Bergman Adası eleştirileri

Senaryosunu da yazan Mia Hansen-Løve'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Bergman Island / Bergman Adası", fazlasıyla "feminen" bir bakış açısı içeren, birbirine eklemlenmiş iki farklı hikayenin anlatıldığı, "her bir saniyesi" ilgiyle izlenen romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...

Zira tempo hiç düşmüyor...

Gelin isterseniz, dünya prömiyeri 11 Temmuz 2021 tarihinde Cannes Film Festivalinde yapılan filmimize biraz daha yakından bakalım...

Henüz daha 42 yaşındayken, neredeyse hepsi de birer "nadide koleksiyon parçası" olan sıra dışı nitelikteki 25 filmi, çekme başarısını gösteren İsveçli sinemacı Ingmar Bergman'ın koruma altındaki evinin bulunmasının yanı sıra, onun filmografisindeki pek çok diğerinde de olduğu gibi "Scener ur ett äktenskap / Scenes from a Marriage" (1974) isimli filmine de set olarak hizmet etmesi nedeniyle:

Anılar ile üzerinde, aynı filmin Marianne (Liv Ullmann) ve Johan (Erland Josephson) karakterlerinin uyudukları yatağı da barındıran, "cennet" benzeri görüntülere sahip Fårö adasındaki, kendi kişisel yeni film projeleri üzerinde çalışma yapmak üzere kiraladıkları eve doğru yol almakta olan sinemacı çift Chris (Vicky Krieps) ve Antony "Tony" Sanders'ı (Tim Roth), Ase (Anki Larsson) karşılar...

Ki, kendisi artık bir İsveç vatandaşı da olan Antakya - Türkiye doğumlu kuzenimizin, bu enfes görüntüler apaçık ortada dururken, her yıl tatil için yaz aylarında, resmen bir keşmekeş merkezine dönüşmüş olan Bodrum'a, hangi nedenle koşuşturduğunu da anlamış değiliz...

Muhtemelen "duygusaldır" ama neyse...

İlerleyen günler de, Stig'in (Stig Björkman) tanıştırdığı Berit (Melinda Kinnaman) ve Bergman Vakfının başkanı Hedda (Kerstin Brunnberg) ile de bir araya gelirler...

Ve onlardan, aile ilişkilerine pek düşkün olmayan Bergman'ın tam altı kadından dokuz çocuk yapmış olduğunu öğrenirler...

Ardından adadaki, sadece 35mm'lik Bergman filmlerinin gösteriminin yapıldığı çok özel bir sinema salonunda, "Viskningar och rop / Cries and Whispers" ı (1972) izleme fırsatını da yakalarlar...

Elbette ada da, korku - gerilim sinemasının ünlü yönetmenlerinden Tony'nin filmlerinden birinin gösterimi ve ardından, hayranlarına imza dağıttığı bir söyleşi de gerçekleştirilir...

Bu arada Chris, kendisine Ingrid ve Ingmar Bergman'ın birlikte yattıkları mezarlarını gösterecek olan İsveçli genç sinema öğrencisi Hampus (Hampus Nordenson) ile karşılaşır...

Böylelikle de Tony, Felicia (Ellen Lundkvist), Vivianne (Elsa Rosengren) ve Majken'in (Therese Melander) rehberliğinde geleneksel Bergman Safarisine katılırken Chris'e adayı Hampus gezdirecektir...

Ertesi gün Tony, yoğun bir biçimde yeni filmi üzerinde çalışırken Chris'te, Safariye katılmadığı için "Såsom i en spegel / Through a Glass Darkly" (1961) filmindeki evi bulmaya çalışır...

Halbuki o ev hiç olmamış ve yalnızca ön cephesi inşa edilmiş olup çekimler tamamlanınca da yıkılmıştır...

Eğer Chris'te Safariye katılmış olsaydı, bu bilgiye sahip olmuş olacaktı zaten...

Derken...

Gerçekte kendisi de başarılı bir senarist olan Chris; baş karakterlerini, Nicolette (Clara Strauch) ve Jonas'ın (Joel Spira) Fårö adasında yapılacak düğününe, Wilma (Siri Hjorton Wagner) ve Peter'ın (Albin Grenholm) araçlarının arka koltuğunda gitmekte olan yirmi sekiz yaşındaki New York'lu sinema yönetmeni Amy (Mia Wasikowska) ile eski sevgilisi Joseph'ın (Anders Danielsen Lie) oluşturduğu, bir türlü "sonunu getiremediği" yeni senaryosunu Tony'e anlatmaya başlar...

Dakika 54...

Geride aralarında; ABBA'nın Amy'e dans ettiren, "The Winner Takes It All" (1980) isimli parçasının da yer aldığı şahane melodilerin bulunduğu 58 dakikalık bir bölüm daha mevcut...

Denis Lenoir'ın görüntü yönetmenliği, Marion Monnier'in de editörlüğünü üstlendiği, özellikle de Amy ve Joseph'in sevişme sahneleri sebebi ile "ailecek izlenemeyecek" olarak kategorize ettiğimiz bu filmi, gönül rahatlığı ile tüm sinemaseverlere önerebiliyoruz...

Keyifli seyirler,