Kim kime, nasıl güvenebilir ki?
Yazar: Burçin AygünAvrupa sinemasının hem kendine has tadını, ruhunu taşıyan hem de ana akım popüler sinema örneklerini tek bir bedende buluşturan film sayısı, genel ortalamanın altında kalabiliyor. Bu ortalamanın dışındaki filmler ise genellikle her türden seyircinin beğenisini kazanmış, dikkat çekenler arasında yer alabiliyor. İtalya'nın 2016 yılında vizyona giren ve kendi ülkesinde gişe rekorları kıran Perfetti Sconosciuti de bunlardan bir tanesiydi. Neredeyse tek bir mekanda, hatta ağırlıklı olarak bir yemek masasında yaşananlar etrafında şekillenen yapım, ardı ardına gelen sürprizler, samimi ve olabildiğine gerçek bir 'içerik' ile büyük ses getirdi. Yıllardır birbirini tanıyan, sıkı dostlar arasında gerçekleşen bir akşam yemeği ve küçük bir oyun yüzünden 'sıkı fıkı, yediği içtiği ayrı gitmeyen' bu grubun aslında ne olup, ne olmadığına dair çok sürükleyici, çok şaşırtıcı bir hikaye.
Ülkemiz sineması için hem yetkin hem de bilinen isimlerinden biri olan Serra Yılmaz, Ferzan Özpetek'in de desteği ile Perfetti Sconosciuti'i uyarlamaya girişti. Yılmaz'ın ilk yönetmenlik denemesi olan uyarlama projesi Cebimdeki Yabancı, metnin orijinal ruhuna, anlayışına olabildiğine sadık, aklı başında ve beklenmediği kadar samimi sayılabilecek bir film. İki işin de olduça yakın tarihlerde vizyona girişi, ana fikrin sabit kalması, atmosfer ve hepsinden ötesi günümüzün en büyük sıkıntısının aynı şekilde yerli yerinde oluşu da bahsini ettiğimiz artıların sebepleri arasında. Aradan geçen 2 yılda halen samimiyetsiz, halen gizli ve ürkek, bir o kadar da şaşkınız. Ne yapacağımızı gerçekten bilmeden, sağdan sola savrulan, ne istediğimizden de emin olmayıp sürüklenen giden 'modern çağın modern vatandaşları'.
Yedi arkadaş, çiftler, evliler, sevgililer, yalnızlar ve bir şekilde hepsi mutlu ya da hepsi dertli. Her biri birbirini iyi tanıyor, pek yalan söylemiyor, sıkıntılarını paylaşıyor ve kesinlikle samimi. Peki iş, her daim önlerinde tuttukları kalkanlarını indirdiklerinde, en mühim 'gerçeklerini' saklayan kasalarını açık hale getirdiğinde neye dönüşür? Şahsi alanları, mahrem bölgelerine bir göz atmakla kalmaz, ince ince didiklerse, o gerçek, o samimi dostluklar, hatta biri diğerini nefes alışından tanıyabilenler ne yapar, nasıl saklanırlar? Durduk yere başlanan bir oyun her şeyi paramparça etmeye yeter mi?
Bu gece cep telefonlarımız masada duracak, kim ararsa hepimiz dinleyeceğiz, kim mesaj alırsa hepimiz okuyacağız. Nasıl olsa saklayacak sırlarımız yok, değil mi?
Cebimdeki Yabancı, aynen Perfetti Sconosciuti'nin yaptığını yaparak doğal bir samimiyet, doğal bir gerilim düsturu üzerinden ilerliyor. Size can ciğer kuzu sarması olarak sunulan insanları, dakikalar geçtikçe nasıl unufak hale gelebilecek, doğallıktan uzak, yerine göre yalancı, yerine göre çıkarcı ya da beklenenin aksine sevgi dolu olduğunu görüyoruz. Hatta bir süre sonra karşımızdakilere gülerken ya da kızarken aslında ne kadar 'bizden' olduklarını kabul ediyoruz. "Bunun yaptığını hayatta yapmam" diyenlerimizin kaçı bu düşüncelerinde samimi olabilir? Her zaman dürüst, her daim tam ahlaklı, mutlaka sevecen miyiz, yoksa çoğunluk gibi 'işimize geldiği zaman' duruma uyum mu sağlıyoruz? Cebimdeki Yabancı'nın en büyük başarısı, senaryonun (ve tabii asıl kaynağın) getirdiği ve suratımıza çarptığı sorular.
Yönetmen Serra Yılmaz, bu mühim ve oldukça ciddi soruları aktarma konusunda başarılı oyunculuk yönetiminin de katkısıyla, rahat bir şekilde işin altından kalkıyor. Ancak Murat Dişli'nin senaryosundaki bazı gerekli yerelleştirmeleri saymazsak, Cebimdeki Yabancı'nın da en büyük eksikliği diyebileceğimiz 'fazla steril' hava, durumun gerçekliğini baltalıyor. Diğer bir deyişle, fazlasıyla Avrupai bir uslupla karşı karşıya kalıyoruz. Bunda senaryo üzerinde yeteri kadar detaylandırma yapılmaması kadar, Yılmaz'ın yine yerellikten biraz uzak duruşunun da katkısı var.
Oyuncu ekibi Belçim Bilgin, Buğra Gülsoy, Çağlar Çorumlu, Leyla Lydia Tuğutlu, Serkan Altunorak, Şükrü Özyıldız ve Şebnem Bozoklu ise genel olarak beklentiyi karşılayan, düzgün performanslar sunuyor. Ancak dürüst olmak gerekirse, genellikle komedi türündeki projeler üzerinden kendinden bahsettiren, Arif v 216 filmindeki müthiş Zeki Müren yorumuyla tekrar alkışları üzerine çeken Çağlar Çorumlu, karakterler arasındaki en mühim gizlerden birini taşıyan kişi olarak öne çıkıyor. Komedi yapmayan bir Çorumlu'nun varlığı ve ne derece yetenekli bir aktör olduğunu bir kez daha görmek mutluluk verici.
Cebimdeki Yabancı filmi bir uyarlama olarak görevlerini yeterince yerine getiren, Serra Yılmaz'ın ilk yönetmenlik deneyimiyle yüzleri güldürdüğü, bazı dikkat çekici yanlış kararlara rağmen seyri hem keyifli, hem de düşündürdükleri ile rahatsız edici, başarılı bir yapım.
burcinaygun@gmail.com