Hesabım
    El hoyo
    Ortalama puan
    4,0
    189 Puanlama
    El hoyo hakkında görüşlerin ?

    35 Kullanıcı yorumları

    5
    6 Eleştiri
    4
    14 Eleştiri
    3
    7 Eleştiri
    2
    3 Eleştiri
    1
    3 Eleştiri
    0
    2 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    y5liz
    y5liz

    Takipçi 3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    1 Kasım 2020 tarihinde eklendi
    Filmin finali büyük ölçüde yanlış anlaşılıyor. Filmin son kısmı sandığınız gibi asıl final değil, filmin içindeki başka bir sahne asıl final.Hatırlıyor musunuz filmin bir kısmında şef, o panna cotta'dan kıl çıktı diye kızıyordu aşçılara, o panna cotta Goreng ve Baharat'ın mesaj niyetine gönderdiği panna cotta'nın ta kendisi. Şef mesajı anlamıyor ve aşçılarına "kıl düşürmüşsünüz o yüzden yememişler" diye kızıyor. Kıl düşme sahnesi boşuna mı koyuldu zannediyordunuz? O sahne, asıl final işte."Ama panna cotta'yı kız yemişti? Kızı mesaj olarak göndermemişler miydi?" diyorsanız filmin son kısımlarının hayalden ibaret olduğunu anlamamışsınız.Miharu'nun kızı sandığımız kişi aslında yok, sadece bir hayalden ibaret. Delik'e girecekleri içeri almakla sorumlu olan kadın Imoguiri'nin dediğini hatırlarsanız Miharu Delik'e tek başına gelmişti. Yalnızdı, zaten 16 yaşından küçük kimse de giremiyordu. Miharu, Goreng'in hayatını kurtarmıştı ama Goreng onu kurtaramadı, ölümüne engel olamadı. Bundan dolayı pişmanlık duydu ve onun deli olmadığına, gerçekten kızını arayan masum biri olduğuna inanmak istedi. Bundan dolayı hayalinde çocuğun gerçek olduğuna inandı. Bunu Goreng'in rüyasında Miharu ile seviştiğini gördüğünden dolayı ondan hoşlandığı ve bu yüzden deli olduğuna inanmak istemediği ile de açıklayabiliriz. Filmin son kısımları büyük ölçüde Goreng'in hayalinden ibaret.Gerçekte olanlar ise;-Yukarıya sadece panna cotta çıktı.-Baharat kan kaybından öldü.-Goreng, Baharat'ın öldüğünü görünce panna cotta'yı mesaj olarak gönderdi ve çok büyük ihtimalle kendisi de kısa bir süre sonra kan kaybından öldü. Mesajını göndermenin rahatlığı ile öldü, ancak insanoğlu uslanmaz olduğundan onu sadece "kıl düşmüş" diye yemediğini zannettiler. Mesaj, yalan oldu.Goreng'in öldüğünü ve en alt katın ahiret metaforu olduğunu söylemek güç değil, zira Trimagasi de oradaydı.Filmdeki İncil göndermelerini de yabana atmamak lazım. Goreng'in Delik'teki hayatı hem Hz. İsa'nın hayatına, hem kapitalist sağcı sistemlerin gerçek yüzüne parmak basıyor. Filmdeki her olayı hem Hz. İsa'nın hayatıyla hem de günümüz kapitalist sistemlerindeki hayatla bağdaştırılabiliyor. Tam anlamıyla bir başyapıt.Bu sadece bir teori tabi, ama bana en mantıklı gelen bu, o şefin kıl sahnesindeki yiyecek ile mesaj olan yiyeceğin aynı olduğunu göz önüne alınca bundan başka bir mantıklı açıklama bulamıyorum.
    BABA S.
    BABA S.

