Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Murat karakteri üzerinden geliştirilen Murat Menteş ve Tuna Kiremitçi esprileri iyi olmuş, ilk filmin yönetmeni Tolga Örnek’in ‘Devrim Arabaları’na yapılan gönderme de şık duruyor. Keza seçilen parçalar da bir dönemin müzikal referansları türünden bir etki yapıyor. Mehmet Ada Öztekin’in sağlam ve sakin rejisi, Nejat İşler ve Yiğit Özşener’in karakterlerinin ruhuna uygun performansları, Hande Doğandemir ve Merve Çağıran’ın canlandırdıkları kişiliklere hayat katan başarılı oyunculukları, Rıza Kocaoğlu ve Sarp Akkaya’nın yayınevi dahilindeki çekişmeleri derken ‘Kaybedenler Kulübü Yolda’, kayda değer bir devam filmi olmuş. Ayrıca bir kuşak için de sanki nostaljik bir yolculuk...
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Mehmet Ada Öztekin'in senaryosunu yazdığı ve yönettiği filmde iki karakterin 2000'lerde altlarında motosiklet, bir tatil macerasını izliyoruz. Kaan'ın yeni tanıştığı bir kadınla yaşadığı aşk ve sonrasındaki gelişmeler, Mete'nin alkol problemleri filmin odağında yer alıyor. İkili ilk filmdeki gibi yine asi ve bohem fakat bu sefer yaş almanın getirdiği 'sıkıntıların' içindeler. Aslında bir aşk hikayesi, romantik bir film gibi düşünülürse atmosferiyle, oyunculuklarıyla yapım belli bir ortalamayı tutturuyor. Ama Easy Rider esintileri, ilk filmde karakteri şekillendiren toplumsallığın ikinci filmde kullanmama eğilimi 90'ların erkek jarganonun sıklıkla yer alması düşünülürse film ilkine göre dimağımızda eksik bir tat bırakıyor.
Eleştirinin tamamı için: Sabah
Sözcü
Yazar: Burak Göral
Velhasıl, kaybedenler kaybetmeye devam ediyor mottosuyla yola çıkılsa da olaylar daha zengin detaylarla örülmeliydi. İlk filmle tekrara düşmemek adına Kadıköy'ün rock atmosferinden biraz uzaklaşma çabası anlaşılıyor ama yerine daha zengin çatışmalar yaratılmalıydı. Şahsen daha çok yolculuğa odaklanmış, iki erkek kahramanın yolda yaşadıkları bazı durumlar sayesinde kendilerini, hayatlarını, kadınlara bakışlarını hatta birbirlerini sorguladıkları bir hikaye izlemek isterdim, maalesef mümkün olmadı. Yine de bütün değerlerin altüst olduğu, ölçüsüzlüğün, hoşgörüsüzlüğün, ayrımcılığın iyice keskinleştiği, yobaz çevrelerin zart zurt konuştuğu şu ortamda, "seks, alkol, rock'n roll" filmi yapmak da değerli bir hareket.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Hurriyet
Murat karakteri üzerinden geliştirilen Murat Menteş ve Tuna Kiremitçi esprileri iyi olmuş, ilk filmin yönetmeni Tolga Örnek’in ‘Devrim Arabaları’na yapılan gönderme de şık duruyor. Keza seçilen parçalar da bir dönemin müzikal referansları türünden bir etki yapıyor. Mehmet Ada Öztekin’in sağlam ve sakin rejisi, Nejat İşler ve Yiğit Özşener’in karakterlerinin ruhuna uygun performansları, Hande Doğandemir ve Merve Çağıran’ın canlandırdıkları kişiliklere hayat katan başarılı oyunculukları, Rıza Kocaoğlu ve Sarp Akkaya’nın yayınevi dahilindeki çekişmeleri derken ‘Kaybedenler Kulübü Yolda’, kayda değer bir devam filmi olmuş. Ayrıca bir kuşak için de sanki nostaljik bir yolculuk...
Sabah
Mehmet Ada Öztekin'in senaryosunu yazdığı ve yönettiği filmde iki karakterin 2000'lerde altlarında motosiklet, bir tatil macerasını izliyoruz. Kaan'ın yeni tanıştığı bir kadınla yaşadığı aşk ve sonrasındaki gelişmeler, Mete'nin alkol problemleri filmin odağında yer alıyor. İkili ilk filmdeki gibi yine asi ve bohem fakat bu sefer yaş almanın getirdiği 'sıkıntıların' içindeler. Aslında bir aşk hikayesi, romantik bir film gibi düşünülürse atmosferiyle, oyunculuklarıyla yapım belli bir ortalamayı tutturuyor. Ama Easy Rider esintileri, ilk filmde karakteri şekillendiren toplumsallığın ikinci filmde kullanmama eğilimi 90'ların erkek jarganonun sıklıkla yer alması düşünülürse film ilkine göre dimağımızda eksik bir tat bırakıyor.
Sözcü
Velhasıl, kaybedenler kaybetmeye devam ediyor mottosuyla yola çıkılsa da olaylar daha zengin detaylarla örülmeliydi. İlk filmle tekrara düşmemek adına Kadıköy'ün rock atmosferinden biraz uzaklaşma çabası anlaşılıyor ama yerine daha zengin çatışmalar yaratılmalıydı. Şahsen daha çok yolculuğa odaklanmış, iki erkek kahramanın yolda yaşadıkları bazı durumlar sayesinde kendilerini, hayatlarını, kadınlara bakışlarını hatta birbirlerini sorguladıkları bir hikaye izlemek isterdim, maalesef mümkün olmadı. Yine de bütün değerlerin altüst olduğu, ölçüsüzlüğün, hoşgörüsüzlüğün, ayrımcılığın iyice keskinleştiği, yobaz çevrelerin zart zurt konuştuğu şu ortamda, "seks, alkol, rock'n roll" filmi yapmak da değerli bir hareket.