Hesabım
    Sofra Sırları
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Sofra Sırları

    Sofraya sır gerek!

    Yazar: Banu Bozdemir

    İlk defa Adana Film Festivali’nde karşımıza çıkan ve iyi bir atmosfer filmi olduğunu düşündüğüm Sofra Sırları, hayattan istediği ilgiyi göremeyen bir kadının izinde bir süre iyi yol alsa da sonrasında biraz yolunu kaybeden bir film. Gayet iyi başlayan, klasik dokunuşlarla kahramanımız Neslihan’ın evine, hayallerine, mutsuzluklarına dair imece bir anlatım tercih eden Ümit Ünal sonrasında biraz tiyatral ve ifadesiz bir anlatıma kurban ediyor filmi…

    "Nar"da biraz kendi adaletinin peşine düşmüş bir kadının gerilimli dünyasına girerken, burada da kendi sırlarını kendi sofrasında saklı bir şekilde sergileyen Neslihan’ın gittikçe absürdleşen dünyasının izindeyiz. "Nar" filmiyle 2011 yılında Antalya Film Festivali’nden ödül alamayınca haklı bir sitemde bulunan Ünal, "Sofra Sırları"yla da 24. Adana Film Festivali’nden eli boş dönmüştü. Ünal yüzde yüz, kalıba uygun festival filmi çeken bir yönetmen değil, "Gölgesizler"e kadar biraz daha zorlayıcı bir sinema dünyası kuran yönetmen, özellikle son filmlerinde vizyona daha yakın duruyor. Bu bir sebep olmasa da ödül alamamaya sebep gibi duruyor. Ama Ünal’ın artık bu absürdleşen ödül sistemini de taktığını düşünmüyorum.

    "Sofra Sırları" erkekler dünyasında var olmaya çalışan Neslihan’a, hayatının akışını eline alma fırsatını biraz fantastik bir biçimde sunan bir film. Kaderine razı, mutsuz olsa da öldürme eylemine sıcak bakmayan bir kadının yolunu açan fantastik bir kapı… O kapıdan giren Neslihan gerçek dünyayı ancak o zaman görüyor ya da keşfediyor diyebiliriz! O zaman biraz eğlenmenin sakıncası yok!

    Filmin genel sıkıntısı yan karakterlerde. Neslihan’ın kendince kıvırdığı seri katillik işini tuhaf bir çekimle yok eden bu karakterler, aynı zamanda filmi teatral bir havaya sokuyor, bu da seyrimizi kesintiye uğratıyor diyebiliriz. Filmin taşra atmosferi, karla karışık tekinsiz havası, küçük bir çevrede dönen dolapların kapağını açmak için iyi bir fırsat sunuyor. Neslihan’ın kocası Ethem karısının kafasının etini yerken, çevresindeki kadınlara sofralar kuruyor, gönüllerini hoş tutuyor. Tabii Neslihan’ın eli alıştıktan sonra her gördüğü ihanete tepkisi ölümcül oluyor. Filmdeki akışı biraz Çerkes tavuğuyla özdeşleştiren Ünal, didiklenmiş hayatların, yaşamak için öldürmenin mizahını da sofraya özenle yerleştiriyor. Hayallerin ortasına dalan memnuniyetsiz kocanın sesi sonsuza kadar kesilirken hayatın yeni damarları ortaya çıkıyor. Neslihan aklı ve hayatıyla dalga geçen herkese utangaç yüzünün ötesini gösteriyor. Hatta gösterdikçe gösteriyor ve bu da bizi rutin bir intikam öyküsünün yoluna sokuyor.

    Sofra Sırları gerilimle mizahi kafa arasında gidip gelen trafiği iyi yönetiyor, Neslihan’ın iç dünyasına uzatılmış iyi bir el misali… Bir özdeşlik hikayesi olduğunu söylemek zor ama birçok kadının iç sesinin yansıması olabilecek denli de gerçekçi… Hem geleneksel hem de modernliğin altını savruk bir biçimde çiziyor. Aslında geleneksel dekordan modernize edilmiş isyan duygusuna savruk, hatta sahiplenmiyormuşçasına geçiyor, bu da Neslihan’ın adımlarını takip etmemizi biraz güçleştiriyor.

    Sofra Sırları mizahı dudağının kenarından eksik etmeyen bir film olduğu için keyifle izlenen, biraz dağılmış ve teatral dürtüleri güçlenmiş bir intikam hikayesi… Bir parça gerilim, bir tutam yaşamdan keyif alma dozu ve çokça hayaller. Biraz sofradan aç kalkmış gibi hissettirse de çeşit sunan bir film Sofra Sırları…

    twitter.com/banubozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top