Hesabım
    Yeşil Rehber
    Ortalama puan
    4,2
    206 Puanlama
    Yeşil Rehber hakkında görüşlerin ?

    30 Kullanıcı yorumları

    5
    11 Eleştiri
    4
    12 Eleştiri
    3
    5 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    ill-key
    ill-key

    Takipçi 211 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    6 Mart 2019 tarihinde eklendi
    Oscar kazanınca izlemem gerektiğini düşünerek soluğu sinemada aldım. Film şaheser. Oyunculuklar da keza öyle. Araba yolculuğunu o kadar iyi işliyor ki film sizde o yolculuğun bir parçası oluyorsunuz. Film içine bolca serpistirilen yemek sahneleri izleyici motivasyonunu yüksekte tutuyor. Dönemin amerikasini en naif şekilde anlatarak izleyiciyinin beğenisini kazanıyor.
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.356 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    23 Ağustos 2019 tarihinde eklendi
    Filmi ilk izlediğimde muhtemel Oscar adayı diğer filmlere de bakmıştım. Netflix'in Roma filmi ödülü alacakken, bu filmin resmen ödülü çekip alması da ayrıca bir hoşuma gitti. Filmde iki adet muazzam ötesi oyunculuk performansı izliyorsunuz. Tüm filmde bu iki adam üzerine kurulu zaten. Danimarkalı olan Viggo Mortensen'in İtalyan olup Amerika'da yaşayan bir adam rolü, ders olarak gösterilebilir. Karnınız açsa, karnınızı doyurup filmi izlemenizi ayrıca tavsiye ediyorum. Muazzamdı.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    20 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosu, piyanist Don Shirley ile onun şoförü ve koruması olarak görev yapan Tony Vallelonga’nın gerçek yaşamından esinlenilerek Brian Hayes Currie, Peter Farrelly ve Tony Vallelonga’nın oğlu Nick Vallelonga tarafından yazılan “Green Book”, yönetmen koltuğunda Peter Farrelly’nin oturduğu biyografik bir drama…

    Prömiyeri, 11 Eylül 2018’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 16 Kasım 2018 tarihinde vizyona giren filmin, kazandığı 3 Golden Globes ve 1 BAFTA ödülünün yanı sıra 5 Academy ödülü adaylığı bulunuyor…

    Senaryosunun yazımında, Nick Vallelonga’nın, babasının annesine yazdığı mektuplar kadar bizzat babası ve Don Shirley ile yaptığı görüşmelerden de yararlandığı bilinen filmin, 8.2/10 (413.461 oy) ve 4.3/5 (10.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.2/10 (359 yorum) ve 69/100 (52 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları yeterince iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

    Yine de gelin isterseniz,23 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve brüt 321,7 milyon dolarlık bir gişe rakamına ulaşan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım ve ardından da puanlamaya çalışalım…

    Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi paylaşalım:

    Karşımızdaki, IMDB ve Rotten Tomatoes’da kendisine verilen yüksek izleyici puanlarını, her haliyle teyit eder niteliklere sahip olan son derece “izleyici dostu / audience-friendly” bir film…

    Şimdi tam da bu noktada; “Ne demek, bu izleyici dostu film?” diye bir soru yöneltebilirsiniz bize…

    Hani, sorun da zaten...

    Zira Oxford sözlükteki anlamına da başvurarak, ilk kez 1980’li yıllarda “Adweek” tarafından kullanılan bu kavramı en basit biçimde şu şekilde tanımlayabiliriz:

    “Bir grup izleyici tarafından kolayca anlaşılan ve/veya takdir edilen, popüler çekiciliğe de sahip olan bir film…”

    Sanıyoruz, “Green Book” için bunun tersini iddia edecek biri de çıkmayacaktır kanımızca…

    Peki, bu kötü bir şey mi?

