“O eski dizimden eser yok şimdi…”
Yazar: Duygu KocabaylıoğluPoyraz Karayel: Küresel Sermaye, kendi spesifik hayran kitlesini yaratan ama maalesef ömrü 3 sezon süren Poyraz Karayel dizisinin, sinema perdesindeki bir nevi devam macerası olarak aksiyon-komedi türünden bu cuma vizyona girdi. Sadık hayranlarını ümitlendirerek vizyona girdi ama sinema perdesinde seyircileri hüsran bekliyor olabilir…
Poyraz Karayel, çoğunlukla birbirinin aynısı olan basma kalıp yerli dizi sektörümüzün daha dişe dokunur, elle tutulur, düzgün işlerinden biriydi. Uzun soluklu seyircilerinden değildim şahsen, ama göz attığım bölümler açısından nev-i şahsına münhasır bir tarzı ve sağlam bir dramaturjisi olduğunu belli eden bir yapımdı. Sinema yansıması olan Poyraz Karayel 2 başlığını ilk gördüğümde, dizinin hayranları için ben bile ümitlenmiş ve mutlu olmuştum, en azından ağzımıza bir parmak bal daha çalınacaktı. Fakat, üzülerek belirtmem gerekir ki hem başrol oyuncularının kurduğu hikaye omurgasından, hem de diziyi esas sürükleyen ana dramatik damardan yoksun olarak projelendirilen Poyraz Karayel: Küresel Sermaye, 2017’yi kapattığımız şu son haftalarda yılın en çok hayal kırıklığı yaratan filmlerinden biri olarak listelere girdi!
Öncelikle dram türüne yaslanan ve türün nimetlerini de değerlendirerek ilerleyen bir mafya altyapısını, sırf sinema filmi olsun diye komedileştirmek Poyraz Karayel efsanesine yapılabilecek en başat kötülüklerden biri olmuş. Ha kaliteli mafya/gangster komedisi olmaz mı? Bal gibi olur, en yakın zamanlı örneklerden bknz 2012 yapımı Yedi Psikopat, Guy Ritche efsaneleri Lock, Stock and Two Smoking Barrels ya da Kapışma, ülkemizden mazide hoş bir seda bırakan Organize İşler komedi ve suç (crime) türlerini aksiyonla da harmanlamayı başaran onlarca örnekten sadece birkaçı. Ama Poyraz Karayel: Küresel Sermaye bu listenin dediğimiz gibi maalesef çok uzağında. Dramatik çatıyı oluşturan esas karakterlerden yoksun olarak, oyuncu kadrosuna yan ama iyi işlense etkili hikayeleri de olabilecek karakterlerle yola çıkan film Celil Nalçakan’ın canlandırdığı Zülfikar karakterinin başı çektiği bir öykü kurgulamaya çalışıyor. Zaten filmin Küresel Sermaye başlığı da Zülfikar karakterinin dilinden düşürmediği bir kalıp olarak afişteki yerini almış.
Senaryonun hakkını en azından ilk yarı için teslim edelim, filmin seyirci olarak içine girmemiz gereken ilk 20-25 dakikası kendisini seyrettirmeyi ve ilk yarının gerisi hem güldürüp hem öyküyü merak ettirmeyi başarıyor. 3 sezon süren dizinin Ertan Kurtulan ile senaryosuna imza atan Ethem Özışık’ın üstlendiği senaryoya ne oluyorsa filmin 60. dakkasından sonra oluyor aslında. Bir düğüm, bir düğüm daha, bir üst üste geldikçe komediden sıyrılıp gitgide saçmalaşan olaylar silsilesi finale doğru filme sabretmenizi maalesef zorlaştırıyor. Oysa akışı başarılı olan ilk bir saatte espriler, argo ve bolca kullanılan küfürlü dilin yanı sıra hem dizinin karakterine yapılan göndermeler hem de alt mesajlardan biri olan küresel sermayeye lanet okuma fikri aslında oldukça eğlendiriyor. Diziden görmeye alışık olduğumuz ve bölümlerin ana mesajını vererek sosyal medyada efsaneleşen duvar yazıları filmde de bir şıklık olarak yer alıyor; dahası kurduğu öyküde ülkenin yakın dönem devlet sorunlarını da yedirerek ilerlemek isteyen senaryo, maalesef o tarafın derinliğine cılklaştırılan mafya komedisi yüzünden inemiyor; inmiyor. Hem küresel sermaye, hem derin devlet karmaşası havada asılı, işlevsiz kalıyor. Bunca senaryo dağınıklığı içerisinde hem dizinin sağlam isimlerine hem diğer iyi bildiğimiz oyuncuların oyunculuklarına da yazık oluyor.
Uzun lafın kısası, mazide kalan efsane dizinin sıkı bir hayranıysanız ve bu filme illa ki gidecekseniz umutlarınızı yüksek tutmadan seyirci koltuğuna oturun demek, yazar olarak bizim boynumun borcu.
twitter.com/duygukocabayli