“The Nightingale”, senaryosunu da yazan Jennifer Kent’in yönetmen koltuğunda oturduğu etkileyici bir dönem draması…
Prömiyeri, 6 Eylül 2018’de Venedik Film Festivalinde yapılan ve 2 Ağustos 2019 tarihindeki sınırlı salon gösterimi ile Amerika’da vizyona giren filmin, 7.3/10 (6.693 oy) ve 3.9/5 (30 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.6/10 (209 yorum) ve 77/100 (35 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, izleyiciye ulaşması sağlanamamış iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de çekimleri, (şimdiler de Avustralya'nın Tazmanya eyaleti olarak bilinen fakat) filmin hikâyesinin geçtiği dönem olan 1825 yılında Van Diemen'in Ülkesi olarak adlandırılan topraklardaki bir İngiliz ceza (sürgün) kolonisi biçiminde düzenlenen sette yapılan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, çok tanıdık simalar olmasalar da baş rollerdeki Aisling Franciosi, Sam Claflin, Baykali Ganambarr ve Damon Herriman gibi isimlerin kusursuza yakın bir performans ile 136 dakikalık süresine rağmen izleyenleri koltuklarına çiviledikleri filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; eğer vakti zamanında Clint Eastwood’un “Unforgiven” ını (1992) yahut da Warwick Thornton’ın “Sweet Country” sini (2017) severek izlediyseniz karşımızdakinin de, kesinlikle kaçırmamanız gereken bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Tabii bu arada daha henüz işin çok başındayken, özellikle de kadın ve çocuk gibi savunmasız insanlara yapılan saldırılar karşısında sinirlerine hâkim olamayanlar ile kan görmeye dayanamayanlara dostane bir uyarıda bulunalım:
“Lütfen siz uzak durun bu filmden!”
Zira İrlandalı hükümlü Clare Carroll (Aisling Franciosi) ile ailesinin başına gelenler karşısında, görmeye dayanamadığınız o kan, eminiz beyninize sıçrayacak ve daha ilk 15 – 20 dakika içinde kesin deliye dönecek, hatta çıldıracaksınız…
Sonuna kadar aynı tempoda devam eden filmin arkasını nasıl getirirsiniz, artık orasını siz bilirsiniz… Ki, daha “spoiler” olmasın diye büyük sinemacı Sam Peckinpah ile Quentin Tarantino’ya rahmet okuturcasına kan banyosuna dönüşen adam öldürme sahnelerinden hiç bahsetmedik bile…
Evet, gerçekten de Avustralya’nın sömürgeleştirilme sürecinde bölgenin gerçek sahipleri olan Aborjinler ile suçları nedeniyle Britanya adalarından bu topraklara sürgün gönderilen hükümlüler ve üzerinde güneş batmayan Bileşik Krallığın ayrıcalıklı temsilcileri arasında yaşananlar, Jennifer Kent tarafından son derece çarpıcı bir sinema diliyle anlatılmış…
Öyle ki, size kalan tek şey, olan biteni ağzınız açık bir biçimde izlemek oluyor…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi tarz edinmiş sinemasever dostlara, “Yıllardır takibimizde olan Jennifer Kent’in, neredeyse ilk uzun metrajlı filmi ‘The Babadook’ (2014) kadar zekice kurgulanmış olan bu ikinci filmini de izleme listeleriniz ile arşivlerinize eklemeyi etmeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu bağımsız film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Notlarımızı karıştırdığımızda, artık nasıl oldu ve gözümüzden kaçtıysa Jennifer Kent’in, bu filmdeki gibi besteci Jed Kurzel, görüntü yönetmeni Radek Ladczuk, editör Simon Njoo, casting direktörü Nikki Barrett ve prodüksiyon tasarımcısı Alex Holmes’un da dâhil olduğu aynı teknik kadroyla çektiği ilk filmi “The Babadook”u (2014) henüz yorumlamadığımızı fark ettik… Ve bu hatamızı telafi etmek adına onu, “öncelikli” kaydı ile yorum programımıza aldık…
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 7 Aralık 2019 günü saat 02.39’da yazılarak paylaşılmıştır...