Hesabım
    İngiltere Benim
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    İngiltere Benim

    Morrissey bu filmin neresinde?

    Yazar: Banu Bozdemir

    England Is Mine / İngiltere Benim efsane rock starlarından biri olan Stephen Patrick Morrissey’in ilginç bir şekilde ünsüz, çapsız, büyüme çağındaki ergen hallerini anlatıyor. Yani herhangi sıradan bir insanın başına gelecek halleri Morrissey’in hayatı gibi izliyoruz, tabii ki bu haller onun halleri ama filmlik pek bir gramajı yok.

    Mancherstar’da yaşayan bir İrlandalı olarak Morrisey’in 35 yıllık müzik kariyerini bir kenara atan ve sıradan ergen hallerinden bir film yaratan Mark Gill’in düşüncesini kesinlikle merak ediyoruz. Özellikle de Morrissey’in hayattayken filmini çekerken. Hayattayken biyografik bir filmin olması artı gibi duruyor ama neden böyle bir film diye izlerken sıkça sordum kendime…

    Filmde yeni yetişip gelen, göz teması denen şeyden yoksun, sürekli sıkılan ve yapmak istediği şeyin peşine düşmek yerine, kendi iç sıkıntısının ve zaman zaman da kibrinin peşine düşen sıradan bir genç var karşımızda. Belli ki yönetmen sıradanlığın filmini çekerek çok şey anlatacağının düşünmüş ama biz birçok özelliği bulunan Morrissey’in hayat basamaklarını tırmanmasını izlemeyi daha çok tercih ederdik. Ama biz iç dünyasına kaçtıkça kaçan bir genci izliyoruz…

    1982 yılında Johnny Marr ile The Smiths’i kuran ama 1987 yılında dağılan gruptan sonra kariyerine söz yazarı ve besteci olarak devam eden Morrissey sonradan açılanlardan. Zira sonrasında bir roman yazar ve hayvan hakları aktivisti olarak adını duyurur ve sahne performansı da gençliğindeki çekingenliğinden oldukça uzaktır. Sahnede yaydığı enerjiyle bambaşka birine dönüştüğünü söyleyebiliriz. Ama film çoğunlukla bunları esirgiyor bizlerden.

    Tipik bir aile arasında geçen didişmeler ve bunlardan nasibini alan genç, işyerinde kendisine sürekli nasihat eden bir patron ve iş arkadaşlarıyla bağdaşmayan bir adamın sonrasında iyi bir müzik kariyerine nasıl başladığını öğrenememiş oluyoruz bu sayede. Film öyle bir yerde bitiriyor ki boşlukları bizim doldurmamızı istiyor adeta.

    Jack Lowden nispeten Morrissey’i başarıyla canlandırıyor. Ve hayat konusunda ‘tırmalamaya’ çalışan bir genci de diyebiliriz. Morrissey’in bu ergen hallerinden pek hoşlanmadığımı hatta benmerkezci ve üstten bulduğumu söyleyebilirim. Bir de aynı zamanda filmin tavrı da eklenince ortaya isminin iddiasını karşılayamayan bir film çıkmış diyebiliriz. O yüzden Morrissey hayranlarına hararetle önermekten uzak bir film, belki biyografik olarak geçmişini merak edenlerin ilgisini çeker ama Morrissey asıl sahnede kendisini bulmuş diyebiliriz bütüne bakınca…

    twitter.com/banubozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top