Hesabım
    Hayata Röveşata Çeken Adam
    Ortalama puan
    3,7
    35 Puanlama
    Hayata Röveşata Çeken Adam hakkında görüşlerin ?

    4 Kullanıcı yorumları

    5
    2 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.050 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    8 Mart 2023 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Fredrik Backman'ın "A Man Called Ove" (2012) isimli romanından, İsveçli sinemacı Hannes Holm'un filminden (2015) sonra ikinci kez uyarlayarak David Magee'nin kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Marc Forster'ın oturmakta olduğu "A Man Called Otto"; son derece şahane bir dramedy (drama - comedy) olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinden de etkin bir biçimde yararlanılmak suretiyle 50 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek; brüt 106.7 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşılmış olan, insanın içini de ısıtan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    "Busy Beaver / Meşgul Kunduz" isimli hırdavat malzemeleri satılan bir hipermarketten, bir kanca ile 1.5 metre uzunluğunda bir halat satın alan Otto Anderson (Tom Hanks); kendisinden 2 metrelik halat ücreti talep eden kasiyer Lee (John Higgins), onun genç amiri Taylor (Lily Kozub) ve daha fazla uzatmaması için 33 cent'ini telafi etmeyi kabullenen sıradaki müşteriyle (Tony Bingham) küçük bir münakaşa yaşar...

    ***

    Sabahları 5:30'da uyanıp sakal tıraşını olduktan sonra çayını içerek kendini evinden dışarıya atan Otto'nun ilk işi; kapı önlerine bırakılan "indirim fırsatı" içerikli market broşürlerini toplayarak, sokaktaki geri dönüşüm amaçlı çöp kutularının içine atmak olur...

    Bunu yaparken de, yanlış kutulara atılmış çöpleri yerinden çıkartarak doğru kutuya atmayı da ihmal etmez...

    Aynen Malcolm'ın (Mack Bayda) yanlış yere park edilmiş bisikletine, anında müdahale ettiği gibi...

    Mahalledeki köşe bucağı, en ince ayrıntısına kadar denetleyen bir müfettiş edasıyla boydan boya tur atan Otto'nun; sabah sporu yapan Jimmy (Cameron Britton) ve Andy (Max Pavel) ile köpeğini gezdirmekte olan Barb (Kailey Hyman) yahut da pencerelerinin önünde otururkan gördüğü Anita (Juanita Jennings) ile Rueben (Peter Lawson Jones) ve diğer komşularına, selam verme huyu da bulunmamaktadır...

    Otomobilini koyduğu, garajının kapısının önünde oturup kendisine bakmakta olan azarladığı kediyi kovalaması da; işin cabası...

    Yani karşımızdaki, tam bir geçimsiz ihtiyar...

    ***

    Otomobiline atlayarak yıllardır çalışmakta olduğu Pittsburgh, Pensilvanya'daki Simco Çelik Şirketi'ne giden 63 yaşındaki mühendis Otto'ya; operasyonlardan alıp çalışma saatlerini azaltmanın yanı sıra emrindeki genç mühendis Terry'i (Patrick Stanny) amiri yapmak suretiyle kendisini istifaya zorlayan patronu (Peter Sipla) ve çalışma arkadaşları (Allyson R. Hood, Carl Clemons, Connor McCanlus, Kristy Nolen, Dominick Marrone), pastalı bir veda partisi hazırlamışlardır...

    ***

    Neyse...

    Partiye katılıp kesilen yaş pastadan yemek yerine, oradan hızlıca uzaklaşarak evine geri dönmeyi tercih eden Otto; kayıtlı olanlar dışındaki araçların park edilmesine izin verilmeyen yol kenarına, müşterisine paketini teslim etmek için kısa süreliğine park etmiş olan UPS kargo kamyonunun sürücüsüyle (Cindy Jackson) bir ağız dalaşına girişir...

    ***

    Yalnız yaşayan ve evinin temizliğini de kendisi yapan Otto; Busy Beaver'dan satın aldığı halatla kendini tavana asarak, intihar etmeye karar vermiştir...

    Bunun için takım elbiseni giyinip kravatını da bağlayan Otto; sehpanın üzerine çıkıp tam kafasını, kendisini havada sallandıracak halattan oluşturduğu ilmiğin içine geçirecekken, sokaktan yarı İspanyolca yarı İngilizce konuşan bir kadının, bir otomobilin çekmekte olduğu U HAUL karavanı şoförüne verdiği park ediş yönlendirme talimatlarını duymasın mı...

    Sinirleri bozularak intihar etme girişimine ara veren Otto, anında dışarıya fırlar...

