“Sorry To Bother You”, aynı zamanda senaryosunu da yazan Boots Riley’in yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…
Prömiyeri 20 Ocak 2018’de Sundance Film Festivalinde yapılan ve 6 Temmuz 2018 tarihinde vizyona giren bu filmi, büyülü gerçekçilik ve bilim kurgu gibi unsurları telemarketing (telefonla pazarlama) dünyasından esinlenilen uçuk kaçık (absürd yerine kullandık) bir "kara mizah / dark comedy" olarak tanımlayan Boots Riley, filmin senaryosunu da telemarketing âlemindeki kendi deneyimlerine dayandırarak yazmış…
3,2 milyon dolar gibi son derece mütevazı bir bütçeyle çekilen ve 16 Ekim 2018 itibarıyla da 17,5 milyon dolarlık bir gişe rakamına ulaşmış olan filmin, 7.2/10 (13.099 oy) ve 3.8/5 (4.236 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.8/10 (204 yorum) ve 81/100 (47 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” özel etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları son derece etkileyici…
Gelin isterseniz, yine bizzat Riley tarafından Trump dönemi Amerika’sı analizinden çok (zira filmin senaryosu esas olarak Obama döneminde şekillendirilmiş) kapitalizmin kendisine ilişkin radikal sınıf analizi de içerdiği iddia edilen bu filme, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…
“Lethal Weapon” (1987 – 1989 – 1992 – 1998) film serisinin unutulmaz yıldızı Danny Glover ile “The Walking Dead” (2010 – 2016) TV dizisinin 7. sezonunun sonunda Negan’ın hışmına uğrayarak diziden ayrılan Glenn Rhee karakterini canlandıran Steven Yeun’un renk ve ahenk kattıkları filmin, Lakeith Stanfield, Tessa Thompson, Jermaine Fowler, Armie Hammer, Omari Hardwick ve Robert Longstreet’li oyuncu kadrosu gerçekten de oldukça iyi iş çıkartmış…
Aynı övgü dolu sözleri, mekândan dekora, kostümden makyaja, ışıktan kameraya ve efektlerden müziğe kadar kusursuz iş çıkartmış olan teknik ekip içinde tekrarlayabiliriz…
Ancak bize göre bu filmdeki asıl büyük övgüyü, kapitalizme yönelik son derece sağlam analiz ve mizahi ögelerle kurgulanmış eleştiriler içeren senaryosu nedeniyle Boots Riley hak ediyor…
Buna ilişkin “spoilersiz” bir örnek vermek gerekirse, kapitalist devlet aygıtının sınıfsal konumunu göstermesi açısından grevdeki işçileri işyeri özel güvenliği dağıtamayınca devreye (ücret ve masrafları sadece işverenlerin değil işçilerin de ödedikleri vergilerden karşılanan) resmi eyalet polisinin girmesi son derece çarpıcı bir tespitti…
Ki bunu, yani kapitalist devlet aygıtının niteliğini ve sınıfsal tercihini, iktidardaki partinin ve liderinin (filmin senaryosunun yazılmaya başlandığı dönem olan) Demokrat Obama yahut (filmin çekildiği dönem olan) Cumhuriyetçi Trump olması da hiçbir şekilde değiştirmeyecekti…
Elbette filmin senaryosunun, sisteme ilişkin eleştirileri bu tek örnekle sınırlı değil…
Filmde, medyaya yönelik sıkı dokundurmalar dâhil daha pek çok şey mevcut…
Onun için oturup filmi dikkatle izlemek gerekiyor… Ki zaten, filmin 111 dakikalık süresi de buna çok uygun...
Belki en başta söylememiz gerekirdi, ama olsun madem lafını ettik bari şimdi söylemiş olalım:
Bu film, komedi ve mizahı Recep İvedik’ten ibaret zannederek ekran başına geçecek olanlar için tam bir hayal kırıklığı hatta eminiz karabasana dönüşen bir kâbus olacaktır…
O nedenle, komedi konusunda böyle bir algıya sahip olanları, sırf künyesinde komedi yazıyor diye bu filme atlamamaları hususunda özellikle uyarmak isteriz…
Sonuç olarak, büyük bir ilgi ve keyifle izleyerek arşivimize de ilave ettiğimiz bu son derece zekice kurgulanmış film için puanımız 3,5 önerimiz ise, “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 19 Ekim 2018 günü saat 00.08’de yazılarak paylaşılmıştır...