    Takipçi 94 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    14 Nisan 2020 tarihinde eklendi
    Başlangıç olarak şunu söyleyeyim:Filmin atmosferi harikaydı.Kast sistemi,toplumda bulunduğumuz konumun görüş ve davranışlarımızı şekillendirmesi çok güzel anlatılmış.

    spoiler: -İki Melek- Goreng ve bir iyi bir kötü meleğinin film sonuna kadar kendi aralarında çekişmeleri,Gorenge kendi doğrularını göstermeye çalışmaları bence gayet güzel bir fikirdi.Bu melek tasvirlerinin ilk başta sözde mahkumlardan* olması beni ilk başta çok tatmin etmemişti ama filmde karakterlerin hikayesine derin bir bakış atılmaması (zaten süre kısa bi'de oraya girsek ohoo) yüzünden bu karakterler seçilmiş.Yinede ne kadar uç koşullarda tanışmış olsan da bu kadar kısa bir sürede kendi zihnimizde iyi ve kötü için belirleyeceğimiz daha önemli kişilikler olduğunu düşünüyorum. -Katlar Problemi - Ben şöyle düşünüyorum:Evet aşağı inildikçe seviye düşüyor izlenimi vardı.1'den 333'e.Ama bence asıl alt basamak 0.kat.Bunu düşünmemin sebebi özgürlük kavramı.Belki düşünebilirsiniz,oradaki insanlar zorla tutuluyor.Hepsi birer suçlu.Bence Goreng karakterinin gelişi sadece Mesih ilan edilmesi için değildi.İnsanlar oraya istediği için giriyorlardı.Hatırlarsanız Trimagasi filmin başlarında"Bana iki seçenek sundular,ya akıl hastanesine gidecektim ya da buraya gelecektim."Goreng ve Imoguiri zaten kendi rızalarıyla gelmişti.Bence 1'den 333'e kadar herkes özgür.Cinayet,istedikleri kadar yemek yeme hakkı(tabii varsa),uyku,tatmin(5. kattaki sevişgen çift.).Herkes özgürdü.0.kat hariç filmin başında özellikle alt kattan başlanmış gibiydi.Aşçılar,garsonlar,yamaklar...Hepsi tek bir emir altında çalışıyordu hatırladınız mı?En ufak hataya göz kırpılmıyor,her şey mükemmel bir uyum içinde işliyordu.İşte oradakiler en alt katman.Öyle ki özgür değiller,kendi hazırladıkları yemeyi bırakın yemeyi,tadımını filmin başında, şef,müfettiş artık ne derseniz,tadım yapıyor.0 özgür olmayanlar. -Yanına istediğin bir şey alabilme özgürlüğü- Burada da kısaca günümüz dünyasında bir gönderme var.Silahlar,bıçaklar,kesici aletler.İnsanlar şiddet içerisinde.Ama onları aydınlığa götüren şey merak,umut,inanç(bkz.don kişot ve kitapta bulunan mutluluk tanımı.)sevgi.Bir köpek sevgiyi,bir ip özgürlük ve umudu,kitap ise merak duygusunu temsil ediyordu.Ve insanları aydınlığa götüren oydu(değildi*) -Sonu?- Finalde mesajın yanlış yere gönderildiğini düşünüyorum.Bahsettiğim gibi 0. kattaki insanlar daha özgür değiller.Belki mesaj onları uyandırmaya yarayabilir,bunun ucu açık bırakılmış.Ama kesin olan bir şey şu ki filmin sonunda şunu tırnak içine alabiliriz. "Zülme göz yumma,sesini çıkar,karşı dur,en azından bu yolda kendini feda et." Goreng'in başına gelen buydu.Belki de başaramadı ama bu yolda çabaladı.


    --Arkadaşlar bu bir yorum,sadece benim şahsi görüşüm geri dönüşleriniz ufkumu aydılatır.İyi seyirler
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 561 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    24 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Cok guzel mesajlar barındıran izlerken ayrıntıları atlamayacaginiz bir film.
    Sarp Baran
    Sarp Baran

    Takipçi 139 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    21 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    çok değişik bir film. Bazı izleyicilere hitap etmeyebilir. tavsiye ederim.....
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    30 Nisan 2020 tarihinde eklendi
    sınıfsal çelişkileri ve insanlığın binlerce yıllık tarihindeki eşitsizlikleri farklı bir konseptle ekranlara yansıtabilen fakat finali itibariyle başarılı bulamadığım bir yapım. izlenmeye değer 7/10
    Ilknur K
    Ilknur K

