Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Apollo 13, Akıl Oyunları, Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar, Cehennem gibi filmleriyle tanıdığımız Amerikalı yönetmen Ron Howard, Pavarotti belgeselinde işte bu ünlü tenorun hikayesini anlatıyor bize. Howard'ın tercihi Pavarotti'nin hayatını, onun en yakınlarının tanıklığı eşliğinde arşiv görüntülerini de kullanarak krolonojik bir biçimde anlatmak. 2. Dünya Savaşı'na doğan ve dehşeti daha küçükken gören, sonrasında fırıncı olsa da aslında bir tenor olan babasının izinden gitmek için müziğe ilgi duyan ve 60'lı yıllarla birlikte opera dünyasında adından söz ettirmeye başlayan ve gittikçe yıldızı parlayan bir sanatçının hikayesi onunkisi... Pavarotti'nin hani klasik, büyük sanatçılara özgü bir hayat yaşadığını belgeseli izleyince anlıyorsunuz. Ama Pavarotti'yi bu klasik izlekte anlatmak sanki biraz sanatçıya haksızlık gibi... Çünkü onun hayatının bu yaklaşımı aşan pek çok yönü var. Mesela 2. Dünya Savaşı'nın onun üzerindeki etkisi...
Eleştirinin tamamı için: Sabah
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
Ron Howard, Pavarotti’nin hem solist hem de insan olarak özelliklerine dikkat çekmeye çalışıyor ve bunu yaparken de tıpkı The Beatles belgeselinde olduğu gibi geniş bir arşivden yararlanıyor. Birlikte çalıştığı arkadaşları, müzisyenler, ailesi, sevgilileri büyük sanatçı hakkında kendi dönemlerinin tanıklığını yapıyorlar. 80’li yıllarda tanınırlığın giderek artan, özellikle 1990’da İtalya’da düzenlenen Dünya Kupası’nın resmi şarkısı haline gelen “Nessun Dorma”nın yarattığı etkiyle bir popüler kültür ikonuna dönen Pavarotti’nin bununla baş etme biçimleri de filmde görebileceğiniz şeyler arasında.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Sabah
Apollo 13, Akıl Oyunları, Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar, Cehennem gibi filmleriyle tanıdığımız Amerikalı yönetmen Ron Howard, Pavarotti belgeselinde işte bu ünlü tenorun hikayesini anlatıyor bize. Howard'ın tercihi Pavarotti'nin hayatını, onun en yakınlarının tanıklığı eşliğinde arşiv görüntülerini de kullanarak krolonojik bir biçimde anlatmak. 2. Dünya Savaşı'na doğan ve dehşeti daha küçükken gören, sonrasında fırıncı olsa da aslında bir tenor olan babasının izinden gitmek için müziğe ilgi duyan ve 60'lı yıllarla birlikte opera dünyasında adından söz ettirmeye başlayan ve gittikçe yıldızı parlayan bir sanatçının hikayesi onunkisi... Pavarotti'nin hani klasik, büyük sanatçılara özgü bir hayat yaşadığını belgeseli izleyince anlıyorsunuz. Ama Pavarotti'yi bu klasik izlekte anlatmak sanki biraz sanatçıya haksızlık gibi... Çünkü onun hayatının bu yaklaşımı aşan pek çok yönü var. Mesela 2. Dünya Savaşı'nın onun üzerindeki etkisi...
Gazete Duvar
Ron Howard, Pavarotti’nin hem solist hem de insan olarak özelliklerine dikkat çekmeye çalışıyor ve bunu yaparken de tıpkı The Beatles belgeselinde olduğu gibi geniş bir arşivden yararlanıyor. Birlikte çalıştığı arkadaşları, müzisyenler, ailesi, sevgilileri büyük sanatçı hakkında kendi dönemlerinin tanıklığını yapıyorlar. 80’li yıllarda tanınırlığın giderek artan, özellikle 1990’da İtalya’da düzenlenen Dünya Kupası’nın resmi şarkısı haline gelen “Nessun Dorma”nın yarattığı etkiyle bir popüler kültür ikonuna dönen Pavarotti’nin bununla baş etme biçimleri de filmde görebileceğiniz şeyler arasında.