Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Bu irkiltici, hatta biraz itici film yine de sinemasal anlatımıyla seçkinleşiyor. Kapan’ın da müziğini yapmış olan Michael Abels, bu kez belki tüm hatırlanan fantastik korku filmleri içinde filme en uygun, en katkıda bulunan müziği sunuyor. Kulaklarımızı da irkiltmek pahasına… Ve oyunculuk da birinci sınıf. Siyahilerde Lupita Nyong’o ve Winston Duke; onların kurbanı olan beyaz çiftte ise Elisabeth Moss ve Evan Alex çok iyiler. Ayrıca siyahilerin ikişer kişiyi canlandırdıklarına da dikkat!.. Batılı eleştirmenler film için Kubrick (özellikle Shining), De Palma, Aronofski (özellikle Black Swan) gibi isimleri anıyor. Ama biri de şöyle demiş: “Jordan Peele yeni Kubrick, Shyamalan, Hitchcock veya Spielberg değil. O özgün bir yönetmen: Komedi, dehşet ve sosyal yorumu harman eden üslubuyla”...
Eleştirinin tamamı için: T24
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
“Get Out”da olduğu gibi Jordan Peele, insanların bilinçdışındaki korkuları hikâyelere dönüştürmeyi seviyor. Kuşkusuz, “Biz”deki her olayın matematiksel bir kesinlikle, sembolik olarak yazıldığını iddia edemem ama hikâye üzerine düşündükçe başka veriler de çıkıyor karşımıza... Mesela, kırmızılıların “yeraltı”ndan gelmesi... Yeraltı pekâlâ bilinçdışını temsil ediyor olabilir. Çünkü onlar, bilinçdışına ittiğimiz, bastırdığımız ilkel içgüdülerimizin cisimleşmiş hali gibiler... Konuşamıyor, hırlıyorlar. Sadece içgüdüleri var. İlkel benlikleriyle yaşıyorlar. Öldürmek ve kendi ikizlerini avlayarak onların yerine geçmeyi hedefliyorlar. Bize oranla korkusuzlar. Zombileri, klonlanmış ruhsuz kopyaları andırıyorlar...
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Milliyet
Yazar: Nil Kural
Filmin ilk bölümünde izleyicisine hissettirdiği tedirginlik ve gerilim duygusu üst düzeyde. Ancak hikayesini daha büyük bir anlatıma taşıyıp, bunlar üzerinden zaten anlaşılmış metnini vurgulamak konusunda ısrar ettikçe filmin mensubu olduğu türden taviz vermeye başlıyor ve izleyiciyi saran atmosferini kaybediyor. “Biz/Us” izlenmeye değer bir korku filmi olsa da, yarattığı yüksek beklentilerin ve ettiği büyük lafların altından kalkamıyor.
Eleştirinin tamamı için: Milliyet
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Filme dönersek, ‘ötekiler’ içimizdeki kötülüğün sahaya yansıması olabilir miydi (ben uzun süre durumu böyle algıladım) ya da Olkan’ın (Özyurt) kuyruk jeneriği yazarken kulağıma fısıldadığı gibi ‘Göçmen meselesi’ne bağlanabilir miydi bilemiyorum ama Peele’nin böyle niyetleri yokmuş meğerse... Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Görsel açıdan özellikle bahçedeki aile belirene kadar film gayet iyi gidiyor ama sonrasında bağlandığı ya da bağlanırken bizi tatmin edeceği bir nokta yok. Başta Lupita Nyong’o olmak üzere kadronun üzerine düşenleri hallettiğini de belirtmeliyim, ayrıca minik Adelaide’de Madison Curry de çok iyi. Sonuç: Peele’nin filmi biçimci ama içerik bakımından bizi pek de bir yerlere taşımayan, vasat bir gerilim hamlesi olmuş. ‘Biz’ daha iyi şeylere layıkız!
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Biz, Kapan'daki gibi alegorik bir anlatım üzerinden ilerliyor. 'Biz Amerikalıyız' diyen benzerler, anlıyoruz ki gittikçe çürüyen, çürüdükçe canavarlaşan, canavarlaştıkça saldırganlaşan orta sınıf ailelerin sınıfsal, ahlaki çıkmazlarını temsil ediyor. Ama o kadar... Peele senaryoda bu alegorik anlatımın döngüsünü net bir şekilde kuramıyor. Kim kime niye karşı, sonradan yeraltından geldiğini öğrendiğimiz benzerlerin asıllarını öldürme motivasyonu nereden kaynaklanıyor, onlara öfkelisin sebebi nedir? Sorular cevapsız kalıyor. Daha doğrusu kolektif bir hafızaya yaslanan alegorik anlatımın kaynadığından bireysel travma çıkıyor. Eee diyorsunuz! Bununla da kalmayıp Peele finalde yarattığı alegorik dünyayı tuhaf bir tercihle ters yüz ediyor ve karmaşık olsa bile tüm onca anlatı boşa çıkıyor. Kötü senaryodan iyi film çıkmaz! Biz bunu bir kez daha ispatlıyor. Böylece Peele'nin Kapan'daki gibi iyi yönetmenlik başarısı çok da işlevsel olamıyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
T24
Bu irkiltici, hatta biraz itici film yine de sinemasal anlatımıyla seçkinleşiyor. Kapan’ın da müziğini yapmış olan Michael Abels, bu kez belki tüm hatırlanan fantastik korku filmleri içinde filme en uygun, en katkıda bulunan müziği sunuyor. Kulaklarımızı da irkiltmek pahasına… Ve oyunculuk da birinci sınıf. Siyahilerde Lupita Nyong’o ve Winston Duke; onların kurbanı olan beyaz çiftte ise Elisabeth Moss ve Evan Alex çok iyiler. Ayrıca siyahilerin ikişer kişiyi canlandırdıklarına da dikkat!.. Batılı eleştirmenler film için Kubrick (özellikle Shining), De Palma, Aronofski (özellikle Black Swan) gibi isimleri anıyor. Ama biri de şöyle demiş: “Jordan Peele yeni Kubrick, Shyamalan, Hitchcock veya Spielberg değil. O özgün bir yönetmen: Komedi, dehşet ve sosyal yorumu harman eden üslubuyla”...
