“Nomis / Night Hunter ”, senaryosunu da yazan David Raymond’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…
Prömiyeri, 28 Eylül 2018’de LA Film Festivalinde yapılan ve 8 Ağustos 2019 tarihinde DirecTV’de VOD (video on demand) olarak yayınlanmasının ardından 6 Eylül 2019 tarihindeki salon gösterimleriyle Amerikalı izleyici ile buluşan Kanada – Amerika ortak yapımı filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, herkes gibi kadroda Henry Cavill, Stanley Tucci, Ben Kingsley ve Brendan Fletcher’ın isimlerini görünce heyecanlanarak izlemeye başladığımız bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, artık neredeyse bütün yorumlarımızda olduğu gibi çekimleri 25 Şubat – 3 Nisan 2017 tarihleri arasında Kanada’da yapılan bu filmin ayrıntılı incelemesine geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, oyuncularının tüm iyi niyetli çabalarına ve Michael Barrett’ın kamerasıyla tespit ettiği enfes görüntülere rağmen David Raymond’un senaryosundaki, “Ne alaka” dedirten saçmalıklara kurban giden bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Gelin isterseniz bu tespitimizde sıraladığımız şu üç hususa yani oyuncu kadrosu, görüntüler ve saçma bulduğumuz senaryoya dair düşüncelerimizi biraz daha açalım…
Evet, Stanley Tucci ve Ben Kingsley hep bildiğimiz gibiler…
Yine kendilerine yakışan seviyede bir iş çıkartmışlar ortaya…
Henry Cavill ile Alexandra Daddario’da keza öyle…
En azından fena değiller…
Ama sapık katil Simon karakterinde salya sümük oynayan Brendan Fletcher, James McAvoy’a nazire yaparcasına sergilediği performansı ile resmen döktürmüş…
Böyle olunca da film, neredeyse bütün sahne ışıklarının ona çevrildiği bir şova dönüşmüş…
Karlı, buzlu kış manzaralarının hâkim olduğu gölü ve yakınındaki nehirleri ile ormanlarının UNESCO Dünya Mirası Alanları arasında yer aldığı Kanada’nın Winnipeg, Manitoba bölgesinden beyaz perdeye yansıyan görüntülerde, oyuncular biraz üşümüş olsalar da gerçekten de çok etkileyici…
Fakat bütün bu iyi şeyler, David Raymond’ın filmin senaryosunda yaptığı amatörce saçmalıkları perdelemeye yetmemiş…
Neden mi?
Zira belli bir ana kadar, Shyamalan’ın “Split” ine (2016) (ve hatta kısmen de olsa Fincher’ın “Se7en”ına -1995) benzer bir havada ve oldukça dengeli bir tempoda ilerleyen film, birden bire polislerin ve Ben Kingsley’in canlandırdığı Michael Cooper karakterinin saçma sapan hatalar yapmaya başlamasıyla birlikte raydan çıkan tren vagonları gibi yan yatarak devriliveriyor…
Ondan sonrası da, "vur patlasın çal oynasın" zaten...
Bu duruma, saymakla bitmeyecek pek çok tutarsız örnek arasından “spoilersiz” verilebilecek en sağlam örnek, sanki karşılarında onlarca insanı acımasız bir soğukkanlılıkla öldüren Simon isimli bir psikopat değil de, G. Antep’te Güllüoğlu’dan bir tepsi baklava çaldıkları için dokuzar yıl hapis cezasına çarptırılan çocuklar varmışçasına, hem de gecenin kör karanlığında, ellerini kollarını sallaya sallaya bu katilin peşinden tek tabanca koşuşturan polisler…
Eminiz bu sahneleri izlediğinizde, sizde bizim gibi, “Ne polisi… Bu tarz aptallıkları, kasabanın girişindeki odun ardiyesini bekleyen ilkokul terk gece bekçisi Rüstem Efendi bile yapmaz” deyivereceksiniz…
Ama gel de bunu, filmin senaryosunu yazan David Raymond’a anlat…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; David Raymond gibi çektiği filmin hikâyesini de yazmayı seven sinema heveslisi yönetmenlere, “M. Night Shyamalan olmak öyle göründüğü kadar da basit bir iş değil” diye seslenerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 1,5 verdiğimiz bu film için önerimizde, “kendinize izleyecek daha anlamlı şeyler bulun” şeklinde olacak…