Hesabım
    Mürit
    Ortalama puan
    2,8
    12 Puanlama
    Mürit hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.077 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    26 Kasım 2020 tarihinde eklendi
    “The Lodge”, senaryosunu da filmin yapımcı firmalarından Hammer Films’in haklarını satın aldığı Sergio Casci’nin orijinal metnini kullanarak, yeniden yazan Severin Fiala ve Veronika Franz’ın yönetmen koltuğunda oturdukları bir drama…

    Söz konusu Fiala ve Franz ikilisinin, düşük bütçeli “korku – gerilim” kategorisindeki maharetlerini, “Ich seh ich seh / Goodnight Mommy” (2014) den de biliyoruz zaten…

    Bu filmde de Riley Keough, Jaeden Martell ve Lia McHugh gibi yetenekli üç oyuncuyu da bir araya getirince, kendi çıtalarını biraz daha yükseltmişler…

    İsterseniz önce bu oyuncuların canlandırdığı, Grace, Aidan ve Mia isimli ana karakterler ile aynı mekânda birlikte bulunuş hikâyelerine de şöyle kısaca bir göz atalım…

    Zira filmin ilk 40 – 45 dakikalık bölümünde, Fiala ile Franz’da aynı şeyi yaparak izleyicinin, onları daha yakından tanımasını sağlamışlar…

    O zaman gelin başlıyoruz ve ilk olarak da Grace diyoruz:

    Bu genç kadın, Aidan ve Mia’nın babaları Richard’ın (Richard Armitage) evlilik arifesinde olduğu (değişik bir geçmişe de sahip olan) ilginç bir kişilik…

    O yüzden de Richard, Noel tatilini de fırsat bilerek çok sevdiği bu üçlüyü, “kaynaştırmak” amacıyla bir araya getirmeyi planlıyor…

    “Spoiler” olmaması açısından açıklayamayacağımız bir nedenle, annelerini yeni kaybetmiş olan Aidan ve Mia ise Grace’in aksine, (“bile bile onu kızdıracak” yahut da geçmişindeki, o karanlık anıları “yeniden harekete geçirecek” derecede) dini değer ve ritüellere sıkı sıkıya bağlı olmalarının yanı sıra annelerinin ölümünden de onu sorumlu tutan ve her fırsatta da bunu ona hissettirmeye çalışan tavırlar içinde olan (afacandır demeyeceğiz ama) iki küçük kardeştir…

    Her ihtimale karşı, filmi izlerken size yine de şu “afacan” tanımlamasını da aklınızın bir köşesinde tutun deriz…

    Ki, (39 insanı bile bile ölüme sürükleyen dini tarikat lideri Aaron Marshall’ın kızı da olan) aynı Grace Marshall:

    Vakti zamanında babası sayesinde deneyimledikleri (ve o yüzden de din hakkında öğrendikleri) sayesinde, Aidan ve Mia kardeşlerin “yemek dualarını” yadırgadığı gibi evin duvarlarındaki “dini tablo” ve “ikonalardan” da pek haz etmeyen bir şahsiyet konumundadır da…

    İşte “farklı geçmiş” ve “amaçlarla” bir arada bulunan bu üçlü, kar fırtınası ve jeneratöründe bir türlü devreye sokulamadığı bir elektrik kesintisi ortamında, kırsaldaki (ister yazlık isterse de kışlık deyin) büyükçe bir evde yapayalnız bir biçimde mahsur kalıyorlar…

    Aynen “The Shining” (1980) dekine benzer bembeyaz ve donduran karlı hava koşullarında, Jack Torrance (Jack Nicholson) ve ailesinin, Overlook Hotel’de mahsur kalarak öldüren kâbusların tuzaklarına maruz kaldıkları gibi…

    Aslında hem Jack Torrance ve hem de Grace (“Marshall”), başlangıçta akıl sağlıkları yerinde olan son derece makul insanlardır…

    Fakat sonradan gelişen birtakım olaylar, ikisinin de çıldırarak kontrollerini kaybetmelerine yol açmaktadır…

    Ayrıntılarını filmi izlerken öğrenebileceğiniz senaryoya göre Grace’in aklı, “ters tepen” veya “evdeki hesabın çarşıya uymadığı” basit bir “ödeşme” niyetinin nihayetinde havlu atmaktadır…

    Bundan sonrasında da iş, Fiala ve Franz ikilisi ile teknik ekiplerinin hünerlerine kalıyor…

    Onlar da başta önemli Yorgos Lanthimos projelerinde de çalışmış olan görüntü yönetmeni Thimios Bakatakis ve casting direktörü Dixie Chassay ile “Fear the Walking Dead” (2018 – 2019) in müziklerinde de imzaları bulunan Danny Bensi ve Saunder Jurriaans olmak üzere, çıkarttıkları işin sonucunda, Grace’in içine düşürüldüğü panik atak yoğunluklu “agorafobik” atmosferin yaratılmasın da çok özel katkılarda bulunuyorlar…

    Bitirmeden, ilave edeceğimiz son şey:

    Fiala ve Franz’ın filmde, din istismarına bel bağlamak kolaycılığına düşmek yerine tersine oldukça sağlam bir “din eleştirisi” yaptıkları biçiminde olacak…

    “Hadi ya, bu saptama nerede?” diyorsanız da “filmi bir kez daha dikkatlice izleyin” deriz…

    Keyifli seyirler,
    FilmSever
    FilmSever

    Takipçi 29 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    25 Ağustos 2023 tarihinde eklendi
    Güzel ilerleyen bir filmdi. İlk başta paranormal olay sandım ama değilmiş. Bir kaç yerde ters köşe yedim. Sonda bir belirsizlik yaşadım. Ama onun haricinde güzeldi
    Komutan Noyan
    Komutan Noyan

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    15 Mart 2020 tarihinde eklendi
    Bu kadar kötü bir film olamaz senaryosundan tutun oyunculuğa kadar bir film nasıl çekilemezi göstermişler.
    Kesinlikle önermiyorum.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top