Hesabım
    Düşler Ülkesi
    Ortalama puan
    3,1
    4 Puanlama
    Düşler Ülkesi hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.066 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    3 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu Nicolaas Zwart'ın yazdığı “Dreamland", Miles Joris-Peyrafitte'nin yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama...

    Gelin isterseniz, artık bir sinema klasiği halini almış olan "Bonnie and Clyde" dan (1967) sağlam esintiler taşımasının yanı sıra gencecik bir delikanlının kendi Bonnie'sinin Clyde'ı haline geliş sürecinin anlatıldığı filmin hikayesine biraz daha yakından bakalım...

    Filmin anlatıcısı olan (baş kahramanlarımızdan Eugene'nin babadan üvey, anneden öz kız kardeşi) Phoebe Evans'a (küçüklüğünü oynayan Darby Camp - olgun halini seslendiren Lola Kirke) göre, 1930'lu yıllarda Teksas Bismark'a gelen endişeli ve kalbi kırık insanlar arasındaki John (Hans Christopher), Olivia (Kerry Condon) ve Eugene Baker (Finn Cole), kendilerine sıfırdan bir yeni yaşam alanı inşa ederler...

    Ama bir türlü ikna olmayan John, o topraklarda bir lanetin bulunduğuna inanmaktadır...

    İlerleyen yıllarda alkol sorunu da artan John, Eugene henüz daha beş yaşındayken evi öylesine terk ederek Meksika'ya gider...

    Ve bir yıl sonra Olivia'da Şerifin ofisinde kanun adamı olarak da çalışan çiftçi George Evans (Travis Fimmel) ile evlenir...

    Çizgi roman kahramanlarının hayranı olarak büyüyen Eugene on yedisine geldiğinde, tüm Bismark'taki çiftlikleri on dört kez vuran fırtına nedeniyle tarladaki ürünlerin tamamı yok olmuştur...

    Tabii alacaklı bankalar da boş durmazlar...

    Derken tam da bu esnada dokuz yaşındaki bir kızın katili de olan banka soyguncusu Allison Wells (Margot Robbie), gündeme bomba gibi düşer...

    Zira Şerif Ross'un (Joe Berryman) duyurduğuna göre kellesine 10.000 dolar ödül konulmuştur...

    Tüm diğer kasabalılar gibi ailesinin ekonomik durumu da iyice bozulduğundan üvey babasının gözüne fazlaca batmakta olan "ekmek elden su gölden" tarzda yaşayan Eugene'in evdeki huzuru da tamamen kaçmıştır...

    Yine öylesi günlerin birinin akşamında ahıra giden Eugene orada, gizlenmekte olan yaralı ve eli tabancalı Allison ile karşılaşır...

    Elbette katil olmadığını iddia eden Allison'ın tedavisini, evden getirdiği ilaçlar ile Eugene üstlenecektir...

    Gerçi ne kadarı doğru bilemesek de Phoebe'in ifadesinden, aslında Allison'ın bir yıl önce Missouri'deki zatürreye yenik düşen annesi ve babası ile çiftliklerini kaybettiğine dair şeyler de öğreniyoruz...

    Yani yapılan banka soygunları Allison açısından bir tür intikam alış biçimi olup masum insanları öldürenler de açtıkları gelişi güzel yaylım ateşi sonucunda bizzat polisin kendisidir...

    Şu an için kimin haklı kimin haksız olduğunu bilemiyoruz...

    Bekleyip göreceğiz...

    Bildiğimiz tek somut şey Meksika'ya kaçmayı tasarlayan Allison'ın, o da ancak bir banka daha soyarak ödeyebileceği 20.000 dolar karşılığında Eugene'den kendisine bir araç temin etmesini istemesidir...

    Bu arada meraklı ufaklık Phoebe ahıra girse de ürkerek kaçtığı için Allison'ı fark edemez...

    Öğlen için kendisine yemek getiren Eugene, akşam hava kararınca da kirlendiğinden dert yanan aynı Allison'ı yanına alarak yıkanarak temizlenmesi için yakınlarındaki göle götürür...

    Fakat gölün sahibi Hartwell (Paul Blott) onları orada görmüş ve Allison'ı da teşhis etmiştir...

    Üvey babası ile Ernie (Bruce McIntosh) arasındaki bu konuşmalar ile dahasını da duyan Eugene, George'un asılı olan ceketinin cebindeki anahtarları kaptığı gibi kendini, içinde kanıtların bulunduğu karakoldaki dolabın önünde bulur ve olayların hiç de Allison'ın anlattığı biçimde gelişmediği bilgisine ulaşmasının ardından da platonik bir "aşk" ile tutulduğu Allison'ın aleyhindeki bütün kanıtlara el koyar...

    Dakika 45...

    Bundan sonra ne mi olur?

    Yorumumuzun başlangıcında dedik ya, geriye kalan 53 dakika içinde çok büyük beklentilere girmeden Eugene'nin Clyde'a veya Allison'ın deyimi ile de Billy the Kid'e dönüşümünü izleyeceğiz...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top