    Eğer bütün filmlerin, sinemadan anlayan eleştirmenleri de mutlu etmek gibi bir zorunluluk ile çekilmesi gerektiğini düşünmüyorsanız, “elbette değil…”

    Ki, şahsen biz de öyle düşünmüyoruz…

    Bize göre de, arada sırada böyle kafa yormadan izlenebilen popüler filmler de yapılmalı…

    Hele de oyuncu kadrosunda, bu filmde olduğu gibi Viggo Mortensen ve Mahershala Ali kadar nitelikli performans sergileyecek isimlere yer verilecekse…

    1960’lı yılların Amerika’sının ve senaryosunun ruhuna uygun teknik altyapısı ile kurgusu da oldukça iyi olan bu filmin, 24 Şubat 2019 akşamı en az 1 Academy ödülünü kendi hanesine yazdıracağını düşünüyoruz…

    Sonuç olarak, 130 dakika gibi biraz uzun da sayılabilecek süresine rağmen su gibi akıp giden bu film için puanımız 3 önerimiz ise, “siz de bir şans verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 21 Şubat 2019 günü saat 00:17’de yazılarak paylaşılmıştır...

    Burada yaptığımız tek şey, rakamları güncellemek oldu...
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 566 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    21 Mart 2022 tarihinde eklendi
    Çok güzel ve anlamlı bir film izleyin..
    patoshik
    patoshik

    Takipçi 58 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    10 Nisan 2021 tarihinde eklendi
    Oyunculuk olsun kurgu akış hepsi çok iyiydi. Film beni içine o kadar çekti ki sanki bende aralarında üçüncü karakter gibiydim. İki saat içinde çok farklı duygular yaşadım. Günümüzde bile devam eden ırkçılığın o dönemlerde had safhada olduğunu gösteren en iyi yapımlardan bitanesi. İzlemenizi tavsiye ederim. İyi seyirler...
    Hasan Akif Aycibin
    Hasan Akif Aycibin

    Takipçi 99 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    1 Şubat 2020 tarihinde eklendi
    Bu sene en iyi film Oscar ödülünü aldığı için daha fazla beklemeden izleyeyim dediğim bir film oldu. Filmin hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Çok iyi değildi ama sevdiğim bir film oldu. Filmin hikayesi şu şekilde; 1960'lı yıllarda Amerika'nın çeşitli bölgelerinde yüksek oranda ırkçılık baş gösteriyordur. İtalyan-Amerikalı olan Tony Lip bir yerde garsonluk yapmaktadır ama çalıştığı yer kısa süre sonra kapanacaktır. Bunun üzerine iş aramaya koyulur. Bir gün Afro-Amerikalı Dr. Shirley adında birinden iş teklifi alır. Dr. Shirley, Tony'den çeşitli yerlerde yapacağı konser turu için ondan şoförlük yapmasını ister. İlkten anlaşamasalar da sonradan Tony işi alır. Sonradan güneye doğru yolculukları başlar. İki çok farklı insanı bir yolculukta buluşturur film. Bir yanda mahalle ağzıyla konuşan, kibar olmayan hareketler sergileyen bir adam, diğer yanda son derece titiz, evhamlı bir insan. Yolculuklarında başlarına çeşitli olaylar gelir ve sonunda New York'a gelerek yolculuğu tamamlarlar. Filmin hikayesi bu şekilde. Film, o zamanın sosyolojik durumlarını iyi yansıtmış. Bir kasabada polisler tarafından durdurulduklarında Dr. Shirley'e polisler dışarı çıkamayacağını söylemesi ırkçılığın ne boyutlarda olduğunu gösteren bir yerdi bence. Film dönemini de çok iyi yansıtmış bence. Kıyafetler, mekânlar filmin ruhuna uygundu. Görüntü yönetmenliği olarak da çok iyi olmasa da iyiydi bence. Kurguda biraz sıkıntılar vardı. Sahne geçişlerinin kötü olduğu yerler vardı. Başlarda da kameranın çok farklı açılara hızlı bir şekilde geçmesi iyi bir göz zevki oluşturmuyordu. Oyunculuk olarak Viggo Mortensen'i beğendiğimi söyleyebilirim. Bir İtalyan'ı iyi canlandırmış. Canlandırdığı karakterin öz benliğini bozmaması hoşuma gitti. Mahershala Ali de iyi iş çıkarmış bence. Film sıkmadan izlettiren bir yapımdı. Sürükleyicilik iyiydi bence.
    İki farklı dünyalardan olan insanları bir yolculukta bir araya getiren,o dönemde Amerika'daki ırkçılığı göz önüne getiren, keyifli bir seyahat filmiydi.
    Filme verdiğim puan= 7,8
    martinscorsese
    martinscorsese

