53...
***
Onoda'nın, tam 29 yıl süren destansı nitelikteki hikayesinin anlatıldığı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ziyadesiyle uzun olan süresine karşın, sıkılmadan izleyebilecekleri...
120 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,