“Fast Color”, senaryosunu Jordan Horowitz ile birlikte yazan Julia Hart’ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 10 Mart 2018’de South by Southwest Festivalinin (SXSW) “Narrative Spotlight” bölümünde yapılan ve 19 Nisan 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, (aslında karı – koca olan) Julia Hart ve Jordan Horowitz ikisinin yine senaryosunu birlikte yazdıkları “Miss Stevens”ın (2016) ardından gerçekleştirdikleri bu ikinci ortak projelerini, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, en azından kullanılan görsel efektlerden de hemen fark edileceği gibi düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, yakın bir gelecekteki, susuzluk ve buna bağlı kıtlık sonrasında oluşmaya başlayan apokaliptik bir dünyanın, ancak doğaüstü güçlere sahip (ama sadece "siyahi" olmayan) kadınlar eliyle kurtarılabileceğini göstermeye çalışan bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Ki, zaten büyük anne Bo (Lorraine Toussaint), anne Ruth (Gugu Mbatha-Raw) ve küçük Lila (Saniyya Sidney) filmin finalinde bunun böyle olacağını kanıtlıyorlar da…
Nasıl mı?
Elbette spoiler vermemeyi prensip edindiğimiz tarzımız gereği bu üç kadının, yaptıklarını anlatmayı düşünmüyoruz…
Aralarında, ailenin geçmişindeki kadınların hikâyelerinin de yer aldığı kocaman bir kitap ve Roma’da yaşayan benzeri becerilere sahip ("beyaz" olması kuvvetle muhtemel) Avrupalı bir başka kadının varlığına dair söylentilerin de bulunduğu diğer ayrıntılarla birlikte bu kanıtın ne olduğunu keşfetme işini de, yorumumuz sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar vereceklere bırakıyoruz…
Bu arada filmi sıkıcı bularak beğenmeyenlere oldukça kötü bir haberimiz de var:
Deadline’da, Nellie Andreeva ve Denise Petski tarafından yazılan 30 Temmuz 2019 tarihli bir “son dakika” haberine göre Amazon Stüdyoları, üç jenerasyonun ve kimliği konusundaki esrarını koruyan Roma'daki kadının birlikte yer aldıkları “Fast Color” filmini TV için bir diziye uyarlamayı planlıyormuş… Dizinin yapımcılığını, Viola Davis ve Julius Tennon’un sahip oldukları JuVee Productions üstlenirken, senaryo ile yönetmenlik işi yine Hart ve Horowitz çiftinde olacakmış…
Bize göre, sağlam bir bütçeyle çekileceği için kullanılacak daha profesyonel görsel efektler sayesinde, bu dizinin süper kahramanları, Marvel kahramanlarınkine benzer hünerler sergileyerek, türün sevenlerine oldukça güzel anlar yaşatacaklardır da…
Umarız sırf dizi projesi için yazdıklarımız ile de olsa şu ana kadar filme kuşkuyla yaklaşanların görüşlerinin değişmesini başarmışızdır…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar Gugu Mbatha-Raw, Lorraine Toussaint ve Saniyya Sidney gibi başrol oyuncularının da yeterince iyi performans sergiledikleri filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi tarz edinmiş sinemasever dostlara, “Daha henüz ikinci projeleri olmasına rağmen bütün dikkatleri üzerinde toplamayı becerebilen Julia Hart ve Jordan Horowitz ikilisi gibi genç (ve yetenekli) sinemacıların filmlerine de izleme listelerinizde yer vermeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Amerikan bağımsız sinemasında değişik bir tarz oluşturan Julia Hart ve Jordan Horowitz ikilisinin, çıtırdayarak pişmek üzere fırına attıkları “Stargirl” (2020) ve “I'm Your Woman” (2020) isimli filmleri de yolda… Onlar pişip de servise uygun hale gelene kadar biz sinemadaki serüvenimize, bu ikilinin yenmek üzere sofrada hazır bekleyen ilk filmi “Miss Stevens”in (2016) yorumu ile devam edeceğiz…
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 4 Kasım 2019 günü saat 02.02’de yazılarak paylaşılmıştır...