    Gelenler, Otto'nun oturduğu sokağın karşısındaki daireyi kiralayan karnı burnundaki hamile Marisol (Mariana Treviño), otomobili kullanan da kocası Tommy (Manuel Garcia-Rulfo) ile otomobilin arka koltuğunda oturmakta olan küçük kızları Luna (Christiana Montoya) ve Abbie'dir (Alessandra Perez)...

    Tommy'i aşağıya indirerek direksiyona geçen Otto; otomobil ile ona bağlı olan karavanı, salimen evlerinin önüne park eder...

    ***

    Eline aldığı Sovyet yazar Mikhail Bulgakov'un (sansürsüz baskısı 1973 yılında yapılan) "The Master and Margarita" adındaki romanını, dalgın dalgın öylesine karıştırmaktayken Otto, birden hararetli bir şekilde kapısı çalınır...

    Gelenler...

    Bir plastik kabın içine koydukları, dumanı üstündeki yeni pişirilmiş Meksika yemeğini getirerek ikram eden, ardından da kendisinden; sahibi olduğu alyan anahtarlarını ödünç isteyerek alacak olan Marisol ile Tommy'dir...

    ***

    Marisol'un yapmış olduğu yemeği afiyetle yiyen Otto, sonrasında da yeniden sehpanın üstüne çıkıp ilmiği boynuna geçirir...

    Ayaklarını basmakta olduğu sehpayı devirip de, havada sallanmaya başladığı sırada Otto; bir flashback aracılığıyla, karısı Sonya (Rachel Keller), babası (Ira Amyx), kendi çocukluğu (Bodhi Wilson) ve Sonya'nın babası Lucas'ın (Greg Allan Martin) bulundukları geçmiş günlerine döner...

    Derken...

    Halatı sabitlemek amacıyla kanca vidaladığı asma tavan, bedeninin ağırlığını taşıyamadığı için; doğrudan evinin ahşap zeminine çakılıverir Otto...

    ***

    Yere serdiği gazete kağıtlarının üzerine düşen Otto, gazetedeki "2 Taze Çiçek Buketi 8 Dolar" ilanını görür görmez; kaptığı çiçekler, açılır kapanır bir sandalye ve bir termos dolusu kahveyle soluğu, kendisiyle sohbet edeceği dört yıl önce hayatını kaybetmiş olan karısının mezarında alır...

    ***

    Bir başka flashback ile genç Otto'ya (Truman Hanks) ordu doktorunun (Jon Osbeck); genetik kodlarında yazılı olan, kalp kasının kalınlaşması anlamına gelen hipertrofik kardiyomiyopati tanısını koyması ve o nedenle de orduya kabul edilmediği günlere de gideriz...

    Dakika 26...

    Çocuklarıyla beraber izlenebilecek film arayan ebeveynlere, gönül rahatlığıyla önerebileceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; şu ana kadar tanıdığımız dirliksiz karakterdeki Otto'yu tamamen değiştirecek gelişmelerin yaşanacağı, 100 dakikalık bambaşka bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Sevgi
    Sevgi

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    4 Mart 2023 tarihinde eklendi
    Tom HANKS ...Tarzini seviyorsanız gidin derim.Beni yine şaşırtmadi.Once biraz basit geldi bir yandan gitmeden gordugum 3 yildızin da etkisi vardı (duygularimla mi hareket ediyorum?ama varsin beni Tom HANKS hayal kirikligina ugratsin,cani sagolsun ).
    Cıkarken yasama sevincimin arttigini hissettim.
    Sevgiler
    su-sisesi
    su-sisesi

    Takipçi 270 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    9 Nisan 2024 tarihinde eklendi
    Bu filmin Türkçe ismi için fikir veren ve bunu onaylayan her kimse yüzde seksen engelli raporu verip sinema piyasasından silinmesi gerekir...onun dışında film gayet güzel ve izlenir bir yapım ...
    Bulent Karci
    Bulent Karci