    Takipçi 1.238 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    6 Aralık 2021 tarihinde eklendi
    Filmin finalini çok karmaşık yapmışlar. Film guruları bile biraz anlamakta güçlük çekebilir. Başta süper giden akıcılığı finalde bozmuşlar sanki. Bir yere bağlanmamış gibi dursa da aslında film bir yere çoktan bağlanmış oluyor siz finali seyrederken. Ana tema aç gözlü insanların, paylaşmaması sonucu aç kalan kesimin mücadelesi anlatılıyor. En üst tabakada ki insanlar zengin aşağıya doğru inerken fakirleşen halk. Ama herkes kendini düşünüyor. Hele zenginler elimdeyken ne kadar çok alırsam o kadar iyidir felsefesi ile aşağı kattakileri ölüme terkediyor. Oysa ki paylaşsalar, bazen fedakarlık yapsalar kimse aç kalmayacak herkes doyacak ve o hapishaneden daha kısa sürede kurtulacak. Tıpkı dünyada zenginlerin bu hayatı paylaşarak yaşanabilecek bir ortam haline getirmek elindeyken daha fazlasını istediği için dünyayı cehenneme çevirmesi gibi bir ortam...
    Aamir Khan
    Aamir Khan

    Takipçi 462 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    8 Şubat 2021 tarihinde eklendi
    Ya bu neydi yaa mükemmel bi film. Farklı değişik enteresan. Ve alt metin çook dolu sonuda apayrı güzel ha çok tatmin etmedi o ayrı bişey ama film gerçekten izlenmeli...
    Kurtoglu26
    Kurtoglu26

    38 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    22 Nisan 2021 tarihinde eklendi
    "Ulan bu adam ne demek istiyor acaba?" diye uzun uzun düşünüp kafa yormak istemiyorsanız, "düz bir film izleyip geçeyim'", diyorsanız, asla izlemeyin. Kan ve vahşetten ve igrençlikten başka birşey yok.

    bir mesaj vermek istiyorsan hayvanlaşmana gerek yok, insan gibi çek filmini eyyy senarist yönetmen vs.:) izlemeyin yav
    Gwaihir0
    Gwaihir0

    Takipçi 28 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    24 Temmuz 2020 tarihinde eklendi
    Tam anlamıyla EF-SA-NE bir film. İçinde bolca rahatsız edici görüntüler var , o yüzden böyle şeyler sevmiyorsanız baştan uyarayım. Bir çok mesaj içeren dolu dolu bir film.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    21 Ocak 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosu, David Desola ve Pedro Rivero tarafından yazılan “El hoyo / The Platform”, yönetmen koltuğunda oturan Galder Gaztelu-Urrutia’nın ilk uzun metrajlı sinema filmi…

    Dünya prömiyeri, 6 Eylül 2019’da Toronto Uluslararsı Film Festivalinde (TIFF) yapılan bu filmi, ayrıntılı bir incelemeye başlamadan önce kısaca, gırtlağına kadar ödüle boğulan G. Kore’li “Gisaengchung / Parasite”in (2019) 20 Mart 2020 tarihinde Netflix tarafından gösterime sunulan İspanyol versiyonu olarak tanımlayabiliriz…

    Ziya aynı “yoksullar”, her nedense yine yoksulluklarının kaynağını bularak ortadan kaldırmayı akıl etmek yerine, önce bir diğer yoksulun hakkını, ardından da canlı canlı birbirlerinin yiyerek tüketmekle meşgul vahşiler biçiminde sergileniyorlar…

    Hani utanmasa, sözüm ona solcu takılan bu seviyesiz "k...m" liberalleri, Afrika’da açlıktan ölenleri de, gereğinden fazla tüketen açgözlü ve obur fakirlere bağlayacaklar…

    Aynen içinde bulunduğumuz şu korona virüs salgını günlerinde, gelirleri ancak onlara yettiği için makarna, un, bulgur ve maya gibi karbonhidrat ağırlık ürünleri biraz daha fazla almak üzere marketleri dolduranlarla, “Makarna Covid – 19’u öldürüyor muymuş?” diyerek alay etmeye çalışan avanak lümpenler gibi…

    Bütün bu sıraladıklarımızı, Nevzat Evrim Önal, soLhaberportalı’ndaki 06 Nisan 2020 tarihli, “Yoksullar birbirinin etini yer mi? Platform filmi üzerine…” isimli (muhakkak okumanızı da önereceğimiz) makalesinde:

