Nefesim, nefesine..
Yazar: Hande KaraKanadalı yönetmen Daniel Roby’nin imzasını taşıyan Bir Nefes Ötede, apokaliptik bir gerilim vaadi ile oturtuyor bizi perdenin karşısına ve sözünü de tutuyor. Paris’te yakın zamanda yaşanan ve şehri alarma geçiren sis olayından etkilenmiş olacak ki, Bir Nefes Ötede bizi, yaşanan deprem sonrası şehri bir anda saran zehirli bir gaz bulutunun içine sokuyor ve adeta nefesimizi kesiyor.
Romain Duris ve Olga Kurylenko’yu başrole taşıyan Bir Nefes Ötede, bu gaz bulutundan kurtulup hayatta kalmaya çalışan üç kişilik dağılmış bir aile ile tanıştırıyor bizi. Yakın bir gelecekte geçen filmde, o zamanın doğan çocuklarının çoğunda görülen bir hastalıktan muzdarip olan 12 yaşlarındaki kız çocuklarının, doğuştan itibaren teknolojik bir balonda yaşadığını öğreniyoruz.
Baba Kanada’ya yaptığı bir seyahatten kızının tedavi umuduyla geri dönüyor ancak çok geçmeden gaz bulutu tüm şehri sarıyor. Yalnızca yüksek yerlerde yaşayanlara ulaşmayan gazdan kurtulmanın tek yolu olarak çatı katındaki komşularına sığınan çift, dışardaki gazdan etkilenmeyen kızlarını evde bırakıyorlar. Ancak elektriklerin olmayışı ve balonun çalışabilmesi için gerekli olan bataryaların yalnızca 10 saatlik kapasitelerinin olması ve gazın her geçen dakika daha da yükseliyor oluşu elbette gerilimi arttırıyor ve anne ile baba, o andan itibaren kızlarını kurtarmak için bir maceraya atılıyorlar. Elbette bu macerada bazı mantık hataları ile karşılaşıyoruz ancak, bunlar seyir zevkimizi engelleyecek boyutta değil.
Gerek konusu, gerek konunun işlenişi ve tadında oyunculuklarla bezenen Bir Nefes Ötede, 89 dakikalık süresiyle de, gerilimi bir an bile düşürmeden gayet başarılı bir şekilde ilerliyor. Rahatlıkla bir Hollywood remake’ine dönüşebilecek hikayesi, The Mist’i andırmıyor değil. Ancak küçük bütçeli bir film olmasına rağmen iyi kotarıldığı da her halinden belli. Filmin neredeyse tamamı çatılar, apartmanlar ve sokaklar arası ilerlerken, görsel efektler de çok sırıtmıyor.
Oyunculuklara gelecek olursak Duris ve Kurylenko anne ve baba olarak gayet ikna edici görünüyorlar. Sadece karakterler hakkında biraz daha bilgimiz olsaydı daha iyi bir özdeşleşme sağlayabilirdik. Filmin genç kızı Sarah’ı nereden hatırlıyorum diyenleri de kurtarayımı; Fantine Harduin’i en son Haneke’nin Happy End’inde izlemiştik.
Belki filmin sonuna dair bir eleştiriniz olabilir, eleştiriniz diyorum zira benim yok. Ancak seyirci, belki de neler olduğunu öğrenmek ve mutlak bir son isteyecektir. Yine de ben böyle muğlak sonları yeğliyorum.
Bir Nefes Ötede, gerilim dozu yüksek bir aksiyon hikayesi arayanların bu haftaki seçeneği olabilir.