    Takipçi 127 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    20 Mart 2019 tarihinde eklendi
    Her yıl Amerika birleşik devletlerinde yaşanan ırkçılıkla ilgili bir film geliyor. Esasında konu bizi biraz sıktı ama yinede her defasında yaşananlara şaşırıyorum. Altı üstü 40-50 yıl önce farklı tuvaletler kullanılıyormuş :(
    cemertem
    cemertem

    Takipçi 55 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Ocak 2019 tarihinde eklendi
    Klasik bir afro-amerikan öyküsünün oldukça dışında bir film Green Book, gerçekte yaşanmış bir hikayeden yola çıkan filmde dönemin meşhur siyahi bir müzisyenin ırkçılığın hala tam olarak ortadan kalkmadığı 1960'ların birleşik devletlerinde güney eyaletlere yaptığı bir turne programını ele alıyor. Başroldeki siyahi müzisyen, hayli eğitimli ve bir o kadar da "züppe" bir profil çizerken, seyahatinde şoförü olarak görevli ırkçı sayılabilecek bir kafa yapısındaki beyaz karakter İtalyan asıllı daha eğitimsiz bir kenar mahalleli görünümünde. Film boyunca bu zıtlıklardan yola çıkılıyor. Siyahi karakter müzisyen Dr. Don Shirley, siyahi olmanın yanı sıra aynı zamanda eşcinsel olduğundan ayrımcılığın katmerlisini yaşıyor. Film boyunca kendisini hiçbir yere konumlandıramayan ve bir yere (ne siyahilere ne de beyazlara) ait hissedemeyen Don Shirley bildiğimiz klişe siyahi karakterlerin ötesinde bir karakter olarak sunulur. Ancak bütün bu dram ve ırkçılığın geri planda tutulduğu da açık. Film ilerledikçe klasik sağ hollywood klişeleri senaryoda gözümüze sokulmaya başlıyor. Beyazların ayakta alkışlamasına rağmen o beyazlarla aynı mekanda yemek dahi yiyemeyen tuvalete gidemeyen Don Shirley'nin nasıl müzik eğitimini aldığını bilmeyiz film boyunca. Ufak bir araştırma ile Sovyetler Birliği'nde Leningrad'da eğitim aldığını öğreniriz. Zira ABD'de de mümkün değildir. Sovyetler'de Ekim Devriminin hemen ardından hem eşcinsellik hem de ırkçılık ortadan kaldırılmış, eğitim parasız hale getirilmiştir. ABD'ye kıyasla baktığınızda gayet eşitlikçi SSCB'de müzik eğitimi alarak sanata damga vurması yönetmen için anlam ifade etmese de insanlık için bir anlam ifade etmektedir. Bütün hollywood saçmalıklarında görülecek olan amerikanın müthiş özgür, sovyetlerin insanlık düşmanı bir ülke gibi pazarlanması burada da vücut bulmuştur. Benzeri örnek yakın geçmişte vizyona giren Gizli Sayılar filmi için de geçerlidir. Sovyetlerde kadınların bilim yapması serbest iken abd'de yasaktır. Ama filmde bu tartışılmaz bile. Tıpkı ırkçılığın tartışılmadığı gibi. "Zenci" nasıl "zenci" olarak eğitilir bu gösteriliyor. Filme yeniden dönecek olursak, gerek kurgu, gerek oyunculuk muazzam başarılı. Yönetmenlik olarak ele alındığında da yüzeysel anlatımlar, bakış açıları çok var. Filmin ana teması sevginin ve kardeşliğin üzerine kurulmuş zaten. Daha cesur kareler olabilirdi belki ama vasat da sayılmaz bana göre. Sanat yönetimi, kostümler, dekorlar filmin dönemine göre iyi tercih edilmiş olmakla birlikte kullanılan müzikler de etkileyiciydi. Her şey bir kenara sırf oyunculuk ve kurgunun başarısından dolayı en iyi film adaylığını hak ettiğini düşünüyorum.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    7 Mart 2019 tarihinde eklendi
    Bu güne kadar ırkçılık üzerine sayısız film çekildi inanın Irkçılık Kavramını Hiç Olmadığı Kadar Açık yüreklilikle Anlatabilen Enfes Yol Filmi Green Book

