“Arctic”, senaryosunu Ryan Morrison ile birlikte yazan Brezilyalı müzisyen ve sinemacı Jônatas de Moura "Joe" Penna’nın yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…
Prömiyeri, 10 Mayıs 2018’de aday olduğu Caméra d'Or / Altın Kamera ödülü için yarıştığı Cannes Film Festivalinde yapılan ve 1 Şubat 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren bu İzlanda – ABD ortak yapımı filmin, 6.8/10 (44.864 oy) ve 3.8/5 (1.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.1/10 (150 yorum) ve 71/100 (32 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Yine de isterseniz, bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe, karşımızdakinin, Mads Mikkelsen’in tek kişilik şovuna dönüşen bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Zaten bizzat Mikkelsen’in kendisi de 19 günü aşan bir zaman içinde (ve kimi gün 15 saatlik uzun sürelerle) İzlanda’da çekilen bu filmi, Cannes’da katıldığı bir mülakatta, kariyerinin en zor filmi olarak tanımlamış…
Hani aslında, 2 milyon dolar gibi oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmin yönetmeni Joe Penna ve teknik ekibi için de durum, Mikkelsen’inkinden çok daha farklı değildi…
Eminiz, eldeki sınırlı olanaklar ile ve özellikle de karlı buzlu sert iklim koşullarında bu filmin üstesinden gelmek, öyle hiç kimse için pek kolay olmamıştır…
Ki, gerçekte kendisi sıcak bir iklimin çocuğu olan Penna’da bu savımızı, Kenneth Turan’ın Los Angeles Times’daki 11 Mayıs 2018 tarihli makalesinde belirttiği gibi, “Çekimler süresince, bu film çekilinceye kadar haberdar olmadığım, pille ısıtılan kıyafetler kullandım” diyerek teyit de etmiştir…
Peki, bütün bu çabalara değdi mi?
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu soruyu, “Nihayetinde ortaya ‘başyapıt’ niteliğinde çok önemli bir film çıkmış olmasa da 98 dakikalık süre tamamlandığında kendinizi kesinlikle kandırılmış gibi de hissetmiyorsunuz” biçiminde yanıtlamanın yeterli olacağını düşünüyoruz…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama buraya kadar söylediklerimizin tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun…
Artık ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…
Son bir not:
Evet, yoğun bedensel çaba gerektiren bu filmde konuşma çok az…
Ama var…
Mikkelsen, gerekli yerlerde hem İngilizce hem de (İngilizce altyazı ile) Danimarka dilinde konuşuyor…