Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
Nureyev'i canlandıran Ukraynalı dansçı Oleg Ivenko ilk filminde elinden geleni çabayı göstermiş. Nureyev'in sert ve keskin tabiatını yakaladığı söylenebilir. Buna karşılık, film boyunca genelde hep aynı ifadeler ve beden diliyle oynadığını, karakterin iç dünyasını bize çok iyi yansıtamadığını düşünüyorum. Burada Ralph Fiennes'ın Nureyev'i oynayacak “iyi balet, iyi oyuncu” bulma konusunda sıkıntısını da hesaba katmak gerek. Puşkin'in eşi Xenia'da Tatar aktris Chulpan Khamatova'nın akılda kalıcı bir performans çizdiği filmde, “Mavi En Sıcak Renktir”den tanıdığımız Adèle Exarchopoulos'un önceki filmlerine oranla donuk bir performans çıkardığını da belirtmek istiyorum.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
‘Beyaz Karga’ (anlamı, Rusya’da aykırı karakterlere yönelik bir tanımlamaymış; bir tür ‘siyah kuğu’ yani!), bütün enerjisini ajan filmlerinden bir sekans tadında çekilen iltica bölümünün yarattığı gerilimden alan, ana karakterinin gerçek hayattaki kimi detaylarına ilişkin derinleşmekten kaçınan ama bu haliyle de kendisini izlettiren bir yapım olmuş. Öte yandan ben filmin Nureyev’in insanlara olan tekinsizliğini, yalnızlığını, kendinden başka kimseye güvenmeyişini ve kimseye de güven telkin edemeyişini belli ölçülerde yansıttığı kanaatindeyim. Fiennes’ın yapıtına ilişkin dışarıda yöneltilen ağırlıklı eleştirilerden biri karakterinin cinsel yönelimlerini perdeye taşımaması olmuş. Bu açıdan ‘Beyaz Karga’nın masaya yatırılma açısından ‘Bohemian Rhapsody’yle yer yer aynı kaderi paylaştığını söyleyebiliriz…
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Ama filmin övülecek yanları da var. Öncelikle hemen tümüyle Rusça konuşulması ve böylece ait olduğu kültürün bir parçası olarak sunulması. Birçok filmin tersine, ‘Amerikanca’ya teslim edilmemiş bu güzel hikaye...Ve kendi dilinde anlatılmış. Elbette 1960’ların başında Batı’ya göçten sonra, o dünyanın uluslararası diline mecburen katılmadan önce... Ayrıca Nureyev’in ‘kaçırılması’ bölümü gerçekten nefes kesici. Havaalanında Fransız ve Rus ajanları ve görevlileri arasında geçen çekişme ve çatışma, sanatçının sanki elden ele geçen bir obje gibi iki taraf arasında gidip gelmesi, paylaşılmaya çalışılması... 20. yüzyılın kendi dalındaki en büyük yeteneklerinden birinin aidiyet sorunu; istediği ülkede istediği koşulsuz özgürlük içinde çalışma isteğinin gerçekleşme savaşı. Nadir bir tema, değerli bir hikâye. Ve de iyi bir sinema...
Eleştirinin tamamı için: T24
Birgün
Yazar: Cüneyt Cebenoyan
Beyaz Karga’yı, aleni bir anti-komünist propaganda filmi olan Jennifer Lawrence’li Kızıl Serçe gibi filmlerle kıyaslamak doğru değil. Oyuncu ve aktör Ralph Fiennes daha nüanslı bir film yapmış. Hatta bazen, filmin kalbinin nerede durduğundan şüphe bile edebilirsiniz. Nureyev o kadar sevimsiz ki onun karşısında olduğu her şeye sempati duyabilirsiniz. Ama nihayetinde film sanatçının özgürlüğünü kısıtlayan sosyalizme karşı bir tonda bitiyor.
