Hesabım
    ‘93 Yazı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    ‘93 Yazı

    Usta Bir Kadın Yönetmenin Doğuşu

    Yazar: Ali Ercivan

    Katalan yönetmen Carla Simon Pipo’nun ilk uzun metrajı ’93 Yazı (Estiu 1993) bu sene Berlin Film Festivali’nden ilk film ödülü, İstanbul Film Festivali’nin uluslararası yarışmasından da özel ödülle dönmüş, 2017’nin öne çıkan Avrupa filmlerinden biri. Yönetmenin kendi çocukluk deneyimlerinden yola çıkarak kurguladığı öyküde, ailesini kaybeden altı yaşındaki Frida’nın Barcelona’dan ayrılıp dayısı ve yengesiyle beraber taşrada yeni bir hayata başlaması işleniyor.

    Bu yaştaki bir çocuğun annesinin ölümünü kabullenmesi, o yas sürecini atlatması, büyük şehirden kırsala taşınması, başka bir ailenin parçası olmaya alışması, hatta bir anda kendisinden daha çok sevgi gördüğüne inandığı üç yaşında bir kız kardeşe sahip olması bile çok karmaşık bir duygusal süreç demek. Yönetmen, çok iyi bildiği bu hisleri öylesine incelikli ve ekonomik bir sinema diliyle perdeye aktarıyor ki özel bir filmle karşı karşıya olduğumuzu kabul etmek durumundayız. ’93 Yazı usta bir kadın yönetmenin doğuşunu müjdelediği için bu kadar heyecan uyandırıyor. Çocukların gözünden, sadece onların dünyasına ve bakış açılarına odaklanarak ilerleyen bir yapım var karşımızda. Her şeyden önce, yönetmenin iki küçük kız çocuğundan almayı başardığı doğal ve dokunaklı performanslar bile büyük takdiri hak ediyor. Anna’nın iyi niyeti, Frida’nın burukluğu ve zamanla kıskançlığı, kardeşliği öğrenmesi... İki çocuk arasındaki dinamikler, filmi taşıyan ana çatı. Carla Simon Pipo için sıralanan methiyeler, çocuk oyuncu yönetiminde nice benim diyen yönetmeni imrendirecek başarısından da kaynaklanıyor. Ve tabii bir de çok hassas, görselleştirmenin kolay olmadığı sahici duyguları seyirciye sanki hiç çaba harcamadan geçirebilmesinden... (Sadece final sahnesi bile yeter diyorum, başka bir şey demiyorum.)

    Tıpkı Frida’nın (ve yönetmenin) ailesi gibi İspanya’da seksenlerden itibaren çokça insanın ölümüne sebep olan AIDS hastalığı bile hiçbir şekilde sömürülmeden, Frida’nın o yaşında bildiği ve anladığı kadarıyla, yani filmin tam gerektirdiği ölçüde kullanılıyor.

    Bütün bunları başarmak, bu dengeyi kurabilmek bir öykü anlatıcısı olarak olgunluk gerektirir. ’93 Yazı ilk bakışta çok çarpıcı bir film gibi görünmeyebilir ama insanın içine işleyen böyle bir duygusal deneyime günümüz sinemasında çok da sık rastlamıyoruz. Tavsiyemiz bundan...

    Twitter: aliercivan

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top