    Green Book filmin ismi de zamanında basılan kitaptan '' the negro motorist green book '' geliyor.
    bir nevi zenciler için amerika'da güvenli seyahat rehberi. bilindiği gibi bazı otel ve resteronlar siyahilere hizmet vermiyorlar o dönem. fimin konusu da bronx'un sağlam abilerinden olan viggo, mahershala güneyde konser turuna çıktığında onun şöförü ve koruması oluyor. yanlarında da bu kitap.
    film 1962 yılında geçiyor. bu dönem amerikan tarihindeki sivil/yurttaşlık hakları hareketinin en yoğun yaşandığı zamanlar. “green book” zencilerin yolculuk ederken geri çevrilmeden ya da dayak yemeden konaklayabilecekleri ve yemek yiyebilecekleri yerleri listeleyen bir kitabın adı. tony vallelonga (viggo mortensen) bir diğer adıyla tony lip, fazla eğitimli olmayan ve copacabana gece klübünde çalışan italyan asıllı bir güvenlik görevlisidir. ağzı iyi iş yaptığı için kendisine lip (dudak) lakabı verilmiş. copa bir süreliğine işe ara verince, oldukça seçkin bir siyahi piyano virtiyozu olan dr. don shirley’nin (marshala ali) yanında iş bulur. tony, iki ay boyunca sürecek bir turne boyunca don’ın şöförü olacaktır. turne eyalet ve yerel yasalarda ırk ayrımını uygulayan jim crow yasalarının hakim olduğu güney eyelatlerini de içermektedir. bu güney eyaletlerine gidildikçe tony aynı zamanda don’ı girdiği zor durumlardan çıkaran bir kurtarıcı haline gelir. don, aslında oldukça yalnız bir adamdır. kütürüyle, kusursuz diksiyonuyla ve inanılmaz yeteneğiyle kendini ne beyazların ne de siyahların dünyasına ait hissetmektedir. tony’nin kafasındaki siyahi klişelere göre aretha franklin’i ya da little richie’yi tanımayan ya da kızarmış tavuk yemeyen bir zenci olamaz. ancak düşünceleriyle ve soylu tavırlarıyla tony’nin kafasındaki klişelerden tamamıyla farklı bir insan olan don, tony’in filmin başlarında gördüğümüz siyahilere karşı olan ırkçı düşüncelerini yerle bir eder.

    Oyunculuklara gelince viggo mortensen'in mükemmel oyunculuğu. çok ama çok doğal, italyan aksanıyla beraber gerçekten övülesi bir performans sergiliyor.bitmek bilmeyen iştahı, gevezeliği,ağzı bozukluğu,kendi deyimiyle palavracılığı, girdiği iddia oyunları, sigara tiryakiliği, gözü karalığı ama iyi kalpliliğiyle tony rolündeki mortensen resmen döktürüyor. izlerken tony'i çok ama çok seviyorsunuz. tony bir beyaz ama italyan aslı, alt tabakadan oluşu onu da beyazların içinde bir siyah yapıyor adeta. mahershala ali'ye gelirsek başarılı. kendisi moonlight ile aldığı en iyi yardımcı erkek oyuncu oscar'ını açıkçası hiç haketmemiş, adaylığı bile gereksizdi, daha çok akademinin trump karşıtlığının ekmeğini yemişti.bu kez sonucu ne olursa olsun en azından adaylığı doğru, oscar için de aday olması isabetli olacaktır

    Sonuç olarak gerçek, yaşanmış bir hikayeye dayanan green book mizah,müzik ile hüznün içiçe geçtiği çok iyi bir yol filmi ve güçlü bir dostluk öyküsü filme puanım 10 üzerinden 8.7
    Deniz O.
    Deniz O.

    Takipçi 170 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    7 Şubat 2019 tarihinde eklendi
    “Eğer yeterince siyah değilsem ve yeterince beyaz değilsem, yeterince erkek değilsem, söyle bana, Tony, kimim ben?”

    Her bireyin eşit derecede ait olma hakkı vardır. Ait olmak hayatta kalmak ile eş-değerdir. Nereye ait olabiliriz? Öncelikle ailemize, etkin kökenimize, geldiğimiz topraklara, yaşadığımız topluma... Oysa ayrımlar, karşıtlıklar her zaman insanları ötekileştirmiştir. Amerika kıtasını işkal eden Avrupa kökenli halk, daha sonra getirdikleri veya kendileri gelen bazı azınlık grupları dışlamıştır. Bu kesimler ikinci sınıf vatandaş ve hatta köle olarak nitelendirilmiştir. 1960’lı yıllarda Amerika’nın belli bölgelerinde ırkçılık zirvededir. Çoğu mekana siyahlar kabul edilmez, hatta tuvaletleri bile ayrıdır.

    Green Book isimli film, azınlıkta olan iki gruptan, birbirleri ile hiç ilgisi olmayan iki insanın kesişmesini konu almaktadır. Kahramanımız Tony, İtalyan’dan gelen bir ailenin kuşaklardır Bronx’da yaşayan bir üyesidir. Bir barda güvenlik görevlisi olarak çalışırken birden bire kendini işsiz buluverir. Siyahi insanlara karşı son derece ön yargılıdır. Oysa karşısına çıkan yeni iş fırsatı bu ön-yargısını sınayacaktır. Uzun bir turnede şoförlüğünü yapacağı kişi Doktor lakaplı siyahi bir piyanisttir. Dr. Don Shirley, daha üç yaşında annesi sayesinde öğrendiği piyano sevdasını mesleğe çevirecektir. Dokuz yaşında annesini kaybeden Shirley, Rusya’ya piyano eğitimi için kabul edilen tek siyahi çocuktur. Muhtemelen babasından uzak bir şekilde büyüyen Shirley erkeklere de ilgi duymaktadır.

    spoiler: Bu ilginç ikilinin yolculuğu ikisinin de hayatını değiştirecektir. Dahi piyaniste sadece siyahi olduğu için ayrımcılık devam ederken, Shirley’nin son derece nazik davranışları Tony’i çileden çıkarır. Tony ona hayattan keyif almasını öğretirken, Shirley de Tony’nin karısına romantik mektuplar yazmasına yardımcı olur. Her kilometrede ırkçılığın dozajı artmaktadır. Tony, Shirley’nin neden böyle bir zahmete katlandığını anlamamaktadır. Her çatışmayı şiddetle çözmeyi deneyen Tony, Shirley’nin mağrur duruşunu hiç anlamaz. Shirley ile beraber çalan Rus Oleg şöyle söyler: “Dahi olmak yetmez, insanların kalplerini değiştirmek cesaret ister.”


    Martin Luther King’in de tanıştığı Shirley, dışlanan azınlığı sanatı ile temsil eder. Oysa kendi içinde son derece yalnızdır. Her gece içmektedir. Zencilerin arasında da dışlanmaktadır. Gittikleri son yerde çıkan olaylardan sonra Tony ve Shirley bir zenci barına gider ve belki de Shirley’in yüzü uzun yıllardan sonra ilk defa güler. Ait olma duygusunu yeniden hisseder.

    Yazının tamamı TuvaletKağıdınaNotlar.com da...
    Baris Ö.
    Baris Ö.

