Herkes biliyor ama çözemiyor…
Yazar: Banu BozdemirAsghar Farhadi İran sinemasının popüler yüzlerinden. O da birçok yönetmen gibi ülkesinin sınırlarını aşarak uluslararası filmlere imza atıyor. Abbas Kiyarüstemi de Aslı Gibidir filminde Juliet Binoche ile çalışmıştı. Farhadi, ünlü çift Penelope Cruz ve Javier Bardem’i oynatmış flminde. Bunu bir şekilde tepki olarak yazmıyorum ama İran sinemasında film çekmek için ülkesinden çıkamayan, hatta film çekilmesine izin verilmeyen yönetmenler var. Örneğin Cafer Panahi. Bu ikisi arasındaki zıtlık, tezat üzücü gerçekten de… Herkes istediği topraklarda istediği filmi çekebilsin ve gösterebilsin diyerek Todos La Saben / Herkes Biliyor filmimize giriş yapalım. Film her Farhadi filminde olduğu gibi gizemli ve basit diyebileceğimiz bir tarzda başlıyor ve olaylar katmanlı bir şekilde sonuca ulaşıyor. Yine karakterlerin geçmişlerinden taşıp gelen arzular, şu anki hayatlarında olan kopukluklar ve kalabalık bir grubun karmaşası var. Filmi ilgiyle izliyorsunuz ama Farhadi’nin diğer filmlerindeki tadı bulmak neredeyse imkansız. İzlerken bir yandan da bunu düşündüm, niye diye… Sanırım fazla boğmuş bu sefer, elinizi attığınız her olayın ardından bir sorun çıkıyor zira ve bu da hikayeyi açımlamak yerine biraz sıkıcı bir hale getiriyor.
İber Yarımadasında geçen film özünde aile ama bir yandan da bir kasabanın hesaplaşma hikayesi. Kız kardeşinin düğününe gelen Laura’nın düğün gecesi kızı kaçırılır ve ondan sonra olaylar çorap söküğü gibi gelişmeye başlar. Filmdeki uzun bir düğün sahnesi Baba filmini hatırlatmıyor değil. Aslında özünde insanoğlunun sahiplenme ve bir yanıyla da bırakıp gitme duygusuna denk düşüyor. Laura’yla Paco arasında yıllar önce yaşananlar; Paco’ya devredilen ve şimdilerde iyi mahsul veren bir tarla ve o tarlada başkalarının da gözünün olması, kısa yoldan para kazanmak isteyenler ve ailenin zengin olduğu düşünülen eniştesinden para sızdırma girişimleri…
Filmin çoğunluğu Laura’nın kayıp kızını arama hikayesi elbette, bu arama sürecinde herkes payına düşeni yaşıyor, o ana değin kurulmuş ya da kurulduğu sanılan düzenler bozuluyor, film herkesi olağan şüpheli durumuna düşürüyor. Film, doksanlı dakikalarına yaklaşırken sanki başka bir çözüm yolu yokmuş ya da sıkışmış gibi her şeyi eski bir polis memuruna devrediyor ve çözüme ulaşıyor filmdeki kayıp vakasının akıbeti… Sanırım bu filmin ilginçliği bu filmi Farhadi’nin çekmiş olması. Cannes Film Festivali’nin açılış filmi olmasının da sebeplerinden biri de bu. İranlı bir yönetmenin İspanya’da geçen İspanyolca bir film çekmesi ve Penelope Cruz’la Bardem’i oynatması.. Onun dışında tabii ki başarılı bir yönetim ve oyunculuktan bahsedebiliriz ama yine de iki büyük oyuncudan beklentim daha fazlaydı. Yönetmen bir yerde İran ve İspanya arasındaki benzerliğe değinmiş ve İran’a benzeyen ülkelerde film çekmek istediğini söylemiş. Bu ayrı bir yazı konusu olabilir bence.
Farhadi her şeye rağmen karakterlerine yakın ve samimi bir film çekmiş, çoklu bir karmaşanın ortasında fazla debelenip helak oluyoruz sadece. Ve çözümün her şeyin farkında olup bir anda çözen bir polis memurundan gelmesi de fazla kolaycı gibi duruyor, çünkü neredeyse bütün kasabanın şeceresini öğrendik… Sanki yönetmen buraya profesyonel bir göz koymak istemiş gibi, hikaye sıkışıp çözümsüz bir noktaya giderken durdurmuş gibi. Sonuçta Herkes Biliyor iyi bir film ama Farhadi’den daha iyi işler bekliyoruz. Tüm bu beğenisizlik bu yüzden…
twitter.com/banubozdemir