“Un beau soleil intérieur / Let The Sunshine In”, Roland Barthes’in “Fragments d’un discours amoureux / A Lover's Discourse: Fragments” (1977) isimli kitabından roman ve oyun yazarı Christine Angot ile birlikte uyarlayarak senaryosunu da kaleme alan Claire Denis tarafından çekilen romantik bir drama…
Prömiyerini, 18 Mayıs 2017’de yönetmen Claire Denis’in SACD ödülü kazandığı Cannes Film Festivalinin Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde yapan ve ardından 27 Eylül 2017’de Fransa’da vizyona giren filmin, 6/10 (3.333 oy) ve 2.2/5 (512 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.3/10 (121 yorum) ve 79/100 (33 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, izleyiciden değilse de sinema eleştirmenlerinden geçer not almış bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Gelin isterseniz, bunu daha iyi anlayabilmek için, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle filmi mercek altına alarak bizzat kendimiz incelemeye ve sonrasında da puanlamaya çalışalım…
Tabii ki lafa, senaryonun uyarlanarak yazıldığı Roland Barthes’in Türkçe’ye “Bir Aşk Söyleminden Parçalar” adıyla tercüme edilmiş olan kitabından söz ederek başlamamız gerekiyor…
Bunun için de öncelikle, Metis Yayınlarının, “Roland Barthes'ın edebiyatın başlıca aşk metinleri üstünden yazdığı bu arzu anatomisi kitabında, âşık olan herkesin iyi bildiği o bekleyişler, randevular, mektuplar, âşık olmak için âşık olmalar, ‘ölesiye seviyorum’lar, tartışmalar, intihar tehditleri, terk edip tekrar bir araya gelişler var” şeklindeki tanıtım yazısını paylaşalım…
Evet, kitapta anlatıldığı söylenen bütün bu şeylerin hepsi filmde de var…
Ama sadece bu kadar değil…
Filmde, sanat galerisi sahipleri, tiyatrocular, ressamlar ve benzerlerinin oluşturduğu bir küçük burjuva çevreye hapsolmuş orta yaş bunalımındaki yalnız bir kadının çırpınışları da mevcut…
Bizce, Christine Angot ve Claire Denis, bunların anlatıldığı filmin senaristleri olarak gerçekten de çok iyi iş çıkartmışlar…
Elbette, iyi olan şey sadece bununla, yani senaryo ile de sınırlı değil…
Her şeyden önce baş rolde, “minare yıkılmış ama mihrabı yerinde kalmış” dedirten muhteşem bir Juliette Binoche oynuyor… 1 Academy ve 1 BAFTA dâhil toplam 34 ödülü bulunan güzel oyuncu, bu ödülleri öpücük karşılığında almadığını gösteren olağan dışı bir performans sergilerken, Gérard Depardieu’de final bölümündeki varlığıyla filme ayrı bir renk katmış…
Yukarıda da söylediğimiz gibi, “Un beau soleil intérieur / Let The Sunshine In” in küçük burjuva yaşamından portreler sunan Paris merkezli bir Fransız filmi olduğu düşünüldüğünde, müziklerden dekorlara, kostümlerden makyajlara kadar uzanan yelpazede bu sınıfa özgü ayrıntıları taşıması da kaçınılmazdı…
Sonuç olarak, büyük bir ilgi ve beğeni ile izlediğimiz bu film için puanımız 3 önerimiz ise, “bir şans verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 5 Aralık 2018 günü saat 00.19’da yazılarak paylaşılmıştır...