Vizyona soktuğu filmlerinin neredeyse tamamı genel halka yönelik komedi filmleri olan BKM, aynı zamanda yılda 2 filmle sınırlı olmak üzere sadece yetişkinlere yönelik dram filmleri çıkartıyor. Geçtiğimiz yıl bu filmler Tatlım Tatlım ile İstanbul Kırmızısı'ydı, bu hafta vizyona giren Cebimdeki Yabancı da bu filmlerin yeni örneği sayılır. Şahsen BKM'nin bu tarz filmlerini diğer işleri kadar iyi bulmasam da, böyle popüler bir stüdyosunun farklı türdeki filmlerle uğraşıyor olması bence güzel bir fikir. Ama bu fikri desteklememin dışında eğer şu an konuşacağım filme değinecek olursak, Cebimdeki Yabancı son zamanlarda izlediğim en zayıf Türk filmlerinden birisiydi. Yani sonuç kesinlikle rezalet değildi ama filmin bomboş olduğu kesin.
Eğer filmin konusunu özetlemem gerekirse, Cebimdeki Yabancı 7 arkadaşın bir akşam yemeği yemek için bir araya gelmesini ve içlerinden birisinin bir oyun oynamayı teklif etmesiyle başlıyor. Bu oyunda masada oturan herkes telefonunu masanın üzerine koyacak ve gece boyunca ona gelen aramaları, mesajları sesli bir şekilde herkese okuyacaktır. Fakat gece ilerledikçe büyük sırlar ortaya çıkmaya başlar ve arkadaşlar arasındaki gerilim artar.
Cebimdeki Yabancı hakkında söyleyebileceğim en iyi şey, kendisini sıkmadan izlettirmesi. Filmin 96 dakikalık bir süresi var ve film bunu daha fazla uzatmaya çalışmıyor. Sonucun iyi olmamasına rağmen eğer hafta sonu kafanızı dağıtacağınız bir şeyler izlemek istiyorsanız, bu film işinizi görebilir.
Ayrıca oyunculuklar harikaydı. Serra Yılmaz gibi zayıf bir yönetmenin görüşü altında başroldeki oyuncular, gerçekten de ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmışlar. Ve çoğunlukla komik işlerde görünen bu dev kadroyu ciddi rollerde izlemek epey ilginçti doğrusu.
Son olarak görüntü yönetmeni, ışıklandırma ve filmin tamamının geçtiği ev için yaratılan set oldukça başarılıydı. Yapım ekibinin bu film için büyük emek harcadığını rahatça görebiliyorsunuz. Ayrıca buradan görüntü yönetmenini selamlıyorum, filme tok karna girmiş olmama rağmen bir yerden sonra karnım acıktı doğrusu. Filmde pişirilen yemekler ve kamera önünde görünüş biçimleri o kadar enfesti ki, bir yerden sonra hayal gördüğümü zannettim. Ama şaka bir yana, böyle dev bütçeli bir filmde yemeklere en çok emeğin verilmiş olması bir hayli ilginçti.
Ama bir film harika görünmesine, prodüksiyonuna yoğun emek verilmesine ve harika performanslara sahip olmasına rağmen, sonucun iyi olması için her şey yönetmenin görüşü ve senaryoya kalıyor. Ve bu filmde bu 2 önemli şey yoktu. Serra Yılmaz'ın yönetmenliği ve filmin senaryosu, bu filmin elinde olan iyi potansiyeli elinin tersiyle itmiş resmen.
BKM'nin yaptığı resmi açıklamaya göre Cebimdeki Yabancı; "Dünyada birçok ülkede uyarlanan ve her ülkede gişe rekoru kıran “Perfetti Sconosciuti”nin Türkiye uyarlaması" imiş. Bu cümle, film hakkında o kadar çok yanlış olan şeyi anlatıyor ki... Öncelikle neden harika olan bir filmi yeniden uyarlamak isteyesin ki? BKM'nin böyle farklı işler yapmak istemesinin dışında, muhtemelen gişe kaygısı yüzünden herhalde. Bu arada yukarıdaki cümlede "uyarlama" yerine "kopyalama" kelimesi daha uygun olabilirmiş çünkü Cebimdeki Yabancı ile Perfetti Sconosciuti arasında neredeyse hiçbir fark yok. Yaşanan durumlar aynı, finali aynı, atmosferi ve hatta konuşulan diyaloglar bile aynı! Bu filme dair hiçbir özgün bir şey yok adeta!
Bu da beni senaryoya ve özellikle de yönetmenliğe getiriyor. Mad Max: Fury Road gibi bir aksiyon filmi, The Shining gibi bir korku filmi veya herhangi türde bir film yazarken, senaryoda umursayacağınız karakterler ve etkileyici bir atmosfer olması gerekir. Hele ki hikaye sadece tek bir mekanda geçiyorsa, senaryonun sürekli kendisini yenilemesi ve hikayenin giderek sürükleyici bir hal alması gerekiyor ki, seyirci filmi izlerken kendisini bu durumun içindeymiş gibi hissetsin. Bunun en iyi örneklerinden birisi 2009 yapımı Exam filmi mesela. Ama Cebimdeki Yabancı'da bunların hiçbirinden eser yok. Atmosfer desen dekorlara verilmiş emeğin dışında bütün filmin ufak bir sette çekildiği rahatça anlaşılıyor ve karakterlerin hiçbiri gerçekmiş gibi hissettirmiyor. Bu filmin senaryosu o kadar tembel ki, sadece orijinal filmi copy-paste yapıp yazılanları Türkçe'ye çevirmiş. Üstelik filmdeki her karakteri 2 boyutlu tutmuş, yaşanan bütün durumları sürekli bir döngü içerisinde sunmuş (telefona bir şey geldikten sonra başka birisinin "o neydi?" demesi ve diğer kişinin de bunu cevaplaması). Film, sıkıcı olmamasına rağmen bir yerden sonra içinize fenalık da gelmiyor değil.
Ama her neyse, senaryoyu es geçelim. Bu filmi başarısızlığa iten en büyük etmen, kesinlikle yönetmenlikten kaynaklanıyor. Serra Yılmaz, daha önceden sayısız filmde oyuncu olarak yer almış ve Cebimdeki Yabancı ile ilk yönetmenlik deneyimine imza atan birisi. Ve genel anlamda, Serra Yılmaz'ın yönetmenliğinden hiç haz etmedim. Normalde böyle filmlerde, oyuncular ile yönetmenin arasında samimi bir atmosferin olması ve oyuncuların senaryoyu takip etmek koşuluyla olabildiğince serbest davranması gerekir ki, ortaya gerçekçi bir sonuç çıksın. Bu filmin "uyarladığı" Perfetti sconosciuti tam da bunu yapmıştı mesela. Ama Serra Yılmaz, oyuncuları böyle özgür yönlendirmek yerine senaryoda yazılanları harfi harfine söylettirmeye, yaşanan her saniyeyi planlamaya ve herkesin diksiyonunu kusursuz bir hale getirmeye çalışmış ama işin içine ruh koymayı unutmuş. Bu yüzden film boyunca gerçek kişileri değil, ciddi bir karakteri canlandırmaya çalışan ünlü oyuncuları izliyorsunuz ve yaşanan hiçbir şeyi umursamıyorsunuz. Bu konuda filmin ilk 5 dakikası da boşa harcanmış mesela, bu karakterleri gizemli bir şekilde tanımak veya ortaya önemli bir bilgi vermek yerine bu kişilerin yemek yapmasını veya giyinip evden çıkmasını izliyoruz. Cebimdeki Yabancı, hiç olmazsa orijinal filmde olmayan bir şeyleri filme ekleme çabasını gösterebilirdi. Ama senaristler kolay yolu tercih ettiklerinden, ortaya böyle tembel bir iş çıkmış maalesef.
Kısacası Cebimdeki Yabancı, güçlü oyunculukları ve harika sinematografisine rağmen zayıf senaryosu ve kötü yönetmenliğiyle hikayesinde yer alabilecek bütün olasılıkları sıfıra indirgeyen ve yaşanan olayları olabilecek en sıradan şekilde anlatmayı tercih eden bir film olmuş. Ortaya çıkan sonuç sıkıcı değil, kafa dağıtmak isteyenler veya sevgilinizle bir film izlemek istiyorsanız bu film hiç de fena sayılmaz. Ama eğer ortaya koyulmuş olan emeğin hakkını veren ve bittiğinde uzun süre etkisinden çıkamayacağınız bir film arıyorsanız, Cebimdeki Yabancı'nın o aradığınız filmle hiçbir alakası yok. Es geçmenizi tavsiye ederim.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Güçlü performanslar.
+ Dekorlara verilen emek.
+ Harika sinematografi.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Serra Yılmaz'ın yönetmenliği.
- Yaratıcılık ve şaşırtmadan yoksun bir senaryo.
- Umursamayacağınız karakterler, kendisini tekrarlayan durumlar.
TOPLAM PUAN: 4.4/10