    5 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    16 Temmuz 2023 tarihinde eklendi
    Yabancı bir filme Türkçe ad koymak o kadar zor mudur? Sharon Stone'un oynadığı cinsel çağrışımlı filmlerden sonra çektiği ve ismi basitçe "Peri" diye çevrilmesi gereken filme daha fazla izleyici çekmek için "Seksi Peri" ismini koyarak Temel İçgüdü benzer bir film izlenimi verdirmeye çalışan beyin özürlüler, bu şekilde izleyici kazandıkları kadar kaybettirdiklerinin de farkındalar mı? Yani içinde cinsel sahneler var diye giden erken kafalar kadar bu izlenim nedeniyle gitmeyenler de var. Filme ismi ne ise onun bire bir çevrimi konulsa ne olur, çok mu şey kaybedersiniz? Filmin ismi "Otto Adında Bir Adam" Bunu böyle çevirince çok mu kötü oluyor? Kimse izlemeye gitmez mi? Ahmak adam, başrolünde hemende hiiç kötü filmi olmayan Tom Hanks var. Sırf onun için bile bir çok kişi gider. Hayata nasıl rövaşata çekiliyormuş, onu da anlasak. Yani işi çok mu rast gidiyor? Adam intihar etme peşinde. Yada hayatı çok mu kötü. Öyleyse rövaşata çekmek değil, kırmızı kart görmesi gerekir. Bu nasıl bir saçmalık. Bu filme bu ismi koyarken uyuşturucu filan mı kullanıyprdunuz, alkollü mü idiniz? "Birileri" ki onlar kim bilmiyorum, buna bir dur desinler. Yok ateşli aynasızlar yok bitirim ikili, üçlüler, yok yırtık rahibe yok acımasız tanrı... Bu isimleri koyanlar kendilerini pazarlama dehası filan sanıyor olabilir. Lakin beyin özürlü gibi göründükleri kesin. Bu kadar sinirlendiren Türkçe ismine rağmen Otto gerçekten harika bir filmin kahramanı. Çok sevdiği eşi ölmüş, tek tutanağı işinden de istems,zce emekli edilince hayatta başka bir amacı kalmamış olması nedeniyle artık ölüp sevdiği kadının yanına gitmeyi planlamaktadır. Lakin kader ona yaşamak için yeni bir amaç verecektir. Filmin en önemli mesajını yazalım: Her zeki kadın kendisi ile evlenecek salak bir erkek bulabilir. Bulmalı. Bulamıyorsa kendinde sorun var demektir. İşte Otto işte Tommy. Otto Marisol ile Tommy'yi görünce kendisi ile karısı Julia'yı hatırlıyor. Hani cebinde para olmadığı için Julia'ya ödettiği hesap gibi. Veya bir türlü açılamadığı Julia'nın kendisine evlilik teklifi yapması gibi. Marisol de kendisine koca olacak, kendisinin yönlendirebileceği, hem kendisini hem onu mutlu edecek ahmak kocayı bulmayı başarmış zeki bir kadın. Tıpki Julia gibi. Marisol sadece Tommy'ye değil Otto'ya da el atıp hayata devam etmesine neden oldu. Ona bir amaç verdi. Ona yaşama amacı verdi. Kendisine ihtayaç duyulduğunu, o olunca hayatlarının daha iyi daha mutlu olacağını Otto'ya hissettirdi. Ters, yaşlı, aksi ihtiyar Otto'nun içindeki iyilik yapma isteğini tekrar ortaya çıkardı. Sadece kendisinin değil komşularının da ona ihtiyacı olduğunu anlamasını sağladı. Ve de yıllar önce küstüğü ve felç olan arkadaşının da hala onu sevdiğini ona ihtiyacının olduğunu hissettirdi. Evet, siz başkalarının hayatında ne kadar bir yer işgal ediyorsunuz? Ben bir ilkokul öğretmeniyim. O küçük insancıkların hayatında anne-babasından sonra sizin ne kadar yer doldurduğunuzu, iç dünyalarında size ne kadar yer açtıklarına yıllardır tanık oluyorum. Bu bir çok meslektaşımın aksine bu işin para ile ölçülemez ne kadar büyük bir değeri olduğunu bana yıllardır anlatıyor. Bir öğrencim yıllar sonra bir bayram beni arayıp "Öğretmenim sen benim hayatımı değiştirdin." deyince bunu daha iyi anladım. İşte Otto da bunu tekrar anlayınca, yaşamak için kendine bir kaç neden daha bulunca intihardan vaz geçiyor. Marisol...Dönüp dönüp tekrar tekrar izliyorum o ilk kapıda tanışmaya geldikleri sekansı. Tekrar gülüyorum ve ne kadar sempatik ne kadar yapıcı ve aynı zamanda komik bir insan görüyorum. Bu film bu sene izlediğim en iyi film. Bana, hayatıma çok şey kattı. Oyunculuklar çok iyi. Senaryo da iyi, kurgu da. Zaten tekrar çekim bir film. Orijinalini izlemedim. Lakin bu film kadar iyi olduğuna inanıyorum. Ölmeden önce izlenmesi gereken harika bir film. Şiddetle tavsiye ediyorum.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top