Eleştirinin tamamı için: Birgün
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
Filmin birbirinin içine geçmiş zaman kurgusu hem estetik hem de hikaye açısından ciddi kafa karışıklıklarına neden oluyor. Hatta kimi yerlerde Paris’te mi yoksa Leningrad’da mı olduğunu karıştırabiliyor seyirci. “Öyle Bir Gündü ki”, “Aşk Dersi”, “Beni Asla Bırakma”, ve “Büyük Budapeşte Oteli” gibi önemli yapımları kurgulayan Barney Pilling’in elindeki ham çekimleri bilmediğimiz için filmi o mu karmaşık hale getirdi yoksa ancak bu kadar mı kurtardı bilemeyeceğiz.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
Nureyev'i canlandıran Ukraynalı dansçı Oleg Ivenko ilk filminde elinden geleni çabayı göstermiş. Nureyev'in sert ve keskin tabiatını yakaladığı söylenebilir. Buna karşılık, film boyunca genelde hep aynı ifadeler ve beden diliyle oynadığını, karakterin iç dünyasını bize çok iyi yansıtamadığını düşünüyorum. Burada Ralph Fiennes'ın Nureyev'i oynayacak “iyi balet, iyi oyuncu” bulma konusunda sıkıntısını da hesaba katmak gerek. Puşkin'in eşi Xenia'da Tatar aktris Chulpan Khamatova'nın akılda kalıcı bir performans çizdiği filmde, “Mavi En Sıcak Renktir”den tanıdığımız Adèle Exarchopoulos'un önceki filmlerine oranla donuk bir performans çıkardığını da belirtmek istiyorum.
Hurriyet
‘Beyaz Karga’ (anlamı, Rusya’da aykırı karakterlere yönelik bir tanımlamaymış; bir tür ‘siyah kuğu’ yani!), bütün enerjisini ajan filmlerinden bir sekans tadında çekilen iltica bölümünün yarattığı gerilimden alan, ana karakterinin gerçek hayattaki kimi detaylarına ilişkin derinleşmekten kaçınan ama bu haliyle de kendisini izlettiren bir yapım olmuş. Öte yandan ben filmin Nureyev’in insanlara olan tekinsizliğini, yalnızlığını, kendinden başka kimseye güvenmeyişini ve kimseye de güven telkin edemeyişini belli ölçülerde yansıttığı kanaatindeyim. Fiennes’ın yapıtına ilişkin dışarıda yöneltilen ağırlıklı eleştirilerden biri karakterinin cinsel yönelimlerini perdeye taşımaması olmuş. Bu açıdan ‘Beyaz Karga’nın masaya yatırılma açısından ‘Bohemian Rhapsody’yle yer yer aynı kaderi paylaştığını söyleyebiliriz…
T24
Ama filmin övülecek yanları da var. Öncelikle hemen tümüyle Rusça konuşulması ve böylece ait olduğu kültürün bir parçası olarak sunulması. Birçok filmin tersine, ‘Amerikanca’ya teslim edilmemiş bu güzel hikaye...Ve kendi dilinde anlatılmış. Elbette 1960’ların başında Batı’ya göçten sonra, o dünyanın uluslararası diline mecburen katılmadan önce... Ayrıca Nureyev’in ‘kaçırılması’ bölümü gerçekten nefes kesici. Havaalanında Fransız ve Rus ajanları ve görevlileri arasında geçen çekişme ve çatışma, sanatçının sanki elden ele geçen bir obje gibi iki taraf arasında gidip gelmesi, paylaşılmaya çalışılması... 20. yüzyılın kendi dalındaki en büyük yeteneklerinden birinin aidiyet sorunu; istediği ülkede istediği koşulsuz özgürlük içinde çalışma isteğinin gerçekleşme savaşı. Nadir bir tema, değerli bir hikâye. Ve de iyi bir sinema...
Birgün
Beyaz Karga’yı, aleni bir anti-komünist propaganda filmi olan Jennifer Lawrence’li Kızıl Serçe gibi filmlerle kıyaslamak doğru değil. Oyuncu ve aktör Ralph Fiennes daha nüanslı bir film yapmış. Hatta bazen, filmin kalbinin nerede durduğundan şüphe bile edebilirsiniz. Nureyev o kadar sevimsiz ki onun karşısında olduğu her şeye sempati duyabilirsiniz. Ama nihayetinde film sanatçının özgürlüğünü kısıtlayan sosyalizme karşı bir tonda bitiyor.
Gazete Duvar
Filmin birbirinin içine geçmiş zaman kurgusu hem estetik hem de hikaye açısından ciddi kafa karışıklıklarına neden oluyor. Hatta kimi yerlerde Paris’te mi yoksa Leningrad’da mı olduğunu karıştırabiliyor seyirci. “Öyle Bir Gündü ki”, “Aşk Dersi”, “Beni Asla Bırakma”, ve “Büyük Budapeşte Oteli” gibi önemli yapımları kurgulayan Barney Pilling’in elindeki ham çekimleri bilmediğimiz için filmi o mu karmaşık hale getirdi yoksa ancak bu kadar mı kurtardı bilemeyeceğiz.