En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
volkanick
Takipçi
683 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
7 Ekim 2013 tarihinde eklendi
'Sinemada yeni gerçekçilik akımının ilk örneklerindendir' dedikten sonra konuyu Dostoyevsky'nin suç ve cezasına bağlamaya çalışırken kapuçinosunu fularına döken entel görünme sevdalılarının favori filmi.. İkinci dünya savaşından yeni çıkmış Roma sokaklarında geçen dram filmi iki yıllık işsizliğinin ardından bir bisiklete sahip olmak şartıyla bir iş bulan yoksul bir baba ile oğlunun etrafında dolaşı sistemlerin insanları çaresizliğe ve çaresizliğin de ahlaksızlığa ittiğine dair göndermeler göze çarparken, bu sayede izleyiciyi hırsızlık gibi insanlığın ortak ahlak kuralları dışında kalan bir olgunun her zaman kınanıp kınanamayacağına dair çeşitli sorgulamaların içine atılıyor. İlk anda, bir anda kestirip atılmış gibi dursa da üzerinde düşününce gayet vurucu bir finale sahip film genel olarak amatör oyuncularla çekilmiş.Belkide yönetmen gerçekçilik akımına uygun olarak o sefaleti gerçekten yaşayan insanlarla çalışmayı tercih etmiş. Yapım yılına bakıldığında neredeyse tamamen dış ortamda çekilmesi ve hareketli kamera kullanımı gibi teknik özellikleri ile döneminin öncü filmlerinden olsa da bugün bakıldığında bir kısa filme sığdırılabilir gibi duruyor. Benim baş yapıt olarak gördüğüm filmlerden biri değil belki ama dönemine göre çok iyi ve teknik açıdan eskide kalsa da baba-oğul ilişkisi üzerine kurulu olmasıyla bir taraftan da her zaman güncel olacak bir film. Filmden sevdiğim sahnelerden iki tanesi şöyle: -Yemek yemek ve tıraş olmak için kiliseye giden adam -Medyum kadının bisiklet ile ilgili soruya,'Belki şimdi bulursun,belki de hiç bulamazsın' diye cevap vermesi.
Beklediğimin üzerinde çıktı,çok hüzünlüydü bir kere,baba oğul ilişkisi ve çaresizlik ancak bu kadar güzel anlatılabilirmiş!Bu kadar yalın bir senaryo ancak bu denli duygu yüklü anlatılabilirmiş...
italyan yeni gerçekçiliği gibi şahsen hayranı olduğum bir akımın ilk filmlerinden biri olarak sayılır bisiklet hırsızları.mideye inen koca bir yumruk gibidir.sıradan insanların hayatından alınmış çarpıcı bir kesit sunar bize.son derece sade bir şekilde ve kısa bir süre zarfında belki de saatlerce bir sürü farklı örnek vererek dahi anlatılamayacak duyguları anlatır bize,hissettirir.enzo staiola dokuz yaşında öyle bir oyunculuk dersi verir ki anlatılmaz,muhakkak yaşanması gerekir.tabii ki başrol lamberto maggiorani. belki kariyerinde çok üstlere çıkamasa bile bu film onun hafızalara sonsuza dek kazınmasına neden olmuştur.bundan belki bin sene sonra bile birileri oturup bu filmi izlediğinde aynı insani duyguları hissedecek,aynı yumruğu yiyecektir.bu durum vittorio de sica gibi usta bir yönetmenin eseri,onun sade ve evrensel anlatımının bir sonucudur."dram" işte budur.
Dostoyevski, Tolstoy okumuş kadar haz veren, içerisinde neredeyse hayatın tamamını barındıran, sinema tarihinin en dokunaklı ve (diğer etkileyici filmlerin çoğunun aksine) durağan olmayıp su gibi akan filmlerinden. İzlemeyen kalmamalı bu şaheseri.
De sica 63 yl nce ok gzel ve etkili bir film ekmi.. senaryo ok iyi ve oyuncular baarl.. mzik kullanm sahnelerle uyumlu ve ho.. en nemlisi ise final.. final ok etkili ve insanlarn nasl adaletsizletiini sade ama arpc bir dille anlatyor ynetmen.. 9/10
Basit bir araç olarak görülen bisikletin fakir bir adamın hayatındaki değeri ve ne olursa olsun çare aramaktan zarar gelmeyeceğinin bir kanıtı.Ayrıca oyuncuların performansları olağanüstüydü,o yıllarda bu kadar iyi oyunculuk beklenmeyecek bir şey,üstelik bu oyuncuların amatör olduğunu bilmemize rağmen.Hırsızlık nasıl doğar sorusuna da bir cevaptır aslında...Herşeyin bir çaresi vardır,ölüm dışında.8/10
Yıl 1948, oyunculuk çok iyi. Heleki çocuk oyuncunun büyük adm gibi bakan bakışları ve babasını kurmak için çırpınışları harika. 1948 yılı bir filmi izleyip zevk almak çok mutluluk verici. Denmekki herşey teknoloji herşey 3 boyut değil. Ruh lazım ruh.