Habertürk
“Get Out”da olduğu gibi Jordan Peele, insanların bilinçdışındaki korkuları hikâyelere dönüştürmeyi seviyor. Kuşkusuz, “Biz”deki her olayın matematiksel bir kesinlikle, sembolik olarak yazıldığını iddia edemem ama hikâye üzerine düşündükçe başka veriler de çıkıyor karşımıza... Mesela, kırmızılıların “yeraltı”ndan gelmesi... Yeraltı pekâlâ bilinçdışını temsil ediyor olabilir. Çünkü onlar, bilinçdışına ittiğimiz, bastırdığımız ilkel içgüdülerimizin cisimleşmiş hali gibiler... Konuşamıyor, hırlıyorlar. Sadece içgüdüleri var. İlkel benlikleriyle yaşıyorlar. Öldürmek ve kendi ikizlerini avlayarak onların yerine geçmeyi hedefliyorlar. Bize oranla korkusuzlar. Zombileri, klonlanmış ruhsuz kopyaları andırıyorlar...
Milliyet
Filmin ilk bölümünde izleyicisine hissettirdiği tedirginlik ve gerilim duygusu üst düzeyde. Ancak hikayesini daha büyük bir anlatıma taşıyıp, bunlar üzerinden zaten anlaşılmış metnini vurgulamak konusunda ısrar ettikçe filmin mensubu olduğu türden taviz vermeye başlıyor ve izleyiciyi saran atmosferini kaybediyor. “Biz/Us” izlenmeye değer bir korku filmi olsa da, yarattığı yüksek beklentilerin ve ettiği büyük lafların altından kalkamıyor.
Hurriyet
Filme dönersek, ‘ötekiler’ içimizdeki kötülüğün sahaya yansıması olabilir miydi (ben uzun süre durumu böyle algıladım) ya da Olkan’ın (Özyurt) kuyruk jeneriği yazarken kulağıma fısıldadığı gibi ‘Göçmen meselesi’ne bağlanabilir miydi bilemiyorum ama Peele’nin böyle niyetleri yokmuş meğerse... Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Görsel açıdan özellikle bahçedeki aile belirene kadar film gayet iyi gidiyor ama sonrasında bağlandığı ya da bağlanırken bizi tatmin edeceği bir nokta yok. Başta Lupita Nyong’o olmak üzere kadronun üzerine düşenleri hallettiğini de belirtmeliyim, ayrıca minik Adelaide’de Madison Curry de çok iyi. Sonuç: Peele’nin filmi biçimci ama içerik bakımından bizi pek de bir yerlere taşımayan, vasat bir gerilim hamlesi olmuş. ‘Biz’ daha iyi şeylere layıkız!
Sabah
Biz, Kapan'daki gibi alegorik bir anlatım üzerinden ilerliyor. 'Biz Amerikalıyız' diyen benzerler, anlıyoruz ki gittikçe çürüyen, çürüdükçe canavarlaşan, canavarlaştıkça saldırganlaşan orta sınıf ailelerin sınıfsal, ahlaki çıkmazlarını temsil ediyor. Ama o kadar... Peele senaryoda bu alegorik anlatımın döngüsünü net bir şekilde kuramıyor. Kim kime niye karşı, sonradan yeraltından geldiğini öğrendiğimiz benzerlerin asıllarını öldürme motivasyonu nereden kaynaklanıyor, onlara öfkelisin sebebi nedir? Sorular cevapsız kalıyor. Daha doğrusu kolektif bir hafızaya yaslanan alegorik anlatımın kaynadığından bireysel travma çıkıyor. Eee diyorsunuz! Bununla da kalmayıp Peele finalde yarattığı alegorik dünyayı tuhaf bir tercihle ters yüz ediyor ve karmaşık olsa bile tüm onca anlatı boşa çıkıyor. Kötü senaryodan iyi film çıkmaz! Biz bunu bir kez daha ispatlıyor. Böylece Peele'nin Kapan'daki gibi iyi yönetmenlik başarısı çok da işlevsel olamıyor.