“Lazzaro Felice / Happy As Lazzaro”, filmin senaryosunu da yazan Alice Rohrwacher’ın üçüncü uzun metrajlı sinema filmi…
Prömiyerini, aday olduğu Altın Palmiye ödülü için yarıştığı Cannes Film Festivalinde 13 Mayıs 2018’de yapan film, Alice Rohrwacher’a Altın Palmiye’yi değilse de "En İyi Senaryo" ödülünü kazandırmış…
31 Mayıs 2018 tarihinde Netflix tarafından yayın akışına dâhil edilerek vizyona sokulan filmin, 7.5/10 (726 oy) ve 3.7/5 (35 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.5/10 (16 yorum) ve 82/100 (11 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, oylamaya katılan izleyici ve yorumcu sayıları yetersiz olduğu için film hakkında doğru bilgi vermekten oldukça uzak…
O nedenle, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle mercek altına alarak biz kendimiz incelemeye ve sonrasında da puanlamaya çalışacağız…
Oyuncu kadrosu denilince de yine son derece zekice kurulanmış bir oyuncu kadrosu ile karşı karşıya olduğumuzu söylemeliyiz…
Nasıl mı?
Şöyle ki, filmin ana karakteri Lazzaro’yu canlandıran Adriano Tardiolo’nun geçmişi hakkında elimizde yeterli bilgi mevcut değil… O yüzden, bu film onun ilk işi olabileceği gibi (çok küçük bir ihtimalle de olsa) beşinci, onuncu, yirminci işi de olabilir… Artık sayısı her ne olursa olsun, bu filmde çok iyi bir iş çıkardığı gün gibi ortada… Ama kadronun zekice kurgulanmış olan kısmı burası değildi…
O kısım, “Io sono l'amore / I am Love” (2009) ve “Perfetti sconosciuti / Perfect Strangers” (2016) ın yıldızlarından Alba Rohrwacher ile “A Perfect Day” (2015) ve Terry Gilliam’ın son filmi “The Man Who Killed Don Quixote” (2018) un oyuncularından Sergi López ve “La vita è bella / Life is Beautiful” (1997) un unutulmaz ismi Nicoletta Braschi'nin varlıklarıydı…
İşin teknik kısmına gelince… Aynı zekice kurgunun burada da devam ettiğini görüyoruz… Hani kadroda, daha önce Wim Wenders ile de çalışmış olan Hélène Louvart gibi bir görüntü yönetmeni, Fatih Akın ile çalışmış olan Ulrike Müller gibi bir casting direktörü, Taviani kardeşlerle çalışmış olan Emita Frigato gibi bir prodüksiyon tasarımcısı ve Paolo Sorrentino ile çalışmış olan Fabio Traversari gibi bir özel efekt yönetmeni varsa, başka da ne denilebilir ki?
Ancak kim ne derse desin, bize göre filmin zekâ pırıltılarıyla dolu ışıklar saçan asıl önemli kısmı, Lazzaro'nun fantastik bakış açısıyla anlatılan senaryosu…
Bünyesinde, Erasmus, Umberto Eco, Antonio Gramsci ve Palmiro Togliatti gibi isimleri de barındırmış olan Torino Üniversitesinde (Università degli Studi di Torino) edebiyat ve felsefe okumuş olan Alice Rohrwacher’dan da başka türlü bir senaryo beklenilmezdi zaten…
Kapitalizmin egemen olduğu bir çağda, devrini tamamlamış feodal ilişkiler ve feodal üretim araçlarına bağlı kalarak eski üretim tarz ve ilişkilerinde direnmenin, hem (karın tokluğuna çalıştığı işinden ve toprağından koparılan) emekçi hem de (yeni üretim tarzının devlet aygıtına takılarak finans kapitale teslim olan) sermayedar için yaratacağı hazin ama kaçınılmaz son ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi…
Sonuç olarak, arşivimize de dâhil ettiğimiz bu "nadide" film için puanımız 4 önerimiz de “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…
Son iki not:
1. Aslında benzer bir işi, Nesli Çölgeçen ve Yavuz Turgul “Züğürt Ağa” (1985) da yaptılar… Ama biz söyleneni anlamadığımız için yıllarca “domates” dedik ve güldük…
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 2 Ekim 2018 günü saat 02.23’de yazılarak paylaşılmıştır...