“Teströl és lélekröl / On Body and Soul”, senaryosunu da yazan Ildikó Enyedi’nin yönetmen koltuğunda oturduğu romantik bir drama…
Prömiyeri, 10 Şubat 2017’de büyük ödül Altın Ayı’nın yanı sıra FIPRESCI ve Ecumenical Jüri ödüllerini de kazandığı Berlin Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve Netflix aracılığı ile daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşan bu filmin, 7.6/10 (25.185 oy) ve 4/5 (50 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 77/100 (10 yorum) olan Metacritic yorum ortalaması, her ne kadar oylamaya katılan izleyici ve eleştirmen sayıları çok yüksek olmasa da, iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Yine de isterseniz, bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, orijinal hikâyesi, iyi oyunculuk performansı ve Laura Marling’in buğulu sesiyle seslendirdiği, kurguyla birebir örtüşen harika şarkılarıyla dikkat çekmeyi başaran hoş bir seyirlik olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Aslında oldukça basit bir yapı ve anlatım tarzına da sahip olan bu filmin en büyük şanssızlığı, 90. Academy ödüllerinin “Yabancı Dilde Yılın En İyi Filmi” kategorisinde, Şili sinemasının önemli isimlerinden Sebastián Lelio’nun “Una Mujer Fantástica / A Fantastic Woman” (2017) filmiyle yarışması ve kaybetmesi olmuş…
Eğer karşısında böylesine bir çetin ceviz olmasaydı, “Teströl és lélekröl / On Body and Soul” un ödüller hanesine, bir tanede Oscar heykelciği eklenmiş olacaktı…
Ki, burada bir bilgi notu olarak, söz konusu iki filmin, Berlin Uluslararası Film Festivalinde de, büyük ödül “Altın Ayı” için yarıştığını ve ipi burun farkıyla da olsa “Teströl és lélekröl / On Body and Soul” un göğüslediğini belirtmiş olalım…
Zira muhtemelen ikircikte kalan jüri üyeleri ikincilik ödülü olan “Gümüş Ayı” yı da Sebastián Lelio’nun filmine vermişler…
Peki, bize göre bu iki filmden hangisi daha iyiydi?
İsterseniz bu sorunun yanıtını, “Una Mujer Fantástica / A Fantastic Woman” (2017) filminin (daha önce yine bu mecrada paylaştığımız) yorumunda vermek üzere şimdilik tekrar “Teströl és lélekröl / On Body and Soul” a dönelim…
Evet, yukarıda hemen başlarken de vurguladığımız gibi filmin hem hikâyesi hem oyunculukları ve hem de müzikleri oldukça iyiydi…
Hatta doğrusunu söylemek gerekirse kimi bölümlerde bayağı bir çarpıcıydı da...
Ama hepsi bu kadardı…
Nihayetinde ortada, öyle aman aman abartılarak göklere çıkartılacak bir başyapıttan söz etmek mümkün değil…
Fakat ne yazık ki, sinema dünyasında, önemli bir isim tarafından yazılan olumlu (veya olumsuz) bir eleştiri ve verilen yüksek (veya düşük) puan sonrasında, artık bu bir zorunlulukmuş gibi, herkesin koro halinde aynı şeyleri tekrarlayıp aynı yüksek (veya düşük) puanları vermeye başladığı ve bizim hiçbir şekilde benimsemediğimiz anlamsız bir gelenek oluşmuş durumda…
Şimdi bütün bunları neden mi söyledik?
Çünkü sanki bu filmin Metacritic yorum ve puanlarında da (birkaç aykırı sesin dışında) buna benzer bir “koro” durumu var gibi de ondan…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama buraya kadar söylediklerimizin tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun…
Artık ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, en azından Macar sinemasının bulunduğu yeri görmek açısından “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,