Sıradan bir öykü bu kadar sıcak ve sempatik işlenir. Bisikleti bulmak için Baba Oğulun çabası takdirlik.Ama ne yazık ki sistem onları bile yanlış yola sevkedebiliyor.
O yılların sineması ve İtalyan sinemasının gerçeklik yüzü ile tanışmak için izleyiniz. Küçük Ricci ye alkışlar tekrar.
tüm zamanların en iyi filmlerinden...dram yönü ağır basam bir film...son parasıyla pizza yemeleri olağaüstü bir sahneydi hem oyunculuk hemde duydu olarak...oyuncular her hangibir tecrübeleri olmadan bu denli bir oyunculuk çıkartttıklarına göre birde tecrübeli olsalar...olağaüstü bir klasik ve her arşivde olması gerekn bir film..
Bisiklet Hırsızları (Ladri di biciclette)(1948)Yönetmen: Vittoria De SicaYönetmen De Sica ?nın İtalyan Yeni Gerçekçiliği akımının etkisi altında çektiği film Bisiklet Hırsızları?Filme geçmeden önce akım hakkında kısa bir bilgi verelim; bu akımın özelliği; II.Dünya Savaşı'ndan sonra baskı rejimiyle yürütülen, işsizliğin, ekonomik buhranların baş gösterdiği İtalya'nın yeni yüzünü sümen altı etmeye çalışıp bunun yerine lüx hayat standartlarına sahip fimleri peşpeşe çekerek halkı uyutmaya çalışan Beyaz Telefon Filmleri adı verilen filmlere tepki olarak ortaya çıkmasıdır. Profesyonel oyuncular yerine amatör oyuncuların kullanılması, çekimlerin dışarıda yani sokaklarda gerçekleştirilmesi, edebi dil yerine günlük diyalogların kullanılması, hümanist yaklaşımın filmin olay örgüsüne hakim olması bu akıma dahil olan filmlerin genel özelliği..Filmde uzun zaman sonra güç bela iş bulan Antonio'nun zorluklarla rehinciden aldığı bisikletini işinin ilk günü çaldırması ve polisin ilgisizliği sebebiyle hırsızı 10 yaşındaki oğlu ile birlikte kendi çabasıyla arayışı konu ediliyor. Film baştan sona sadece çalınan bisikletin peşinden sürüklenen baba-oğul hikayesi gibi görünüyor ilk önce. Oysa bisiklet sadece bir simge; bir babanın evine ekmek getirmek için, para kazanmak için gerek duyduğu şey o metal parçası. İzleyicinin filmi izlerken babanın gözünde gördüğü çaresizlik ise bisikletin çalınışından dolayı değil,geleceğinin belirsizliği büyük ölçüde? Antonio aslında geleceğini arıyor bisikletini ararken,10 yaşındaki oğlu ise büyümüş de küçülmüş gibi sonuna kadar babaya destek?Yalın,sade bir konu,derin bir anlatım. Çaresizliğin insana yaptıracakları final sahnesiyle tokat gibi çarpıyor izleyene. Luigi Bartolini nin romanından uyarlanan film en iyi senaryo dalında oscara aday gösterilmiş. Akıma uygun olarak amatör oyuncuların oynatıldığı filmde Antonio karakterini canlandıran Lamberto Maggiorani gerçek hayatta da işçiymiş. Oğlu rolünde karşımıza çıkan Enzo Staiola sanki oyunculuk dersi almış gibi. Baba-oğul o kadar güzel oynamışlar ki? tüm süslemelerden uzak,samimi profiliyle insanın içine işleyen bir film bence Bisiklet Hırsızları? Klasik filmlere olan düşkünlüğüm sebebiyle mi bilmem ama film beni fazlasıyla memnun etti,beğenmeyen çok az insan çıkacak eminim :)
Sinemada artık bu kadar sade, duygusal ve seyirciyi etkileyecek filmler çekilmiyor veya çekilemiyor. Artık sadece sinemacılar vurdulu kırdılı içi boş tek amacı gişede bir miktar hasılat yapalım yeter olan bir sürü ıvır zıvır film yapıyor. Bisiklet Hırsızlarına dönecek olursak Defalarca izledim. Defalarca izleyecem gibi gözüküyor. İyi filmdir. Tavsiye ederim. Vesselam... 10/10
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.