“Bad Times at the El Royale”, Drew Goddard’ın “The Cabin in the Woods” (2012) sonrasında çektiği ikinci uzun metrajlı sinema filmi…
Goddard, tarz olarak “neo-noir” gerilim olarak da adlandırılan bu filmi sadece yönetmekle kalmamış, aynı zamanda senaryosunu da yazdığı gibi yapımcılığını da üstlenmiş…
Prömiyeri, 27 Eylül 2018’de Fantastic Fest’de yapılan ve 12 Ekim 2018’de vizyona giren filmin, 7.3/10 (29.049 oy) ve 3.8/5 (3.076 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.6/10 (218 yorum) ve 60/100 (43 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, 32 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen bu filmin, 31.6 milyon dolarlık gişe hasılatını da teyit eder nitelikte…
Gelin isterseniz, gişede umduğunu bulamayan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle, bir de biz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak biz girişi, henüz şu ana kadar topu topu iki film çekmiş olmasına rağmen, yönetmen olarak da kendi tarzını iyice oturttuğunu düşündüğümüz Goddard'ın bizzat kendisi ile yapalım deriz…
Sanıyoruz, onun sinema kariyerine; “Buffy the Vampire Slayer” (2002 – 2003), “Angel” (2003 – 2004), “Alias” (2005 – 2006) ve “Lost” (2005 – 2008) gibi önemli dizilere senaryolar yazarak başladığını bilmeyen sinemasever yoktur…
Aynen bu kariyerin, “Cloverfield” (2008), “World War Z” (2013) ve “The Martian” (2015) gibi filmlere de senaryo yazarak devam etmiş olması gibi…
Yani nereden bakılırsa bakılsın bu manzara bize, karşımızda Hollywood’un harika çocuklarından birinin ve bu harika çocuğun son filmi, “Bad Times at the El Royale” nin olduğunu söylüyor gibi…
O kadar ki, artık bu gerçeği kesinlikle bir miyop dahi ıskalayamaz…
Bu kısa girişten sonra şimdi tekrar filmimize dönecek olursak…
Drew Goddard’ın bu filmde, usta casting direktörleri Carmen Cuba ve Candice Elzinga’nın da el vermesiyle oldukça renkli bir oyuncu kadrosuna neredeyse bir resmi geçit yaptırdığını görüyoruz…
Yalnız kim ne derse desin, bizim bu kadro içinde performansını en fazla beğendiğimiz oyuncuların Jeff Bridges ile Lewis Pullman olduğunu da mutlaka söylememiz gerekiyor…
Oyunculara ilişkin bu son saptama üzerine, kimilerinin haklı olarak, “Peki, diğer oyuncuların performansı kötü müydü?” şeklinde bir soru sorduklarını duyar gibi oluyoruz…
Yanıtımız, “Kesinlikle hayır…”
Ama dediğimiz gibi biz, bu ikisini her koşulda tek geçeriz…
Elbette, tarz olarak “neo-noir” gerilim biçiminde adlandırılan bu filme uygun karanlık ve sert atmosferin yaratılmasına katkı veren teknik ekibe de kısaca bir değinmek gerekiyor…
Zira bu ekibin içinde, daha önce “Transamerica” (2005), “Atonement” (2007), “Milk” (2008), “Ex Machina” (2014), “Interstellar” (2014), “The Martian” (2015), “The Revenant” (2015), “Ant-Man” (2015), “Mission: Impossible - Rogue Nation” (2015), “Nocturnal Animals” (2016) ve “War for the Planet of the Apes” (2017) gibi filmlerde görev yapmış Academy ve Primetime Emmy ödüllü (ve bu ödüllere aday olmuş) çok önemli sinemacılar var…
Ki, ortaya çıkarttıkları bu sıra dışı film de aslında bunu fazlasıyla kanıtlar nitelikte zaten…
Sağda solda yeterince anlatıldığı için filmin konusuna, izleyeceklerin ağzının tadını daha fazla kaçırmamak adına, "Bari biz hiç girmeyelim" dedik…
Sonuç olarak, 141 dakikalık süresine ve kapalı tek mekânda geçmesine rağmen büyük bir ilgiyle izleyerek arşivimize de dâhil ettiğimiz bu harika Drew Goddard filmi için puanımız 4 önerimiz ise, “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 24 Aralık 2018 günü saat 01.26’da yazılarak paylaşılmıştır...