En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
efe
12 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
7 Ağustos 2022 tarihinde eklendi
çok güzel bir film ben sadece sonunda kızın o kadar bıçak yemesine rağmen nasıl hayatta kaldığını çözemedim aman neyse o da önemli değil bütün serisi mükemmel kesinlikle izleyin pişman olmazsınız 10/10
Senaryosunu da, R. L. Stine'ın aynı isimli 12 - 18 yaş kuşağı için yazdığı kitap serisinden (1989 - 1995) uyarlayarak Kyle Killen ve Phil Graziadei ile birlikte yazan Leigh Janiak'ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Fear Street Part 2: 1978”, "Fear Street Trilogy / Üçlemesi"nin ikinci halkasını oluşturan oldukça kanlı bir "slasher" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, aynen üçlemenin ilk filminin yorumunda ifade ettiğimiz biçimiyle, "Stranger Things" (2016 - 2021) benzeri genç bir oyuncu kadrosuna sahip olan ve Netflix platformunda birer hafta ara ile gösterime sokulacağı duyurulan ikinci filmin hikayesine de biraz daha yakından bakalım...
Yıl 1994...
Kısa bir birinci film özetinin ardından; önünde "tehlike", "akşam yemeği" ve "video mağazası" yazılı üç kurulu saat alarmından, çalmakta olan "akşam yemeği"ni susturan yetişkin yaştaki Ziggy Berman (Gillian Jacobs), 15 dakika sonra da evin her tarafını da kilitler...
Çünkü TV'deki haber spikeri (Meghan Packer), "Üçlemenin" ilk filmindeki tüyler ürperten korkunç cinayetlerden söz etmektedir...
Ancak o da nesi?
Elinde fener bulunan birileri Ziggy'nin evinin kapısını çalsın ve açılmadığını görünce de zorladığı pencerelerden içeri girmeye çalışmasın mı?
Ki çok geçmez girerler de...
Neyse ki bunlar, ilk filmde dönüşerek canavarlaşan Samantha "Sam" Fraser'ı (Olivia Scott Welch), etkisiz hale getirerek otomobillerinin bagajına yerleştirmiş olan Deena (Kiana Madeira) ile Josh'dır (Benjamin Flores Jr.)...
Amaçları da, cadı Sarah Fier'ın (Elizabeth Scopel) etkisi altındaki Sam'i kurtarabilmek üzere Ziggy'den yardım almaktır sadece...
Önce direnerek karşı çıksa da Ziggy, Sam'in evin banyosundaki kalorifer radyatörüne bağlanmasını takiben "flashback" geçişi ile slasher sinemasının "kült" serisi "Friday the 13th" deki "Crystal Lake"i anımsatan Nightwing yaz kampının ilk günü olan 12 Temmuz 1978'e döner...
Ve bundan tam 5937 gün öncesine denk gelerek 19 Temmuz 1978'de sonuçlanacak olan kanlı hikayeyi ağızları açık dinleyen Deena ile Josh'a anlatmaya başlar...
Zira Ziggy'e göre Sam'in bu cadının lanetinden kurtulması asla mümkün olamayacaktır...
Tarihler 12 Temmuz 1978'i gösterirken; Sheila (Chiara Aurelia), (1994'de Belediye Başkanı olacak olan) Will Goode (Brandon Spink), Becky (Marcelle LeBlanc) ve Annie'den (Eden Campbell) hırsızlık suçlaması nedeniyle kaçmakta olan ("Stranger Things" dizisinin Max Mayfield'ı Sadie Sink'in canlandırdığı) genç Ziggy yakalanıp elleri bağlanarak Sarah Fier'ın infaz edildiği ağaca asıldığı sırada imdadına Will'in (1994'de kasabanın Şerifi olacak olan) kardeşi Nick (Ted Sutherland) ile Kurt (Michael Provost) yetişirler...
Derken kendimizi, Shadyside'da yaşayanların mavi, Sunnyvale'de yaşayanların ise kırmızı tişörtler giyecekleri ve akşama "renk savaşı" yapacakları günün, tam da ortasında buluruz...
Bu arada hemşire Mary Lane'den (Jordana Spiro) Sheila'nın Will'in çakmağı ile yaktığı kolu için revir de merhem alan Ziggy'nin kız kardeşi Cindy (Emily Rudd) ve onun sevgilisi Thomas "Tommy" Slater (McCabe Slye) kampın tuvaletlerini temizlemektedirler...
Hemen belirtelim...
Aynı hemşire Lane, yedi kişiyi öldürdükten sonra intihar eden Ruby Lane'in (Jordyn DiNatale) annesi olup bir süre sonra Tommy'e bıçakla saldıracaktır...
Perde arkasındaki gerçekleri henüz bilmediği için Lane'in bu davranışını oldukça anlamsız bulan Cindy, Tommy ile beraber gizlice revire girerler...
Zira Cindy, aklı başında birisi olmasıyla tanınan hemşirenin bu eylemini, uyuşturucunun etkisi altında olması sebebiyle gerçekleştirdiğini düşünmektedir...
Hani genç çiftimiz dolabın üstünde, ne olduğu belli olmayan ve yarısı kullanılmış bir şişe hap ile aniden ortalıkta beliren Alice (Ryan Simpkins) ve Arnie'yi de (Sam Brooks) bulmaz değiller...
Yalnız Alice, hemşire Lane'in defterinin arasında, çok daha önemli bir şeyi, yani 1666 yılından bugüne, "Sarah Fier'ın evi" dahil yaşanan her olayın tek tek işaretlendiği ve yanına notlar da alındığı bir haritayı keşfetmiştir...
Böylelikle Alice ile Arnie, o eve doğru yola koyulurlarken, Cindy ile Tommy'de onların peşine düşerler...
Vardıklarında da, yer altında buldukları mağarada Alice, bir şey daha keşfeder...
Ne mi?
Duvarda, o güne kadar işlenen cinayetlerin suçlusu seri katillerin isimlerinin yanına yine Sarah Fier'in kontrolünü ele geçirdiği bu dört gençten, elindeki balta ile Jason Voorhees kadar soğuk kanlılıkla insanları katledecek olan birinin adı daha kazınmıştır...
Yeni katilimizin Jason'dan tek farkı, hokey maskesi ile suratını gizleme gereği duymadığı gibi "Friday / Cuma" gününe ilişkin bir takıntısının da bulunmamasıdır...
Dakika 44...
Geride oldukça kanlı bir 65 dakika daha mevcut...
Aman dikkat edin de üzerinize sıçramasın...
Gerek oyuncu performansları, gerek görsel efektler ve gerekse de prodüksiyon tasarımı ile fazlasıyla göz dolduran ve Stephen King ile Judy Blume'ye saygı duruşu da ihmal edilmeyen bu filmi de, türün meraklılarına hiç tereddütsüz önerebiliyoruz...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.