İki baş karakterindeki kısmi benzerlik dışında, Georges Bizet'nin aynı isimli operasıyla (1875) hiçbir alakası bulunmayan yeni nesil hikayesi ile senaryosunu da...
Alexander Dinelaris ve Loïc Barrère ile birlikte kaleme almasının...
Ve aynen...
Academy Ödüllü "Black Swan"dakine (2010) benzer bir biçimde, filmdeki dansların koreografisini de tasarlamasının yanı sıra ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çeken Benjamin Millepied'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Carmen"; ilgiyle izlenilen, müzikal bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, kulakların pasını silen orijinal müziklerini, "Moonlight" (2017), "If Beale Street Could Talk" (2018) ve "Don't Look Up" tan da (2022) tanıdığımız başarılı müzisyen Nicholas Britell'in bestelediği; Amerika, Avustralya ve Fransa ortak yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film Zilah Rosas'ın (Marina Tamayo)...
"Carmen, tatlım... Bu adamlar... Ne ilkler ne de son olacaklar...
Farklı yüzler... Farklı şekil ve boyutlar... Ama hep aynı adam... Tek bir adam...
Gözleri üzgün fakat ağlamıyor... Susuz ve soğuk, tıpkı çöl gecesi gibi... Damarlarından kan değil, kum akıyor...
Gözlerimizdeki yaşa, göğüslerimizdeki süte hasret... Kadınlığımızın kanına hasret... Ona, hayatın tadını tekrar verebilecek bir şeye hasret...
Yapamaz... Olamaz..."
Şeklindeki...
Kızı Carmen'e yönelik...
Vasiyetini andıran seslenişiyle (seslendiren Marina de Tavira) başlarken...
***
- Chihuahuan Çölü, Meksika Sınırı -
Zilah...
Çölün ortasındaki evinin önündeki ahşap döşemenin üstünde...
Bir başına Flamenko dansı yapmaktayken...
***
Kendisine doğru...
Hızla yaklaşmakta olan otomobilden inen şapkalı bir adam (Nico Cortez)...
"Nerede o?" "Kız nerede?" sorularını yöneltip...
Belinden çıkardığı silahını da doğrultmasına rağmen...
***
Beklediği yanıtı alamayan aynı adam...
İstifini bozmayıp...
Dansını sürdüren Zilah'ı vururken...
Bohçasını kapan Carmen ise (Melissa Barrera)...
Topuklayarak, oradan uzaklaşmaktadır...
***
Ardından da...
An itibarıyla hayatını kaybetmiş olan Zilah...
Girişteki seslenişini...
"Sen beni sevdin, benim annemi sevdiğim gibi...
Şimdi benden ayrılma vaktin... Uçma vaktin geldi...
Los Angeles'a git... Lo Sombra Poderosa'ya... Ve Masilda'yı (Rossy de Palma) bul...
Sen benim kalbimsen, o da benim omurgam...
Değerli Carmen'im...
İçinde... Benim kanımı, sütümü, göz yaşımı taşıyorsun...
Onları Masilda'ma götür...
İkinizde onları paylaşıyorsunuz...
Beslenin benden...
Sonsuza kadar içinizde yaşayacağım...
Seveceğim... Dans edeceğim... Güleceğim..."
Biçiminde sürdürürken...
***
Defnettiği annesinin kanını başına süren Carmen...
Çantasını hazırlar hazırlamaz...
Dışarıya çıkıp...
Evlerini de ateşe vermesini takiben...
Yola koyuluverir...
***
Aynı esnada ve aynı sınır kasabasında...
Üzgün ve işsiz bir savaş gazisi olan Aiden (Paul Mescal)...
Aralarında...
Yanına sığındığı ablası Julieanne (Nicole da Silva) ile Afganistan'da bir bacağını yitirmiş olan silah arkadaşı Jay'in de (Damien Thomlinson) bulunduğu...
Mike (Benedict Hardie), Nancy Ann (Pip Edwards), John (Kevin MacIsaac) ve Marie (Tara Morice) için düzenlenen barbekü partisinde köftelerle ilgilenirken...
***
Akşam olunca da teselliyi...
Eline aldığı gitarla şarkı söyleyerek bulmaya çalışmaktadır...
***
Ancak...
Artık onun da...
En azından ablasının düşüncesine göre...
Amaçsızca gitar tıngırdatmayı bırakıp...
Hiç değilse...
***
Aynen Carmen ve diğer kaçaklar (Gustavo Acero Caballero, Melissa Dawson, Lucas Venegas, Shae Dawson) gibi Amerika'ya geçenleri durduran...
Phil (Justin Smith) komutasındaki Sınır Devriyeleri'ne...
Arkadaşı Mike gibi gönüllü olarak katılmasının zamanı...
Çoktan gelmiştir bile...
***
Çok geçmez...
Mike ile Aiden...
Kendi araçlarıyla çıktıkları gece devriyesi sırasında...
Mike'ın şüpheli bulduğu...
Açık olan arka kasasında...
Yukarıda isimlerini saydığımız kaçak sığınmacıların saklanmakta olduğu...
Bir kamyonete rastladıklarında...
***
Her ne kadar Aiden...
Yapmaması için uyarsa da Mike...
Telaşa kapılıp kaçanlara ateş açsa...
Ve şimdi de...
Koşarak kaçan Carmen'in peşine takılsa ve yetişip onu durdursa da...
***
Gözünü kan bürümüş olan Mike'tan daha atik davranarak...
Mike Carmen'i öldüremeden...
Aiden Mike'ı vurarak öldürecek...
Ve böylelikle de...
Carmen ile Aiden'ın yolları...
Geri dönüşü olmamacasına kesişmiş olurken...
***
Amerikan polisinin...
Özellikle de, Mike'a karşı gerçekleştirdiği cinayetten aradığı Aiden'ın ardına düştüğü...
İki kanun kaçağı olarak...
Los Angeles'a yelken açacaklardır...
Dakika 37...
***
Kendilerine yardımcı olan bir şoförün (David Caputo) sarf ettiği, "insan çoğu zaman, kaçtığı şeye doğru koşar" sözcüğünün ne türde bir mana ifade ettiğinin de anlaşılacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; opera ve dansa da doyacakları, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,