Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Ruben Östlund, filmde hiçbir karakterini yargılamıyor. Ama günümüz insanının içindeki kaypaklığını ya da insanın hayatta kalmak ya da konfor alanını terk etmemek, genişletmek için nasıl omurgasızlaşabildiğini de komik bir şekilde gösteriyor bize.
Eleştirinin tamamı için: Sabah
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
‘Hüzün Üçgeni’, hızlı ve sarsıcı girişin ardından ivmesini az-biraz kaybetse de eleştiri okları yerini bulan bir yapıt. Filmin problemi bence 147 dakikalık süresi. Öte yandan altını çizdiği tüm meseleler bir çağ yangınına işaret ediyor. Yönetmen Östlund ise ‘Avrupa medeniyeti’nin vicdan ve ahlakını deşifre etme, çelişkilerini perdeye yansıtma ve kapitalizm eleştirisi konusundaki ısrarını (!) sürdürüyor.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Böylece ortaya iki buçuk saate yakın, üç bölümlük, temaları oradan oraya değişen, komediyle dramın uygun biçimde harman edildiği, yer yer oyalayıcı, yer yer sıkıcı bir film çıkıyor. Ama ne olursa olsun kişilikli, gözüpek ve akılla buluşan bir film.
Eleştirinin tamamı için: T24
Birgün
Yazar: Tuğçe Madayanti Şen
Bu seviyedeki yönetmenden beklenen, toplum hatta gelecek toplumlara belli bir ölçüde projeksiyon sunmak olmalı. Bu denli sarih sosyolojik tespitler ile esas uyarıyı hak edenler Östlund ve bu filmi Altın Palmiye’ye layık görenler. Ne yazık ki kapitalist düzenin sebep olduğu sınıf ayrımcılığını ve adaletsizliği yok etmek hâlâ bir hayal. Ama ikiyüzlülük Cannes’da kalıtımsal. 20 milyon dolara mal olan görüntüleriyle bu filmi izleyip ayakta alkışlayanları düşününce insan ister istemez aptal yerine konulduğunu düşünüyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Sabah
Ruben Östlund, filmde hiçbir karakterini yargılamıyor. Ama günümüz insanının içindeki kaypaklığını ya da insanın hayatta kalmak ya da konfor alanını terk etmemek, genişletmek için nasıl omurgasızlaşabildiğini de komik bir şekilde gösteriyor bize.
Hurriyet
‘Hüzün Üçgeni’, hızlı ve sarsıcı girişin ardından ivmesini az-biraz kaybetse de eleştiri okları yerini bulan bir yapıt. Filmin problemi bence 147 dakikalık süresi. Öte yandan altını çizdiği tüm meseleler bir çağ yangınına işaret ediyor. Yönetmen Östlund ise ‘Avrupa medeniyeti’nin vicdan ve ahlakını deşifre etme, çelişkilerini perdeye yansıtma ve kapitalizm eleştirisi konusundaki ısrarını (!) sürdürüyor.
T24
Böylece ortaya iki buçuk saate yakın, üç bölümlük, temaları oradan oraya değişen, komediyle dramın uygun biçimde harman edildiği, yer yer oyalayıcı, yer yer sıkıcı bir film çıkıyor. Ama ne olursa olsun kişilikli, gözüpek ve akılla buluşan bir film.
Birgün
Bu seviyedeki yönetmenden beklenen, toplum hatta gelecek toplumlara belli bir ölçüde projeksiyon sunmak olmalı. Bu denli sarih sosyolojik tespitler ile esas uyarıyı hak edenler Östlund ve bu filmi Altın Palmiye’ye layık görenler. Ne yazık ki kapitalist düzenin sebep olduğu sınıf ayrımcılığını ve adaletsizliği yok etmek hâlâ bir hayal. Ama ikiyüzlülük Cannes’da kalıtımsal. 20 milyon dolara mal olan görüntüleriyle bu filmi izleyip ayakta alkışlayanları düşününce insan ister istemez aptal yerine konulduğunu düşünüyor.