İçimizden bir gün teyzesi; Maide!
Yazar: Duygu KocabaylıoğluYerli sinemamızın parlak ve başarılı nadir kadın oyuncuları arasında yer alan Ezgi Mola cephesinden gün geçmiyor ki yeni bir film/rol haberi almayalım. Özellikle 2010 yılından sonra ivmesini hızla yükselten Mola senede iki-üç filmde birden rol alarak başarısına verimliliği de eklemiş bir isim. Bu cuma yerli komedi kontenjanından vizyona giren Maide'nin Altın Günü, Ezgi Mola'nın zengin filmografisine bir sıfat daha kazandırıyor: Orijinal hikaye/öykü sahibi.
Tanıdık ama kendi kulvarında özgün bir hikayeye sahip olan Maide'nin Altın Günü filminin fragmanı yayınlandığında sevenler olduğu kadar olumsuz tepki verenler, hatta kullanılan argodan dolayı olayı abartıp 'Recep İvedik'in dişi versiyonu' diye olarak nitelendirenler dahi oldu. Filme gitmeyi düşünen ama teredütteki seyircinin içini ferahlatalım, uzaktan yakından dahi alakası yok Maide'nin Recep ile, neyse ki! Maide hepimizin çevresinde, apartmanında, mahallesinde yaşayan, hatta belki biraz kendi kadın akrabalarımızı da içinde bulabileceğimiz, şüphesiz ki sivriltilmiş, kasten karikatürize edilmiş bir ev hanımı/bir 'kısırlı gün teyzesi'!
Filmin senaristlerinden birinin karikatürleri milyonlarca kez paylaşılan Serkan Altuniğne olduğunu bilince, bu karikatürize etme yaklaşımına çok da şaşırmamak gerek. Katılsın, katılmasın her yaştan kadına pek yabancı olmayan, erkeklerinse mutlaka evden kovalandığı apartman/akraba altın günlerini ve gün teyzelerini pek çok açıdan ti'ye alan film, günlerin gözdesi Maide'nin evdeki şatafatlı altın gününde çalınan gerdanlığını, uzaktan yeğeni Yağmur'un yardımıyla bulma macerasını anlatıyor, en özet haliyle. Kendisini ve baş karakterini daha da az ciddiye almış olsa, güldürme potansiyeli daha bile yüksek olabilecek filmi, Ezgi Mola baştan aşağıya sırtlıyor diyebiliriz rahatlıkla. Maide'yi dengelemek için karşısına koyulan, 'ergenliğin dibi yeğen' Yağmur rolünde Mesut Can Tomay o tanıdık ve sevimli oyunculuğu ve fiziksel duruşunu avantaja çevirerek elinden geleni ardına koymuyor. Ama İkinci Şans filmindeki rolünün çok daha başarılı olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Oyuncuların elinden geleni esirgemediği bu noktada biraz yönetmenlikten de, bahsetmek gerek. Kendisi de oyunculuktan gelen genç sinemacı Caner Özyurtlu şimdiye kadar yönetmen koltuğuna oturduğu filmlerde vasatlık eleştirilerine maruz kalmıştı. Bu filme seyircili vizyon gösteriminde, eğlenmeyi umarak girdim. Yüzde doksan beşi kadın seyirciden ibaret bir salonda, aramızdaki tek beyefendi de dahil herkes filmden gayet eğlenerek çıktı. Ama itiraf etmek gerekir ki biz eleştirmenler, özellikle yerli komedilerde seyircilerin nabzını tutmakta bazen zorlanıyoruz. Bizim vasat bulduğumuza, seyircinin kredisi daha yüksek olabiliyor ve filmleri sadece fragmanına bakarak yargılamadan, kestirip atmadan yorum yapmak gerekiyor. Üstelik Maide, sadece kendisi gibi kadınları ve o yaratılan, o kısırlı alt kültürü - alt derken aşağı değil, bir sonraki kategoriyi kast ediyorum- değil, beraberinde tüketim toplumu çılgınlığı ile ev kadınlarına dayatılan gündüz kuşağı programlarını, kurdeleli pembiş gelinleri, kombincileri, kendini şatafatlı, diğerinden daha üstün gösterme yalancılığını da eleştiriyor. Tabii eleştiriyi alabilene, algılayabilene. Maide ve gün arkadaşlarının bir göbek atarak, bir birbirinin arkasından, konuşarak, dedikoduyla vs. iş çevirme sahtekarlığının günümüz toplum katmanlarında olmadığını kim iddia edebilir ki? Küçük bir anekdotla paragrafı bağlayalım; filmden çıktığımda, biraz da tesadüf eseri soluğu semt pazarımızda aldım ve birbirini tanıyan kadınların pazarda karşılaşıp benzer diyaloglarla ayrılmalarına şahit oldum; neyse ki hiçbiri semt pazarının pazarcılarına kendince dadanan Maide kadar yırtık değildi ama Maide'nin gerçeklik ve toplumda karşılık taşımadığını da kimse söyleyemez.