    “Çünkü düzen kendisini ideolojik olarak sağlama almak için daima yoksul emekçiler ile orta sınıf arasına bir ideolojik duvar çekmek zorunda. Bu yüzden aydınlanmış orta sınıfa, ezilen emekçileri sadece yoksul değil yoksulluğu içinde canavarlaşmış, insanlıktan çıkmış ve onların konforlu yaşantısına tehdit arz eden tipler olarak gösteriyor. Bunun hayli alçakça bir örneğini Joker’de görmüştük, Platform da aşağı kalmıyor” olarak tanımlamış…

    Aslında filmin başrol karakteri Goreng (Ivan Massagué), yaşanan haksızlıkları bir süre köşesinde sessizce izledikten sonra, katlar arasında anlaşma yapılarak yiyeceklerin paylaşılması gerektiğini söyler söylemez, hapishane hücresinden hiçbir farkı olmayan “kat” arkadaşı Trimagasi (Zorion Eguileor) tarafından “komünist” olmakla itham ediliyor…

    Ki, bu kendisine yapılan ilk önemli uyarı…

    İkinci, “ağır ol, kafa karıştırma” dercesine yapılan (daha çok bir öneri niteliğindeki) bir diğer uyarıysa, bu işin baskı, zor yahut da ayaklanma yöntemi ile değil ancak kendiliğinden (spontane) oluşacak bir dayanışma ile sağlanabileceğini ifade eden 25 yıllık eski bir platform yönetimi çalışanı olan (ve gerçekte aktif birer suç ortağı olup, Nazi'lerin işledikleri insanlık suçlarından haberdar olmadıklarını iddia eden Almanlar gibi) Imoguiri’den (Antonia San Juan) geliyor…

    Her ne kadar, (seninki de farklı olmaz denilircesine) eline yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot kitapçığı tutuşturulmuş olan Goreng, “Değişim asla kendiliğinden olmaz” derken bunu, “Örgütlü bir mücadele”nin gerekliliği ile tamamlayamadığı için tüm çabaları boşa düştüğü gibi Baharat (Emilio Buale) ile birlikte kalkıştığı devrimci olamayan (ve bu yüzden de sonuçsuz kalan) müdahale de anlamını yitiriyor…

    Yorumumuzu yine:

    “ ’Bu düzen, yoksullar birbirini yediği için ayakta duruyor’ iddiası bu dünyadaki kötülükleri toptan emekçilerin, ezilenlerin sırtına yükleyen ve sefaletin, sömürünün, tüm acıların gerçek sorumlularını gizleyen bir yalan. Bu yalanın ‘insanlar kendilerini karantinaya almadığı için Koronavirüs yayılıyor’dan pek farkı yok” diyen Nevzat Evrim Önal’dan yapacağımız alıntı ile noktalayalım…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde, yaptığı “yanlı ve yanıltıcı analiz” nedeniyle puan olarak 2 verdiğimiz bu film için önerimiz de çok büyük bir beklentiye girmeden ve uyarılarımızı da dikkate alarak, “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…

    Son bir not:
    Yorumu yazdığımız "1 Mayıs"ın anlam ve önemine de uygun olarak, çok daha doğru ve evrensel bir "sınıfsal sinema yorumu" için yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı bir Kemal Sunal filmi olan, “Köşeyi Dönen Adam”ın (1978) sansürlenerek kesilen sahnelerine bir göz atmanızı önereceğiz…
    Yasin Kuruçay
    Yasin Kuruçay

