Hesabım
    Kiracı
    Ortalama puan
    4,1
    65 Puanlama
    Kiracı hakkında görüşlerin ?

    11 Kullanıcı yorumları

    5
    3 Eleştiri
    4
    3 Eleştiri
    3
    4 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    21 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    “Le locataire / The Tenant / Kiracı”, senaryosunu Roland Topor’un “Le locataire chimérique” (1964) isimli romanından uyarlayarak Gérard Brach ile birlikte yazan Roman Polanski’nin yönetmen koltuğunda oturduğu zekâ ürünü bir drama…

    Prömiyeri, 24 Mayıs 1976’da Altın Palmiye ödülüne aday olduğu Cannes Film Festivalinde yapılan ve 26 Mayıs 1976 tarihinde Fransa’da vizyona giren filmin, 7.7/10 (40.819 oy) ve 4.1/5 (10.000 oy üzeri) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.8/10 (32 yorum) olan Rotten Tomatoes ve 71/100 (12 yorum) olan yorum ortalaması nitelikli bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

    Ama biz yine de Polanski’nin ilk ikisi “Repulsion” (1965) ve “Rosemary's Baby” (1968) olan ünlü “Apartment Trilogy / Apartman Üçlemesi”nin bu son filmini, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak inceleyecek ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Bunun için de her ne kadar üçlemenin en güçlü halkası “Rosemary's Baby” (1968) kadar olmasa da izleyeni sürekli tetikte kalmaya mecbur bırakan filmin ayrıntılı incelemesine geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, ufak bir gevşeme göstererek rehavete kapıldığınız ve böylelikle de Polanski’nin, özellikle de Trelkovsky karakterinin sürekli gülümseyen yüz ifadesi eşliğinde vermeye çalıştığı ipuçlarını kaçırmaya başladığınız an, ne yazık ki bu filmin artık sizin için bitmiş olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Zira aynı yıllarda Ankara ve İstanbul’da da Bruce Lee filmlerinin oynadığı sinema salonlarında Trelkovsky (Roman Polanski) ve Stella’nın (Isabelle Adjani) yaşadıklarına benzer görüntülerin yaşandığı sahneler ile filmin başkarakteri Trelkovsky’nin ısrarla Fransa’da Türkiye’deki filtresiz sigaralar Birinci ve Bafra’nın karşılığı olan mavi Gauloises Caporal sigarası içmesi filme kesinlikle laf olsun diye eklenmiş şeyler değiller…

    Ki, bu üç “ciğer delen” in üçü de sigara kullandığımız lise ve üniversite yıllarımızda bizimde vaz geçilmezlerimizdendi…

    Aynen intihar sonucu ölen Simone Choule karakterinin kilisedeki cenaze töreninde, rahip tarafından cemaate (mi yoksa yalnızca Trelkovsky’e mi?) hitaben söylenenler ile Trelkovsky’e her sabah takıldığı kafede sigara olarak “Gauloises Caporal” yerine sürekli olarak Simone’un da kullandığı söylenen “Marlboro” markasının dayatılması ve aynı Trelkovsky’nin sigara paketini açtıktan sonra jelatinini itinayla buruşturarak yere atması gibi…

    Bu sigara jelatini ve boşalmış sigara paketlerini buruşturarak fütursuzca yere atma kültürü (yoksa şuursuzluğu mu deseydik) maalesef ülkemizde de sokakların çöplüğe dönmesine neden olmuş durumda…

    Hâlbuki biz, 1992 yılında iş ve uluslararası bir konferansa katılım amacıyla gittiğimiz (o tarihte de) bisiklet yollarıyla meşhur olan Amsterdam’da, yere sigara izmariti atılmasının yasak olması nedeniyle değil de sırf yanımızdaki yabancı ülke vatandaşı arkadaşlarımızdan utandığımız için sokakta yürürken içtiğimiz sigarayı yerde söndürerek izmaritini cebimize koymuş sonrada tamamen bırakarak günde iki paket içtiğimiz 19. Yüzyıl artığı o meretten ilelebet kurtulmuştuk…

    Şu ana kadarki bütün bu sıraladıklarımızın ve fırsat bulup da sıralayamadığımız daha pek çok şeyin film için hiçbir anlam ifade etmediğini söyleyebilmek, bize göre sadece Polanski sinemasından haberdar olmamakla mümkün olabilir…

    Ancak filmde çok daha karmaşık olan bir durum var ki, o da aslında kimin paranoyak olduğu ile nelerin gerçek ve nelerin de hayal olduğu hususu…

    Bu arada unutmadan söyleyelim, filme kaynak olan “Le locataire chimérique” isimli romanın Türkçe tercümesi de zaten tamı tamına “Hayali Kiracı” dır…

    Umarız sırf bu bile sizde de ani bir şimşek çakmasına neden olur…

    İşte tam da bu noktada, başta Polanski’nin kendisi olmak üzere Isabelle Adjani, Rufus ve Academy ödüllü Melvyn Douglas, Jo Van Fleet ve Lila Kedrova gibi isimlerden oluşan oyuncu kadrosunun performansına da kısaca bir değinelim istiyoruz…

    Çünkü Polanski’nin kurgusu sayesinde bu kadronun sergilediği sıra dışı performans hepsini filmde şüpheli konumuna düşürüyor…

    Hele bir de buna, filmin finalindeki o müthiş sürprizlerle dolu hastane sahnesi de eklenince, Ashley 'Ash' J. Williams karakteri üzerine yapışmış olan Bruce Campbell’ın,”En sevdiğim gerilim filmlerinden biri” biçiminde adlandırdığı böyle bir film çıkıveriyor ortaya…

    Apartman Üçlemesinde yer alan filmlerin üçünü de daha önce birkaç kez izlemiştik…

    Fakat bu filmin 1080p formatındaki yeni bir kopyası elimize geçince bir daha izleyelim ve filme dair düşüncelerimizi de dostlarımızla paylaşalım istedik…

    İnanıyoruz ki, bu yorumumuz sayesinde, şu ana kadar bu filmi ve üçlemenin diğer filmlerini izlememiş olanlarda da bir merak uyandırdık

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi yaptığımız açıklamalar sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar vereceklerin ağzının tadını kaçırmış olmamak adına “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi alışkanlık haline getirmiş olan sinemasever dostlarımıza, “Hollywood stüdyolarının Marvel evrenine sıkışıp kaldığı günümüzde Avrupa sinemasının Roman Polanski gibi yaşayan çınarlarının filmlerini de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmak isteriz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “İyi” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer halen izlemediyseniz bu arşivlik Polanski filmine “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…

    Son bir not:
    Apartman Üçlemesinin, “Repulsion” (1965) ve “Rosemary's Baby” (1968) isimli filmlerini de yorum programımıza dâhil ettiğimizi duyurmak isteriz…
    Ilknur K
    Ilknur K

    Takipçi 1.243 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    9 Şubat 2009 tarihinde eklendi
    film psikolojik-gerilim ancak çok fazla germiyor. sadece konusu itibari ile iyi işlenmiş bir film. 10/6
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 566 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    21 Temmuz 2019 tarihinde eklendi
    kesinlikle pskoloji gerilim filmi seviyorsanız izleyin izledikten sonra pskolojiyi bozan türden bir yapım
    emrahsahin98
    emrahsahin98

    Takipçi 104 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    1 Ağustos 2008 tarihinde eklendi
    apartman üçlemesinin bana göre en iyi filmi.
    -alp-
    -alp-

    Takipçi 195 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    16 Haziran 2010 tarihinde eklendi
    The Tenant, Psikolojik gerilim üzerine yapılmış en önemli başyapıtlardan.. Polanskinin muazzam oyunculuğu ve yönetimi gerçekten unutulmaz. Isabelle Adjani göründüğü her sahnede büyülüyor. Sonuçta her sahnesi zeka ve sanat kokan The Tenant, aradan ne kadar süre geçerse geçsin hep saygıyla hatırlanacaktır diye düşünüyorum...
    er-u-han
    er-u-han

    Takipçi 112 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    27 Ocak 2010 tarihinde eklendi
    Polanski ustanın yönetmenlikte olduğu kadar oyunculukta da usta olduğunu gösterdiği The Tenant;Alfred Hitchcock ve Brian De Palma sinemasının bileşimiymiş hissi veren ve Polanskinin erken dönem sinemasının en başarılı filmlerinden birisi...Bana göre müthiş!...Herkes beğenmeyebilir ama benim gibi sinefillere şiddetle tavsiye ediyorum...
    nskmourinho
    nskmourinho

    Takipçi 998 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    23 Ekim 2010 tarihinde eklendi
    Filmi izlerken üzüldüm çünkü bir daha böyle bir film izleyeceğimi sanmıyorum.Kiracı,her yönüyle kusursuz bir film.Polanskinin müthiş kamera detayları,senaryonun harika ürkütücülüğü,hayata dair yapılan göndermeler... İzlediğim en iyi psikolojik gerilimlerden 9/10
    deckard76
    deckard76

    Takipçi 317 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    18 Temmuz 2008 tarihinde eklendi
    Polanski baştan sona sürükleyici iyi çekilmiş ve oynanmış başarılı bir psikolojik gerilime imza atmış.Filmi çok beğendim.Her sinemasevere tavsiye ederim.
    sahan33
    sahan33

    Takipçi 110 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    7 Ağustos 2009 tarihinde eklendi
    Mükemmel bi film. sonuna kadar sizi ekrana çiviliyor.ben çok beğendim. roman polanski gerçek bi usta olduğunu kanıtlamış.
    nellyo33
    nellyo33

    Takipçi 125 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    16 Eylül 2010 tarihinde eklendi
    polanski psikolojik gerilimde başarılı bir yönetmen sitede en iyi psikolojik gerilim filmlerinden biri olan tiksintide onun eseri
    Eskiden Beri
    Eskiden Beri

    Takipçi 23 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    7 Temmuz 2011 tarihinde eklendi
    The Tenant ile Polanski neyi anlatmak istiyor? Aslında dışa dönük ve kibar olmasına karşın derinlerinde varoluşsal soruları barındırıp bunları kendisine soran (zorla sordurulan demek daha doğru) bir bekarın (Trelkovsky) sonu intihar olan şizofrenik, nevrotik hallerini mi? Özde fransız olmayan birinin maruz kaldığı baskıyı mı...?
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top