“Ya senden çok küçük bir şey rica edebilir miyim?”
Yazar: Duygu KocabaylıoğluBeyazperdenin cici kızı Anna Kendrick ile sarışın femme-fatal’i Blake Lively’yi komedi ve gizem arasında gidip gelen bir suç hikayesinde seyretmeye hazır mısınız?
Roman uyarlaması olan filmin yönetmen koltuğunda kadınların başrolde olduğu yapımlara imza ata ata kariyer merdivenlerini tırmanan Paul Feig var...
Akıllara zarar tv komedisi The Office ile iki sene üst üste Emmy adaylığı alan, Nedimeler (2011), Ateşli Aynasızlar (2013) ve Ajan (2015) gibi yapımlarla beyazperdede kadın komedi başrollerinin feministçe işlenirken aynı zaman da eğlenceli de olabileceğini kanıtlayan Feig, Ghostbusters (2016) ufak bir yol kazasına uğramış olsa da zannımca Küçük Bir Rica (A Simple Favor) filmiyle kendisini affettirecek gibi görünüyor. Darcey Bell’in ilk romanı olan -aynı zamanda Küçük Bir Rica adıyla Türkçe’ye de çevrilen- A Simple Favor’ın senaryo uyarlaması ise daha önce Oyun (Nerve/2016) ve American Horror Story dizisinin bir seri bölümüne imza atmış olan Jessica Sharzer’e ait. Yönetmenlikle beraber yapımcılığı da üstlenen Feig’in yanı sıra, kendisiyle daha önce Ajan ve Ateşli Aynasızlar filmlerinde de çalıştığı Jessie Henderson da bu filmin yapımcıları arasından. Özetle, proje en azından kağıt üzerinde pek şansa bırakılmamış.
Stephanie orta sınıf Amerikalı kadınların pek çoğu gibi bekar bir annedir; henüz küçük yaştaki oğlunu, kendi çabalarıyla bir banliyöde ‘düzgün biçimde’ yetiştirmeye çalışır; bir yandan kendisi gibi annelere yönelik pratik tarifler ve el işlerini paylaştığı bir vlog (video-blogu) ile oyalanmaktadır. Fakat henüz ilk açılış sahnesinde anlarız ki Stephanie, okuldaki diğer ebevyenler ve çevresi tarafından ezik yaftasını yemiştir. Bu tipik karakterin karşısında ise tepeden tırnağa onun zıddı olan, güçlü ve yoğun iş kadını Emily yer alır. İşe bakın ki Emily ve Stephanie’nin aynı sınıftaki oğulları çok iyi arkadaştır! Emily başlangıçta Stephanie’yi oğlunun dadısı gibi kullansa da, biraz da akşamüstü martinilerinin etkisiyle iki kadın gitgide yakınlaşır ve olmadık sırlar paylaşırlar; öyle ki aslında ikisinin de gerçek birer arkadaşı, dostu yoktur. Fakat Emily’nin, ‘küçük bir rica’ sonrası bir anda ortadan kaybolması birkaç haftaya yayılan bu pembe hikayeyi alt üst eder. Sonrasında gelsin geçmişin, gizemli tozlu sayfaları, gelsin sıradan bir ev kadınıyken dedektifliğe soyunan Stephanie’nin sevimlilikten taviz vermeyen dönüşümü!
İlk bölümünde olayın örgüsünün serilişiyle seyirciye kendisini seyrettirmeyi ve merak unsurlarını kaşımayı başaran film, senaryonun ikinci bölümü olan düğüm kısmında biraz temposunu kaybediyor. Öte yandan, çoktan yıkılmış olan Amerikan orta-sınıfı değerlerine ardı ardına getirilen eleştiriler, komedi ve gizem soslarıyla önümüze servis ediliyor. Eh pek de lezzetsiz bir yemek değil açıkçası!
Gerçekdışı sevimliliği ile davayı soruşturan polis komiseri Summervile (Bashir Salahuddin), Emily’nin ultra zengin ve şımarık, moda gurusu patronu Dennis Nylon (Rupert Friend) ve geçmişin tozlu sayfalarından çıkan Margaret McLanden (Jean Smart) gibi rolü sınırlı da olsa renkli yazılmış yan karakterler seyir zevkini destekliyor. Filmde negatif puan gibi algılanan ve tahmin edilmesi zor olmayan pek çok Amerikan klişesi var ama aslında biraz daha dikkatli seyredildiğinde bu klişelerin, bizzat onlarla dalga geçmek adına filme yedirildiğini seyirci anlayacaktır. Her iki kadın oyuncusundan çok iyi faydalanan film, finale doğru twist aldıkça alıyor.
Nihayetinde son jeneriklerde salondan çıkarken kitabını da merak edeceğiniz bir yapım Küçük Bir Rica. Kiminle arkadaşlık ettiğinize ve sırlarınızı kimlerle paylaştığınıza dikkat edin, kimseyi ‘ezikleyerek’ hafife almayın!
twitter.com/duygukocabayli