“Uncut Gems”, senaryosunu da Ronald Bronstein ile birlikte yazan (Benny ve Josh) Safdie biraderlerin yönetmen koltuğunda oturdukları bir drama…
Dünya prömiyeri, 30 Ağustos 2019’da Telluride Film Festivalinde (TFF) yapılan ve 13 Aralık 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 7.4 (221.147 oy) ve 3.1/5 (10 bin üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.4/10 (336 yorum) ve 91/100 (56 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, oldukça etkileyici…
Ama biz yine de, oy kullanan üyeleri arasında sinemaya gönül veren yüzü aşkın tanınmış ismi barındıran National Board of Review tarafından, “1917”, “Dolemite is My Name”, “Ford v Ferrari”, “Jojo Rabbit”, “Knives Out”, “Marriage Story”, “Once Upon a Time…in Hollywood”, “Richard Jewell” ve “Waves” ile birlikte “2019’un En İyi 10 Filmi” arasında gösterilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, 20 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve 50 milyon dolarlık, “ehh işte” dedirten bir hasılat rakamına ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe karşımızdakinin:
“Hadi gözünüz aydın...
Coen biraderlerden sonra (sinemada yeni bir marka olarak) Safdie biraderlerimizin de oldu görüşünü perçinleyen bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Bu ikilinin daha önce “Good Time” (2017) isimli filmini izlemiş ve bizde yarattığı heyecan ile yine bu mecradaki yorumumuzun satır aralarında, (duyumunu aldığımız) “Uncut Gems” i beklemeye koyulduğumuzu yazmıştık…
Bu kez aynı şeyi, bir remake olarak değil de orijinal bir senaryo ile baştan aşağı yeniden kurgulanması planlanan, son projeleri “48 Hrs.” için söyleyeceğiz…
Elbette şu ana kadar ki bunca şeyi, laf kalabalığı olsun diye sarf etmedik…
Amacımız bu iki genç ve yetenekli sinemacının, boş atıp dolu tutturmaya çalışan gelip geçici tiplerden olmadıklarını göstermekti…
Ki, zaten birlikte yönettikleri dört sinema filminin arasında, bu tanıma uyan bir tanesine dahi en azından biz rastlamadık…
Film, Howard Ratner (Adam Sandler) isimli bahis bağımlısı bir mücevhercinin, karısı (Idina Menzel), sevgilisi (Julia Fox) ve paçasını kaptırdığı bir tefeci olan üvey kardeşi (Eric Bogosian) ile yaşadıklarına odaklanan son derece dinamik bir hikâyeye sahip…
Hatta Sandler’ın başarıyla canlandırdığı Howard karakterinin sahip olduğu hiperaktif enerji nedeniyle, aynen yaramaz çocuklar için söylenen mecazda olduğu gibi bir ara kendi kendinize, “Herhalde birazdan düz duvarlara da tırmanır bu” diye düşünmüyor da değilsiniz…
Zira ciddi bir efor da gerektiren bu koşuşturmaca, izlerken başınızın dönüp tansiyonunuzun yükselmesine de yol açabilecek kadar yoğun…
Muhtemelen Howard’ın hareketleri bir akıllı pedometre ile saniyesi saniyesine ölçülerek ekranlara yansıtılmış olsaydı, eminiz günlük adım sayısı 25 bini, yaktığı kalori miktarı ise sekiz yüzü fazlasıyla geçerdi…
Fakat korkmayın…
Daha önce Alan Parker, Roman Polanski, Michael Haneke, David Fincher ve Woody Allen gibi ustalar ile de çalışmış olan İranlı görüntü yönetmeni Darius Khondji, kameralarda ve Safdie birader filmlerinin değişmez editörleri Ronald Bronstein ile Benny Safdie ise kurgu masasında, her şeyi tam dozajında ayarlamışlar…
Öyle ki, bırakın sahneyi, neredeyse filmde gereksiz tek bir fotoğraf karesine dahi rastlamak mümkün değil… Filmde her şey tam da “Ancak bu kadar olur” dedirtecek güzellik ve uyumdaki bir yapıya sahip…
Hele bir de bütün bunlara, havai fişekler gibi peş peşe patlatılan ve insana, “Vay be!” dedirten o son derece “beklenmedik” final sahnelerini de eklediğiniz zaman:
“İşte bu” demekten kendinizi alamıyor ve başlarda gözünüzü korkutan 135 dakikalık sürenin de su gibi akıp geçtiğini fark ediyorsunuz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoilersiz” bir biçimde yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi tarz edinmiş olan sinemasever dostlara, “Safdie biraderler adını da takipteki sıra dışı yönetmenler listenize eklemeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu çok özel film için önerimiz de olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler