“Little Woods”, hikâyesini de yazmış olan Nia DaCosta’nın yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…
Prömiyeri, 21 Nisan 2018’de Tribeca Film Festivalinde yapılan ve 19 Nisan 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 6.2/10 (2.654 oy) ve 3.1/5 (100 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.6/10 (96 yorum) ve 74/100 (21 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, izleyici ayağı eksik kalmış “iyi” bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de yurdumuz insanınca, “Taşı, toprağı altın” olarak bellenen İstanbul gibi “Herkes için her tarafından para, bolluk ve mutluluklar fışkıran bir refah ülkesi” olduğu zannedilen Amerika’nın Kuzey Dakota eyaletinin Kanada sınırına yakın olan ücra bir köşesindeki “umutsuz” insan manzaralarının yansıtılmaya çalışıldığı bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, başrolleri paylaşan Tessa Thompson ve Lily James’in sakız çiğnercesine rahat bir performans ile iki kız kardeş, Oleander "Ollie" Hale ve Deb Hale karakterlerini canlandırdıkları filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; eğer ABD’nin sadece çokça eleştirilen sağlık (sigortası) sistemine yönelik çarpıklıklardan küçük bir demet dahi görmek isterseniz karşımızdakinin, tam da size göre bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Ki, kendisi de Afrika kökenli bir Amerikalı olan Nia DaCosta, çok yerinde bir tespit ve karar sonucunda bu politikaların ırk ayrımı yapılmaksızın, “devamlı iş” ve dolayısıyla da “sigorta” güvencesinden yoksun tüm Amerikalılara eşit bir biçimde uygulandığını göstermek amacıyla iki kız kardeşten birini siyah (Ollie) diğerini de beyaz (Deb) karakter olarak belirlediği gibi sağlık problemleriyle boğuşma işini de beyaz kardeşe ihale etmiş…
Aslında böylelikle de DaCosta, doğru olduğu zannedilen çok büyük bir yanlışın aksine, çağımız kapitalizminin, daha gerçekçi bir tabirle "sermayenin", üretilen hizmet ve ürünleri satmak için belirlediği temel kriterin, insanların derilerinin renkleri yahut da etnik kimlikleri değil de ceplerindeki para olduğunu açıkça göstermiş…
Yani filmin konusu, IMDB’de belirtildiği gibi modern anlamda kurgulanmış bir “vahşi batı” hikâyesinden öte, yıllardır doğası hiç değişmeyen “vahşi kapitalizm” üzerine…
Elbette filmde, bu hikâyeyi süsleyen daha pek çok şeye de değinilmiş…
Fakat biz, sırf komünizm eleştirisi yapıyor diye aralarında Cannes’daki “Altın Palmiye” dâhil 39 ödül birden kazanan “4 luni, 3 saptamâni si 2 zile / 4 Months, 3 Weeks and 2 Days” (2007) deki kürtaj için “bülbül kesilip” bu filmdeki doğum ve kürtaj koşulları karşısında “lâl kalan” eleştirmen ve anlı şanlı festivallerin, o festivallerde yarışacak adayları belirleyen jürilerine inat, ağırlığı kapitalist sağlık sisteminin gündeme taşındığı bölümlere verdik…
Artık gerisini de yorumumuz sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar verenler, kendileri bulurlar diye düşünüyoruz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; “Girl on the Third Floor” (2019) filmi için yazdıklarımızın bir kısmını tekrarlamış olmak pahasına, “gelecek vadeden” sinemacıların “ilk uzun metrajlı filmlerini” arşivleme hobisine sahip olan sinemasever dostlara (bizim böyle birkaç sinefil abla ve ağabeyimiz olduğu için bu tarz bir tanımlamayı özellikle uygun bulduk), “Bu filmi arşivlerinize, bugüne kadar adını pek duymadığımız Nia DaCosta’yı da takip listelerinize eklemeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz düşük bütçeli bu bağımsız film için önerimiz de olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…
Son bir not:
Konu itibarıyla “Candyman” (1992) filminin manevi devamı olduğu söylenilen ve Universal Pictures tarafından 27 Ağustos 2021 tarihinde vizyona sokulması planlanan “Candyman” (2021) filminin yönetmen koltuğunda da Nia DaCosta oturuyor olacak…