“In Fabric”, yönetmen koltuğunda senaryosunu da yazan İngiliz sinemacı Peter Strickland’ın oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 13 Eylül 2018’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde (TIFF) yapılan ve 28 Haziran 2019 tarihinde İngiltere’de vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, “Berberian Sound Studio”(2012) ve “The Duke of Burgundy”(2014) sonrasında Strickland’ın üçüncü isabetli atışını yaptığını düşündüğümüz bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, Christopher Machell’in 2 Temmuz 2019 tarihinde Cinevue’da yayımlanan yorumunda, (hani pek katılmasak da) ünlü yönetmen Nicolas Roeg’in “Don't Look Now” (1973) filminden bu yana çekilmiş en iyi İngiliz korku filmi olarak tanımladığı filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, başlama işaret ve hevesini, Dario Argento ve (onun temsilciliğini yaptığı dönemin) İtalyan korku sinemasından alarak 118 dakikalık süre boyunca aynı tempoda sürdürdüğü koşusunu ipi rakipsiz bir biçimde göğüsleyerek tamamlayan sıra dışı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Peter Strickland bu filmde, kan kırmızısından kamera açılarına, gölgelerden kapı gıcırtılarına, elektronik müzikten gerçek hayatta rastlanması pek de mümkün olmayan ilginç karakter tiplemelerine kadar sanki Dario Argento filmlerinden bir kolaj yapmış gibi…
Hani, “Bu kadarcık kusur kadı kızında da bulunur” dedikleri gibi atlanılan tek şey ise, “Suspiria” (1977) daki o bardaktan boşanırcasına yağan yağmur olmuş…
İşin esprisi bir yana, büyük usta Argento bu filmi izledi mi, izlediyse ne dedi bilemiyoruz ama onun filmlerinden tek bir alıntı dahi yapmadan sadece tekniğini kullanarak son derece farklı bir işe imza atmış Strickland…
The Hollywood Reporter’daki 10 Eylül 2018 tarihli yorumunda Keith Uhlich tarafından “killer couture / öldüren tasarım” olarak tanımlanan “haute couture / özel tasarım” kırmızı bir kadın kıyafetinin başrolde olduğu filmin, Marianne Jean-Baptiste, Hayley Squires, Leo Bill, Jaygann Ayeh, Fatma Mohamed, Richard Bremmer ve Gwendoline Christie gibi isimlerin yer aldığı oyuncu kadrosu da bize göre oldukça etkileyici…
Bu arada; “Peki, bu filmde komedi neredeydi?” diye soranlara da:
İşyerindeki günlük çalışma süresinin iki dakikasını tuvalete gitmek için kullanan Sheila (Marianne Jean-Baptiste) ve kendi evindeki bozulan çamaşır makinasını (çamaşır makinası tamircisi olarak çalıştığı işyerinin patronuna) işçilik ücreti ödemeden bizzat kendisi tamir eden Reg Speaks (Leo Bill) ile yapılan uyarı görüşmeleri, kapitalizme yönelik “kara mizah” tarzındaki eleştirinin en rafine örneklerindendir diyebiliriz…
Zira burada, insan emeği ile becerisini, günlük çalışma süresi içindeki ücretinin tamamı bir sermayedar tarafından ödenerek sahiplenilen ve yine aynı sermayedar tarafından kazandırılan bir çabanın sonucunda oluşan basit bir üretim aracı olarak gören kapitalist üretim tarzı ve onun felsefi destekçisi olan liberalizm çok fena “ti” ye alınmıştır…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi yaptığımız açıklamalar sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar vereceklerin ağzının tadını kaçırmış olmamak adına “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi tarz edinmiş sinemasever dostlara, "Farklı duruş ve tarzlarıyla sinema sanatına apayrı bir renk katmakta olan Peter Strickland gibi çok özel yönetmenlerin filmlerini de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer halen izlemediyseniz olumsuz yorum ve puanları dikkate almadan (hatta hiç takılmadan) bu arşivlik Strickland filmine “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,