Hesabım
    Velvet Buzzsaw
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Velvet Buzzsaw

    Medyadan Sonra Sanat Çevrelerinin Öteki Yüzü

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Gece Vurgunu (2014) ve Roman J. Israel, Esq. (2017) filmlerinin yönetmeni Dan Gilroy’un yeni filmi Velvet Buzzsaw (2019), 1 Şubat’ta izleyiciyle buluştu. Film, yönetmenin özellikle ilk filmi Gece Vurgunu’nda işlediği konuyu ve buna koşut olarak sisteme getirdiği eleştirileri Velvet Buzzsaw’da başka bir dünya üzerinden sunuyor.

    Öyküler, kişiler farklı olsa da Gilroy, ilk filminde sisteme ve çarka kendini kaptırarak tüm etik değerlerini yitiren insana eleştiri oklarını yöneltirken, yeni filminde de müşkülpesent bir sanat eleştirmeni olarak kendini sunan ve böylece sanat çevresinde korku uyandırıp, kendine bir iktidar alanı açan Morf karakteri başta olmak üzere sanat yapıtlarının değil, fiyatlarının konuşulduğu, sanat yapıtları hakkında konuşanların ise o yapıtlardan neyi ne kadar anladıkları ya da sanatın ne olduğundan haberdar olup olmadıkları meçhul olan bir çevre üzerinden taşlamalarını yapıyor. Gilroy, korku sinemasının temel belirleyicilerinden yararlansa da filmi doğrudan korku-gerilim türüne dahil etmek mümkün değil. Geleneksel anlatılarda karşımıza çıkan canavar, kahraman ve kurban üçlüsüyle bu filmdeki karakterleri eşleştirmek güç. Bu bağlamda büyük anlatıları ters yüz eden, postmodern özellikler gösteren bir anlatı olduğunu söylemek mümkün.

    Gilroy’un ilk filminde de başrolü üstlenen Jake Gyllenhaal’un oyunculuğunun ön planda olduğu Velvet Buzzsaw, türlerin iç içe geçmesinin ve yönetmenin Gece Vurgunu filmindeki kadar iletisini net bir biçimde verememesinin neden olduğu eksiklikleri, Toni ColletteJohn Malkovich ve Rene Russo gibi oyuncuları bir araya getirerek izleyici açısından telafi ediyor. Bununla birlikte temel ve yan hikayelerin arasında kurulmaya çalışan ilişkiler yer yer başarısız oluyor. Örneğin karakterlerin geçmişlerine ait verilen bilgilerle, günümüzde yaşanan sıra dışı olaylar arasında bir bağlantı kuracakken, hikayenin iletisi, eleştirisi devreye girince bu bağlantı zayıf kalıyor.

    Filmde senaryoda ve hikayede görülen aksaklıklara karşın, zıtlıklar üzerinden başarılı bir atmosfer yaratıldığı söylenebilir. Özellikle mekân kullanımı, bu zıtlıkların verilmesinde dikkat çekiyor. Aydınlık, steril mekânların asıl karanlık yüzünü ve elbette buradaki insanların erklerini yitirdikten sonraki hallerini, gerek mekânlar üzerinden gerek oyuncuların performansıyla yansıtıyor. Ancak örneğin Morf karakteri, Gece Vurgunu’ndaki Lou kadar iyi işlense ve tek boyutlu bir karakter yerine daha canlı bir karakter yaratılsa, hem hikayeye artıları olur, hem de Velvet Buzzsaw’ın Gece Vurgunu düzeyinde bir film haline gelmesini sağlardı.

    Sonuç olarak, evet Gilroy, ilk filmindeki gibi bir çevrenin yozlaşmışlığını gerilim türünden yararlanarak anlatmayı seçiyor. Ancak temel karakterlerin yazılışındaki eksiklikler, filmde yer yer karşımıza çıkan ironi ve mizahi öğelerin türle etkileşiminin yeterli biçimde sağlanamaması, yönetmenin iki filmini karşılaştırdığımızda bu filminde birtakım eksikliklerin var olduğunu görmemizi sağlıyor. Velvet Buzzsaw, bu eksiklikleri oyuncuların performansıyla, teknik yetkinliğiyle telafi etmeye çalışıyor.

    Baran Barış

    twitter.com/baranbaris

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top