    Takipçi 3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    6 Nisan 2020 tarihinde eklendi
    Kapitalizm ve insan doğasının bencil yönüne dair eleştiriler içeren bir film. Kariyer ve haz odaklı kapitalist yaşamın aslında herkesi kendisine tutsak eden bir hapishaneye dönüştüğünü anlatıyor. kariyer platformun yüksekliğini, haz ise yeme ve yaşama arzusunu temsil ediyor.Bu hapishanede herkes aslında özgür ve kendi tercihlerinin sonucunu yaşıyor. İnsan doğası bütünüyle kötü değildir. iyilik ve kötülük potansiyeli vardır. spoiler: İnsanın egoist-kötü özelliğini tetikleyen kapitalist güçler, Platformun yöneticilerini temsil ediyor.
    Ve herkesin zaafı sistemin sorunsuz işlemesinin garantisi oluyor. Liberal ve kapitalist dünyada özgür olduğunu sanan kitlelerin, gerçekte sistemin kölesi olduğunu anlamak için iyi bir örnek platform. spoiler: Film sonunun measajı bana göre şu: Sistemi sorgulayan ve anlamaya çalışanlar ancak sistemi durdurabilir ya da kurtulabilir.
    Kız insanlığın vicdanını temsil ediyor. iyi seyirler.İzlenebilir. 8/10
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    17 Nisan 2020 tarihinde eklendi
    İyi fikirlere ve atmosfere sahip olan, iyi başlayan ve ilerleyen ancak bir noktadan sonra 'neden şöyle böyle' demekten kendinizi alamadığınız bir film. Kimi detaylarla birlikte güzel göndermeler var, ancak insanlık tarihine, dinler tarihine ve modern dünyaya ilişkin çok ağır bazı konuların altına giriyor, bunların bir kısmında çıkamıyor, bir kısmı ise takdiri hak eden yaklaşımlar içeriyor. Son dönemin ne olursa olsun izlenmeye değer yapımlarından, ancak bir süre sonra geriye dönüp bakıldığında 'malum platformun olmamış filmlerinden biri' olarak hafızalarda kalacağını sanıyorum.
    tersköşeli
    tersköşeli

