“Most Likely to Murder”, senaryosunu da, Doug Mand ile birlikte yazan Dan Gregor’un yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…
Las Vegas’daki gazinolarda banyo ve tuvalet temizlikçisi olarak çalışmakta olan Billy (Adam Pally), ebeveynleri Fran (Didi Conn) ile Bobby’nin (Ethan Phillips), onun doğup büyüdüğü evi satmadan önce “Şükran günü (Thanksgiving)” vesilesi ile son bir kez daha görmek üzere, ergenlik günlerinde “kral” olduğu Valley Stream kasabasına geri döner…
Ancak işler artık beş yıl öncesinde olduğu gibi değildir ve öyle de yürümemektedir… Kadim dostu Duane (Doug Mand) dışında, eski aşkı Kara (Rachel Bloom) dâhil hemen herkes değişerek, ona karşı yabancılaşmışlardır…
Değişmeyen tek şey ise, Billy’nin eskiden de garip bularak sürekli olarak takıldığı Lowell Shapiro’dur (Vincent Kartheiser)…
Ve zaten filmdeki, komedi ve gerilim karışımı olaylar da, Lowell’ın annesi Norma’nın (Constance Shulman) bir gece yarısı aniden hayatını kaybetmesi ile başlar…
Zira aynı gece karşı komşuları Shapiro’arın evinde, Alfred Hitchcock’un bir sinema klasiği olan “Rear Window” (1954) filmindekine benzer bir şeyler gördüğünü düşünen Billy’e göre bu durum, kesinlikle basite indirgenecek “doğal bir ölüm” değildir ve işin içinde muhakkak bir “çapanoğlu” bulunmaktadır…
Ve derken film, aniden ivmelenmeye başlar…
Ergenlikten bir türlü kurtulamayan Billy’nin kafasındaki “komplo teorisine” uygun iddialar:
Başta (karısının geçmişi nedeniyle Billy’e "kıl olan") şerif yardımcısı Jason Perkins (John Reynolds) olmak üzere kasaba polisinin pek fazla ilgisini çekmezken, Duane’nin de yardımlarıyla Billy, “Ace Ventura: Pet Detective” (1994) deki Jim Carrey gibi dedektifliğe soyunarak, yıllardır “süt oğlan” muamelesi yaptığı Lowell Shapiro’nun peşine bizzat kendisi düşer…
Şimdi tam da bu nokta da, “Norma Shapiro’nun ölümü, doğal bir ölüm mü, yoksa cinayet mi?” diye soracak olursanız da…
Zaten filmin, ana konusu da bu, o yüzden de bunun hakkında tek kelime dahi etmemiz asla mümkün değil deriz…
Her ne kadar çok özgün bir hikâyeye sahip olmasa da, 1980’li yılların gençlik filmlerinden esintiler de taşıyan “Most Likely to Murder” da, gerek oyuncu kadrosu ve gerekse de teknik ekibin yeterli olduğunu düşünüyoruz…
Elbette, prömiyeri South by Southwest (SXSW) de yapılan “Most Likely to Murder”, “mutlaka izlemelisiniz” diyeceğimiz filmlerden biri değil…
Fakat “kafa yormadan” izlenebilecek “hafif bir eğlencelik” aradığınızda da, tereddüt dahi etmeden karşısına geçebilirsiniz…
Unutmadan, finalde yazılar başladıktan sonra bitti diyerek sakın yerlerinizi terk etmeyin ve biraz daha bekleyin… Çünkü çok özel bir sahne daha mevcut…
Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…
Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde, 2,5’i az 3’ü de çok bulmamıza rağmen, puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, çok büyük beklentilere girmeden “siz de izleyebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 20 Temmuz 2020 günü saat 01.53’de yazılarak paylaşılmıştır...