Onur Ünlü için 2017 harika bir yıl oldu. Bu yılki film festivallerinde gösterilen Kırık Kalpler Bankası, Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok ve Put Şeylere filmlerinden sonra Ünlü, Görünen Adam adlı ufak bir diziye bile girişme fırsatı buldu. Ve onun yeni filmi Cingöz Recai ise Onur Ünlü'nün en çok gişe yapan filmi olma unvanını kazandı. Fakat Cingöz Recai'nin vizyona girdiği ilk hafta filme karşı yapılan yorumlar o kadar karışıktı ki, filmi izlemek için bütün bu tepkilerin dinmesini bekledim ve olabilecek en düşük beklentilerle filmi izlemeye çalıştım. Böylece kafamda net bir sonuca varmış oldum.
"Peyami Safa'nın aynı adlı eserinden uyarlanmış olan film, ünlü hırsız Cingöz Recai'nin sahalara geçmişte kalan bir mazi yüzünden geri dönmesini ve ekibini toplayarak çeşitli soygunlar yapmasını konu alıyor. Bu esnada da yıllardır Cingöz'ü yakalamaya çalışan fakat bunu bir türlü başaramayan Baş Komiser Mehmet Rıza da bu vaka ile ilgileniyordur."
Uzun lafın kısası, bu yıl Ünlü'nün çektiği 4 film arasından Cingöz Recai kesinlikle en zayıf olanıydı. Her ne kadar bu film herkesin dediği kadar kötü olmasa da, çıkan sonucun o kadar da harika olduğunu söyleyemeyeceğim.
Önce iyi yanlardan başlayalım. Kenan İmirzalıoğlu bu filmde resmen döktürmüş. İmirzalıoğlu, daha çok televizyon işlerinde sevilmiş ve akıllara kazınmış olsa da, hiç sinemada herkesin onu karakterin kendisiyle hatırlayacağı bir karakteri canlandırmamıştı. Ama şimdiyse, Cingöz Recai karakteri İmizralıoğlu'nun en çok bilinen karakteri olacağını düşünüyorum. Şu ana kadar Cingöz Recai'yi oynayan oyuncular arasından İmirzalıoğlu, kesinlikle en akılda kalıcı ve karizmatik olanıydı.
Yardımcı oyuncu kadrosu da oldukça iyiydi. Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok filmdeki karamsar performansıyla kariyerinin en iyi oyunculuğunu sergilediğini düşündüğüm Fatih Artman, bu filmde izlemesi çok zevkli bir karaktere imza atmış. Ayrıca Serkan Keskin, Algı Eke ve Haluk Bilginer gibi oyuncuları farklı rollerde izlemek çok iyiydi.
Bunun dışında Onur Ünlü'nün yönetmenliğini iyi buldum. Bu filmde Kırık Kalpler Bankası ve Sen Aydınlatırsın Geceyi gibi yönetmenliğini tam olarak konuşturamamış olsa da (mesela film sırasında bazen kamera insanların yüzlerini es geçip direk kulaklarına odaklanıyordu) film için gereken atmosfer çok iyi yaratılmış. Filmde kullanılan teknoloji ve mekanlar son derecede ilgi çekiciydi. Üstelik filmin bir kısmının yurt dışında çekilmiş olması da kayda değerdi. Bu konuda Ünlü iyi bir iş çıkartmış.
Filmin benim için en iyi ve aynı zamanda da en kötü yanı, bir Türk filminden ziyade bir Hollywood filmine benzemesiydi. Cingöz Recai, bir Türk yapımı olduğu için Hollywood işlerine benzemesi son derecede etkili olsa da, bir yandan da Hollywood'un havasını o kadar çok benimsiyor ki, ortaya olabilecek en sıradan sonuç çıkıyor. Bakın, filmdeki efektler, atmosferler, kostüm, mekan gibi şeyler kusursuzdu, Türk filmlerine böyle büyük emeklerin gösterilmesini görmek gerçekten de çok hoştu. Ama aynı zamanda da bu büyük bir eksi oluyor çünkü bunların dışında gerek müziğin aşırı kullanımı, garip kamera açıları, darmadağınık editleme tarzı ve tahmin edilebilir senaryo olsun, Cingöz Recai biraz fazla bir Hollywood filmine benziyor. Fakat bu söylediklerim içerisinde en çok canımı sıkan şey senaryo oldu.
Normalde bütün yönettiği filmleri kendi senaryosu ile çeken Ünlü, bu filmde Ezel dizisinin senaryosunu yazmış olan Pınar Bulut ve Kerem Deren ile çalışmayı tercih etmiş. Atmosfer açısından senaryo fena değildi, hatta filmi izlerken zaman zaman Guy Ritchie'nin Sherlock Holmes havalarını bile sezdim. Ama konu karakterlere gelince, Cingöz Recai işte büyük bir tökezleme yaşamış.
Ana karakter Cingöz Recai, bütün havalı kişiliğine rağmen ona olabilecek en klişe geçmişi vermişler. Filmdeki diğer karakterler ise son derecede "tipik"ti. Mesela kendisine bayıldığım Serkan Keskin'in bu filmde söylediği tek cümleler "burada ne arıyoruz" veya "bu işi hallederiz" gibi kendisini tekrarlayan kelimelerdi. Filmde Artman, Keskin ve Eke gibi oyunculardan oluşan bu harika oyuncu kadrosu olabilecek en arka plana itilmiş ve onun yerine seyirciye Meryem Uzerli'nin olduğu milyon tane sahne göstermeyi tercih etmişler.
Şahsen Uzerli'nin kişiliğine veya diğer filmlerdeki oyunculuğuna dair pek bir sıkıntım yok fakat bu filmde onun yanlış bir role seçildiğini düşünüyorum. Çünkü film Uzerli'nin karakterini seyirciye gösterip onu gerçekten umursamamızı istiyor. Ben ise film boyunca onu umursamadım bile. Eğer Uzerli yerine başka bir oyuncu gelseydi veya onun karakteri filmden çıkarılsaydı, ortaya daha etkili bir iş çıkabilirdi.
Fakat filmin senaryosuna geri dönmek istiyorum çünkü burada hala söyleyeceğim birkaç şey var. Genel olarak bu filmin senaryosunda hiçbir şey yaşanmıyor. Ciddiyim. Bu filmin tamamı, belki de hiç gelmeyecek bir devam filminin tanıtımı gibiydi. Cingöz Recai'nin süresi boyunca ana karakterlerle tanışıyoruz, atmosferi görüyoruz, aksiyon ve polisiye açısından 1-2 örnek sahne izliyoruz ve en sonunda da ana kötü adamı görüyoruz. Peki sonra ne oluyor? Hiçbir şey. Bu film öylesine gereksizdi ki, bir süreden sonra sinemada biraz sıkılmaya başladığımı itiraf etmeliyim.
Cingöz Recai'den sonra son zamanlarda çıkmış ve tam bir Hollywood filmine benzeyen başka bir Türk filmi Dağ 2'ydi mesela. Fakat Dağ 2'de Hollywood havası işe yaramıştı çünkü bu sayede filmin atmosferi, olması gerektiği gibi gerçekçi ve çarpıcı bir hal alıyordu. Ve hiç de fena olmayan bir senaryo ile ortaya umursayacağınız karakterler ve etkileyici savaş sahneleri çıkmıştı. Bence Dağ 2 kusursuz değildi ama sırf bu açılardan bile Türk sineması için oldukça başarılı bir adımdı. Cingöz Recai'de ise Hollywood havası sadece hikayeyi biraz havalı bir hale getiriyor. Bunun eşiğinde gelen senaryo ise karakterleri klişe bir hale getiriyor ve bütün filmi olabilecek en gereksiz şekilde uzatmayı tercih ediyor. Bu yüzden bu filmin içine bir türlü giremedim. Eğer bu filmin senaryosunu Onur Ünlü yazsaydı ortaya ne kadar iyi bir sonuç çıkardı bilmiyorum, ama hiç olmazsa ortada bu klişe hikayeden ziyade daha farklı ve ilgi çekici bir şeyler olurdu.
Ama günün sonunda Cingöz Recai'yi kötü değil, sadece ortalama buldum. Filmin içerisinde iyi olan şeyler gerçekten de Cingöz Recai'yi izlenesi bir film yapıyor ve son zamanlarda çıkan Türk filmleri arasındaki farkını gösteriyor. Fakat filmin senaryosu o kadar tembelce yazılmıştı ki, bu konuda ne Onur Ünlü ne de oyuncu kadrosu pek bir şey yapabilmiş. Bu yüzden film bittikten sonra aklınızda kalan tek şey yaratılan atmosfer ve İmirzalıoğlu'nun Cingöz Recai'si oluyor. Kötü bir film değil, sadece dev bir hayal kırıklığıydı benim için. Çok daha iyisi olabilirdi.
Not: İzlediğim Onur Ünlü filmlerini size şöyle sıralayabilirim (henüz Güneşin Oğlu ve Beş Şehir'i izleme fırsatı bulamadım):
1) İtirazım Var (9.3/10)
2) Sen Aydınlatırsın Geceyi (9.1/10)
3) Kırık Kalpler Bankası (8.3/10)
4) Put Şeylere (8/10)
5) Polis (7.4/10)
6) Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (7.2/10)
7) Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi (7/10)
8) Cingöz Recai (5.5/10)
9) Çocuk (3.8/10
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Onur Ünlü'nün getirdiği stil.
+ Kenan İmirzalıoğlu'nun Cingöz Recai'si ve oyuncu kadrosu.
+ Setler, kostümler, yaratılan atmosfer.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Son derecede klişe ve aşırı sıkıcı bir senaryo.
- Umursamayacağınız karakterler.
- Bir Hollywood filmine gereğinden fazla benzemesi.
TOPLAM PUAN: 5.5/10