    Takipçi 65 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    15 Kasım 2024 tarihinde eklendi
    Evet, gönül rahatlığıyla beş puan verebileceğim bir film... spoiler: Bu delikli platformun başlı başına kendisi; yani buradaki düzenek müthiş bir hayalgücünün ürünü bence. Bu düzenek bana hepimizin hayata tutunmak için elde etmek istediğimiz hedeflere giden yolda önümüze sunulan kandırmaca bir tercih yolu gibi geldi. Herkes buraya kendi isteğiyle geldi. Kişisel çıkarını maksimize etmek, hepsinin amacı. Bu düzenek kimisi için verilen seçeneklerden kötünün iyisi; kimisi içinse hedeflere giden yoldaki bir basamak olarak sunuluyor. Özetle, öyle veya böyle genellikle belli bir yaştan sonra (filmde 16) kendimizi içinde bulduğumuz hayat mücadelesini temsil ediyor: BAZI GÜÇ SAHİPLERİNİN KONTROL ETTİĞİ hayatımızın mücadelesi... Bu güç sahiplerinin simüle ettiği hayat düzeni zaman içinde çaresizlikle alışkanlığa dönüşüyor ve kabulleniş evresi başlıyor. Bu evre, kendi gücünün, henüz doğru düzgün anlamlandıramadığı bu sistemin büyük çarkını kıramayacağının kabullenişi... Kabulleniş, sadece günü kurtarmaya iten bir evre. Bunu yapmaya devam edersem belki bir gün buradan kurtulabilirim ümidinin evresi... İşte tam bu evrede ancak vizyoner ve lider ruhlu bazı kimseler büyük çarkın farkına varıp kırmak için ne gerektiği hakkında düşünüp davalarına yeterince kendilerini adarlarsa bir değişiklik olabilir. Bu da filmin en çarpıcı cümlelerinden birine götürüyor bizi: '' Değişim asla spontane değildir madam.'' Bu kişilerin içinde öyleleri vardır ki insanlara farkına vardıkları düzeni yalnızca anlatmaya çalışarak ancak dişe değer bir hamle yapmadan bir şeyleri değiştirebileceğini sanırlar (köpekli kadın). Bunun işe yaramadığını anladıklarında ise çılgına dönerler (filmde intihar etti...). Ancak ana karakterimiz gibi hem farkına varıp hem bu dava için elini taşın altına koyan -ve tabi ki buna gücü yeten aynı zamanda- birisi ortaya çıkıp kendine doğru yoldaş/yoldaşlar bulup örgütlerse büyük çarka büyük bir darbe vurabilir bir ihtimal. Peki ya ''penna cota''(dokunulmadan en alt kata indirmeye çalıştıkları yemek) neyi temsil eder: Bana sesini duyurmak için büyük bir hedef koyup bunu başaran insanları çağrıştırıyor. İnsanların sesleri alt katlardan üst katlara ulaşmaz. Üst katlara çıkmaksa öyle Baharat karakterinin yapmaya çalıştığı gibi iple tırmanarak -kolaya kaçarak- olmaz. Gerçek hayattan örnekle: Binbir türlü cefa ile olimpiyat şampiyonu olan Naim Süleymanoğlunun ailesine edilen Bulgar zulmünü dünyaya duyurabilmesi ile çarklarda değişikliğe sebep olabilmesi diyebiliriz. Tabii bu örnekler çoğaltılabilir ama hepsinin birleştiği ana organ ''doğru yerde doğru MEDYA''. Evet, sesi doğrudan üst katlara duyurabileceğin bir kattan doğru organla duyurmak; gerçek hayatta: Medya... Gelelim herkese seçtirilen nesneye... Uzun bir ip seçen özgürlüğüne bu şekilde ulaşabileceğini düşünen pratik bir zekayı temsil ediyor. Köpeğini seçen onu hayata bağlayan bir etmen seçiyor. Kimisi işine yaramayacağı halde tonla para seçiyor. Kimisi kaba güven duymak isteyip bir bıçağa sığınıyor. Karakterimiz de kitap seçiyor. Kitap: burada merakı, felsefeyi, uyandıran bir faktörü temsil ediyor bence. Kabulleniş evresindeki birini uyandırabilecek olan şey o kadar işkenceye rağmen bedenlere değil; fikirlere dokunabilecek bir şeydir çünkü. Son sahnedeki Trimagasi'nin ''mesajın taşıyıcıya ihtiyacı yok demesi bana göre insanlar ölür; yaratılan ideoloji ölmez'' mesajını içeriyor olabilir. Katların 0 dan başlaması ve AŞAĞI İNERKEN kat numaralarının artması: 0'daki şef giyimli ve aslında köle gibi çalışan, her ayrıntının hesabını veren kişilerin asıl alt kademe olduğunu mu söylemek istiyor acaba? Zira ne kadar sefil de olsa alt kademeler -yani numara olarak daha yüksek numaralılar- onlara nazaran özgürler. Bu tartışılır sanırım, düşünmek lazım... Herkesin ihtiyacı kadar yemesi halinde aç kimsenin kalmayacağı da ne kadar gerçek ve net bir konsept. Dünyada zenginlerin kaybetme korkusuyla haldur huldur yediği dünya malından fakire ayırmaması; Afrikanın 250. kattakiler gibi açlıktan kırılması ama zenginlerin umrunda olmadan yemeye devam etmesi. Aslında onların elinde olan bir durum olduğunu anlayamamaları ve her kademenin zincirleme olarak bu fikre dahil edilmesinin imkansızlığına olan inanç asıl problem. Sondaki bir ara sahnede Penna cota yemeğinin şefin elinde olarak içinden kıl çıkmasıyla aşçıları azarlaması: Aslında mesajı ulaştırdı Goreng ama anlamak istemeyen vicdanı ölümüne törpülenmiş güç sahibi kıl olduğu için yemedikleri kılıfını uydurup bu kılıfa tüm benliğiyle inandı. Ne kadar da hayattan.. Ne kadar da gözümüzün önünde olan biten şeyler aslında. Evet doğru duydunuz pasta aslında ulaştırıldı. Kız çocuğu, sadece annesinin hayatını kurtaramayan Gorengim hayalgücüydü. Goren davası yolunda kendini feda etti; ama çabası karşılık görmese de son sahnede denildiği gibi belki de taşıyıcıya ihtiyacı olmayan bir ideolojinin babası oldu...
    Muhsin Özcan
    Muhsin Özcan

    Takipçi 96 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    26 Ocak 2022 tarihinde eklendi
    anlatıldığı kadar çok güzel bir film değil ama akıcı sonunu ben anlayamadım ne oldu ne bitti derken bitmiş geçer bir film ama daha berbatlarıda mevcuttu
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    3 Ocak 2022 tarihinde eklendi
    dünyadaki adaletsizliği bir çukur ve yemek dağtımı üzerinden sorgulayan ender güzellikte netfiz ispanyol filmi.. Sürükleyici.. Oyunculuklar iyi… sonu bir tık havada kalmış… sanki bir yere bağlayamamışlar… o biraz sıkıntı…
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top