Hesabım
    Leave No Trace
    Ortalama puan
    3,2
    11 Puanlama
    Leave No Trace hakkında görüşlerin ?

    4 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    4 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.106 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    31 Ağustos 2021 tarihinde eklendi
    “Leave No Trace”, senaryosunu Peter Rock’un "My Abandonment" isimli romanından (2009) uyarlamak suretiyle Anne Rosellini ile birlikte yazan Debra Granik’in yönettiği üçüncü uzun metrajlı sinema filmi…

    Prömiyerini, 20 Ocak 2018’de Sundance Film Festivalinde yapan ve 29 Haziran 2018 tarihinde vizyona giren filmin, 7 milyon dolarlık son derece komik gişe hasılatına karşın 7.4/10 (7.048 oy) ve 4.1/5 (2.692 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.5/10 (185 yorum) ve 88/100 (44 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” özel etiketine de sahip Metacritic yorum ortalamaları oldukça etkileyici…

    Bütün bu rakamlar, hemen ilk bakışta sanki yine çok özel bir kitle için çekilmiş farklı bir filmle karşı karşıyaymışız izlenimi uyandırmıyor değil insanda…

    Gerçekte neler olup bittiğini daha iyi anlayabilmek için, Travma Sonrası Stres Bozukluğu hastalığından mustarip Irak savaşı gazisi bir baba ve on üç yaşındaki kızının hikâyesinin anlatıldığı filmimize, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…

    Oyuncu kadrosu denilince de sakın kimsenin aklına öyle uzunca bir oyuncu listesi gelmesin…

    Filmde, baba Will ve kızı Tom karakterlerini oynayan Ben Foster ve Thomasin McKenzie isimli iki başrol oyuncusu ile bir görünüp bir yok olmalarına karşın iyi niyetle onlara eşlik etmeye çalışan bir avuç oyuncudan söz ediyoruz…

    Belki biraz insafsızca bir yargı olacak ama bize göre, daha henüz yolun başında olan genç Thomasin McKenzie ile artık ustalaşmış sayılan Ben Foster bu filmde; soğuk, yağmur, endişe ve hüzün gibi temel parametrelerin belirleyici olduğu sınırlar içinde kalarak meslek hayatlarının en kolay rollerinden birini oynamış olabilirler…

    Tabii bu, kesinlikle kötü oynadıkları yahut hiçbir şey yapmadıkları anlamına gelmez…

    Bizim burada vurgulamaya çalıştığımız şey sadece, filmi izlenir kılan temel faktörün oyuncuların üstün performanslarının olmadığını belirtmekti…

    İşin teknik kısmına gelince… Ana mekân olarak ağaçlıklı bir açık alanın (Eagle Fern Park, Clackamas County) kullanıldığı filmde, teknik ekip olarak da daha çok TV film ve dizileri ile belgesellerde deneyim kazanmış isimlerin tercih edildiğini görüyoruz…

    Ancak bu durum, filme kesinlikle olumsuz bir biçimde yansımamış…

    Dekordan kostümlere, makyajdan efektlere, kameradan ışıklara ve kurgudan müziklere kadar hemen her şey anlatılmaya çalışılan hikâyenin atmosferi ile tam bir uyum içinde…

    Hikâye demişken de evet, biraz da filmin hikâyesine bakalım…

    Gördüğümüz kadarıyla yerli yabancı yorumların neredeyse tamamına yakınında insanlar, sanki gerçek konu buymuş gibi, yemyeşil bir orman içindeki kent gürültüsünden arınmış doğa manzaralarına saplanıp kalmışlar…

    Buralarda yazılanları okuyunca insanın, filmde anlatılan hikâyenin, Irak savaşında yaşadıkları nedeniyle Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD - Posttraumatic stress disorder) hastalığına yakalanan savaş gazisi Will’in hikâyesi değil de doğa aşığı Manisa Tarzanı'nın hikâyesi olduğunu sanası ve işi gücü bırakıp filmdeki baba kız gibi yaban mantarı toplayası geliyor…