    Takipçi 74 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    19 Mayıs 2019 tarihinde eklendi
    Viggo Mortensen ve Mahershala Ali'nin gerçek bir hikayeye dayanan bu yapımda gayet güzel durduğunu söylemem gerek. Son yıllarda Amerika'da siyahilere eskiye oranla artan ırkçılığın karşısında bir duruş sergilemek adına geçmişte yaşananları aksettiren film izledikçe sizi kendine çeken bir yapıya sahip. Bu yılki Oscar ödül töreninde 3 ödül birden alıp dikkatleri üzerine çeken bu yapımı herkesin izlemesini tavsiye ederim. Yapım yavaş yavaş ilerleyen yapısına rağmen sonunda sizi biraz duygusal bir tatmin içinde bırakarak son buluyor. Ama yine de siz siz olun beklentiniz çok yükseltmeyin. Evet bir çok Oscar ödülü almış hatta En iyi film Oscar'ını almış bir yapım olsa da izlerken ihtiyatlı davranmanız da yarar var. Ben beğendim açıkçası izleyen bir çok kişininde beğeneceğini umuyorum.
    Burak P.
    Burak P.

    Takipçi 26 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    3 Aralık 2018 tarihinde eklendi
    Senaryo konusu itibariyle muhteşem olmaya aday bir filmken maalesef senaryosundaki tekniksel kusurlar nedeniyle ortalama - belki de ortalamanın biraz üstü- bir film olmuş. Senaryosunu üç kişinin yazmış olması aslında olası kusurlar silsilesinin en büyük habercisidir. Filmi normal seyrinde seyrederken zaten siyahı olan ana karakterin ırkçılıkla mücadele ettiğini anlıyorsunuz. Ancak senaryo içine hiç olmadık ve alakasız yerlere bu bilgiyi seyircide pekiştirmek amacıyla ırkçılığa maruz kaldığı sahneler konmuş. Ve bu defalarca kez tekrarlanmış. Artık bir yerden sonra "tamam anladık, ırkçılık yapılıyor" diyorsunuz. Ayrıca senaryoyla ilgili diğer bir kusursa birçok sahne diğer sahnelerle beraber avcarlanıp çok daha başarılı bir şekilde, daha az ve daha nitelikli sahneler elde edilip seyirciye servis edilebilecekken, üzerine çok düşünülmeyen ve oldukça bayat sahnelere fazlaca yer verilmiş. Oyunculara gelecek olursak her iki ana karakter de başarılı bir performans sergilemiş. Yönetmen de genel anlamda başarılı bir iş çıkarmış. Sadece birkaç sahnede gereksiz melodramlar kuru bir romantizm etkisi bırakıyor, ancak onun dışında göz batan pek bir şey yok.
    Selcen E.
    Selcen E.

    35 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    10 Mayıs 2020 tarihinde eklendi
    1960 Amerika’sını ırkçılığı o kadar güzel anlatmış ki... sadece film bana biraz uzun geldi onun dışında harika bir film. Oyunculuklar müthişti ,
    ilh9bu
    ilh9bu

    32 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    5 Mart 2019 tarihinde eklendi
    Sağlam kfc reklamı yapılan film. Çok durağan, uykunuz gelebilir. Oscar almasını anlayamadığım film.
    Cengiz A.
    Cengiz A.

    12 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    30 Mart 2019 tarihinde eklendi
    Film cok guzel mutlaka izleyin.
    Tek eksik, dr shirley'in kardesi ile ilgili olan kismi.
    Cunku bence filmdeki en guzel cumlelerden birinde bu konu ile ilgili mesaj vardi.
    "Dunya ilk adimi atmaktan korkan insanlarla dolu" ben bekledim ama o kisim sanki atlanmis.
    Cunku silah ve tas ile ilgili sahnelerde geri donus yapilmis, ama bu konu pas gecilmis.o yuzden 4* verdim
    Ama yinede cok kaliteli bir filmdi.mutlaka izleyin
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top