Velhasıl finali aşağı yukarı tahmin edilebilir de olsa senaryosu ve diyalogları bol göndermeli, müzikleri eğlendirici, eh gün yemekleri de oldukça iştah kabartıcı olan Maide'nin Altın Gününe eğlenmek için vizyonda şans verilebilir. Yalnız aç karnına tavsiye olunmaz!
twitter.com/duygukocabayli
Yerli sinemamızın parlak ve başarılı nadir kadın oyuncuları arasında yer alan Ezgi Mola cephesinden gün geçmiyor ki yeni bir film/rol haberi almayalım. Özellikle 2010 yılından sonra ivmesini hızla yükselten Mola senede iki-üç filmde birden rol alarak başarısına verimliliği de eklemiş bir isim. Bu cuma yerli komedi kontenjanından vizyona giren Maide'nin altın Günü, Ezgi Mola'nın zengin filmografisine bir sıfat daha kazandırıyor: Orijinal hikaye/öykü sahibi.
Tanıdık ama kendi kulvarında özgün bir hikayeye sahip olan Maide'nin Altın Günü filminin fragmanı yayınlandığında sevenler olduğu kadar olumsuz tepki verenler, hatta kullanılan argodan dolayı olayı abartıp 'Recep İvedik'in dişi versiyonu' diye olarak nitelendirenler dahi oldu. Filme gitmeyi düşünen ama teredütteki seyircinin içini ferahlatalım, uzaktan yakından dahi alakası yok Maide'nin Recep ile, neyse ki! Maide hepimizin çevresinde, apartmanında, mahallesinde yaşayan hatta belki biraz kendi kadın akrabalarımızı da içinde bulabileceğimiz, şüphesiz ki sivriltilmiş, kasten karikatürize edilmiş bir ev hanımı/bir 'kısırlı gün teyzesi'! Filmin senaristlerinden birinin karikatürleri milyonlarca kez paylaşılan Serkan Altuniğne olduğunu bilince, bu karikatürize etme yaklaşımına çok da şaşırmamak gerek. Katılsın, katılmasın her yaştan kadına pek yabancı olmayan, erkeklerinse mutlaka evden kovalandığı apartman/akraba altın günlerini ve gün teyzelerini pek çok açıdan ti'ye alan film, günlerin gözdesi Maide'nin evdeki şatafatlı altın gününde çalınan gerdanlığını, uzaktan yeğeni Yağmur'un yardımıyla bulma macerasını anlatıyor, en özet haliyle. Kendisini ve baş karakterini daha da az ciddiye almış olsa, güldürme potansiyeli daha bile yüksek olabilecek filmi, Ezgi Mola baştan aşağıya sırtlıyor diyebiliriz rahatlıkla. Maide'yi dengelemek için karşısına koyulan, 'ergenliğin dibi yeğen' Yağmur rolünde Mesut Can Tomay o tanıdık ve sevimli oyunculuğu ve fiziksel duruşunu avantaja çevirerek elinden geleni ardına koymuyor. Ama İkinci Şans filmindeki rolünün çok daha başarılı olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Oyuncuların elinden geleni esirgemediği bu noktada biraz yönetmenlikten de, bahsetmek gerek. Kendisi de oyunculuktan gelen genç sinemacı Caner Özyurtlu şimdiye kadar yönetmen koltuğuna oturduğu filmlerde vasatlık eleştirilerine maruz kalmıştı. Bu filme seyircili vizyon gösteriminde, eğlenmeyi umarak girdim. Yüzde doksan beşi kadın seyirciden ibaret bir salonda, aramızdaki tek beyefendi de dahil herkes filmden gayet eğlenerek çıktı. Ama itiraf etmek gerekir ki biz eleştirmenler, özellikle yerli komedilerde seyircilerin nabzını tutmakta bazen zorlanıyoruz. Bizim vasat bulduğumuza, seyircinin kredisi daha yüksek olabiliyor ve filmleri sadece fragmanına bakarak yargılamadan, kestirip atmadan yorum yapmak gerekiyor. Üstelik Maide, sadece kendisi gibi kadınları ve o yaratılan, o kısırlı alt kültürü - alt derken aşağı değil, bir sonraki kategoriyi kast ediyorum- değil, beraberinde tüketim toplumu çılgınlığı ile ev kadınlarına dayatılan gündüz kuşağı programlarını, kurdeleli pembiş gelinleri, kombincileri, kendini şatafatlı, diğerinden daha üstün gösterme yalancılığını da eleştiriyor. Tabii eleştiriyi alabilene, algılayabilene. Maide ve gün arkadaşlarının bir göbek atarak, bir birbirinin arkasından, konuşarak, dedikoduyla vs. iş çevirme sahtekarlığının günümüz toplum katmanlarında olmadığını kim iddia edebilir ki? Küçük bir anekdotla paragrafı bağlayalım; filmden çıktığımda, biraz da tesadüf eseri soluğu semt pazarımızda aldım ve birbirini tanıyan kadınların pazarda karşılaşıp benzer diyaloglarla ayrılmalarına şahit oldum; neyse ki hiçbiri semt pazarının pazarcılarına kendince dadanan Maide kadar yırtık değildi ama Maide'nin gerçeklik ve toplumda karşılık taşımadığını da kimse söyleyemez.
Velhasıl finali aşağı yukarı tahmin edilebilir de olsa senaryosu ve diyalogları bol göndermeli, müzikleri eğlendirici, eh gün yemekleri de oldukça iştah kabartıcı olan Maide'nin Altın Gününe eğlenmek için vizyonda şans verilebilir. Yalnız aç karnına tavsiye olunmaz!
twitter.com/duygukocabayli