    Ama maalesef gerçekte durum öyle değil…

    Bir zamanların Vietnam savaşı sendromlarının yerini, şimdilerde Irak savaşı sendromları almış durumda… Yakında o da tüketilir, yerini başka bölgelerdeki savaşlar ve sendromları alır… Nasılsa Amerikan silah sanayii ve Hollywood sevdi bu işi bir kere…

    Yeniden filmimizin hikâyesine dönecek olursak…

    Daha önce çekilen Vietnam savaşı konulu filmlerde de savaş gazilerinde ya intihar ya şiddet ya da bu filmdekine benzer bir kaçış/saklanış eğilimi vardı…

    Nihayetinde, filme konu olan romanın yazarı yahut filmin senaristi, bu seçeneklerden hangisini tercih ederse etsin, bir iki göstermelik protesto ile yetinip “Büyük Amerika” idealine sadık kalmak zorundaydı…

    Yani Hollywood için Amerika’nın (aslında savaşlardan nemalananların) bekası her zaman için bir kırmızı çizgi olmuştur… Bu filmde de savaş gazisi Will’e yaptırılan şey, savaş karşıtı olarak düzene başkaldırmak ve düzeni sorgulatmak yerine bu kırmızı çizgiler içine hapsolarak çaresiz bir biçimde ormana saklanmak değil de nedir ki zaten?

    Sonuç olarak, 109 dakikalık süresine rağmen sıkılmadan izlediğimiz bu film için puanımız 3 kişisel önerimiz de “bir şans verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 3 Ekim 2018 günü saat 02.08’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    21 Nisan 2021 tarihinde eklendi
    iki kişilik ormanda yaşayan baba kızın toplumdan kaçma hikayesi.. Güzel ve kadroya rağmen sürükleyici basit konulu film
    Hasan Akif Aycibin
    Hasan Akif Aycibin

    Takipçi 99 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    1 Şubat 2020 tarihinde eklendi
    Durgun bir filmdi. Anlatılmak istenen açık bir şekilde verilmemiş. Kapalı anlatımı olan bir filmdi. Diyaloglarda karakterlerin eski hayatlarına dair bilgiler de yoktu. Emekli bir asker ve kızı ormanda yaşıyordur. Film direkt buradan başlar zaten. Yönetmen, karakterlerin eski hayatlarında nasıl yaşadığını göstermemiş, bunu izleyicilerin öngörüsüne bırakmış olabilir. Büyük ihtimalle şehrin monotonluğundan - işe git, eve gel, yemek ye, uyu, kalk, işe git, vs. - kurtulmak isteyen insanları anlatmak istemiş. Ormanda yaşıyorlarken bir gün polis tarafından alınırlar. Sosyal hizmetler tarafından bir eve yerleştirilirler. Baba, teknolojik ürünlere de karşıdır. Kızı istese de bunu yapmaz. Baba, şehirdeki gibi sınıflarda verilen eğitimin yerine doğadaki yaşamın, eğitimin daha faydalı, insanın doğasına daha uygun olacağını düşünen biri bence. O yüzdendir ki ormanlarda yaşamak isteyen biri. En sonunda kız babasıyla kalmayı bırakıp insanlarla birlikte yaşacağını söyler ve orada ayrılırlar. Kız babasının sistemine dayanamaz bir nevi. Filmi anlatım bakımından fazla sevmesem de sürükleyici bir filmdi. Bu tarz filmleri seven biriyim zaten. Bu tarz filmleri izlediğimde doğayla baş başa kalasım geliyor. Oyuncular, iyi iş çıkarmış. Kurguda biraz problemler vardı. Sahne geçişlerinde hatalar vardı.
    Bir baba ve kızın şehir hayatından uzaklaşmasını, kapitalist sistemdeki rekâbetten uzak durmasını anlatan güzel bir dram filmiydi.
    Filme verdiğim puan= 7,5
    Meltem Ayaz
    Meltem Ayaz

    1 değerlendirme Takip Et!

    3,0
    28 Mart 2020 tarihinde eklendi
    İnşallah izleyince yeniden bileğilerimi paylaşacağım şimdiden teşekkür ederim bu hizmeti verdiğiniz için
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top